Oktay Akbal, “Önce Ekmekler Bozuldu” adlı yapıtını İkinci Dünya Savaşı yıllarının olumsuz koşullarında yazdı,1946 yılında yayımlandı. Eserin etkisi o günden bu güne unutulmadı. Şimdi, görünürde savaş yok ama savaş yıllarından daha beteriz; yıkıntı, çöküntü yaşıyoruz. Çünkü bizi bu duruma getirmek için ekmekten sonra eğitimi bozdular. Böylesi toplumsal bozulmaya yalnızca yanlış eğitimle varılır. Sakallı Celâl’in, “Bu kadar cahillik ancak öğrenimle mümkündür” sözü sonunda gerçekleşti. Kişilerin yetişmelerinde eğitimin payını unutmayalım. Adım atmadan, kadına, doğaya bakmadan, ağızdan çıkan sözlerden alınan eğitim yansır. İnsanı insan yapan nitelikli eğitimdir.
1950 seçimleri, eğitim için de dönüm noktası oldu. O güne değin eğitime “candan bakanlar” gitmiş, yerine “camdan bakanlar” gelmişti. UNESCO’ca dünya gençliğine örnek gösterilen Köy Enstitüleri kapatıldı, yerine imam hatip okullarının açılmasına hız verildi, bilimsellikten uzaklaşıldı. Halk kültürünün harmanlandığı Halkevleri, Halkodaları kapatılarak halkın sanat damarları kesildi.1930’ların başından sonra halkın özgür iradesiyle Türkçe okunan ezan, yeni yönetimce Arapça okunmanın yolu açıldı. Her konuda Cumhuriyet öncesi yaşantıya dönüşe önce gizli, sonra açıktan arka çıkıldı. 1960’lı yılların başında ABD’den “Barış Gönüllüleri” adı altında binlercesi geldi, Türkiye’nin her iline, ilçesine dağıtıldı. Ulusalcı, önder eğitimcilerimizi sürgünden sürgüne gönderirken, eğitim danışmanlarımız yabancılar oldu. Mahmut Makal’ların, Fakir Baykurt’ların, Dursun Akçam’ların, Mehmet Başaran’ların daha yüzlercesinin, binlercesinin o günlerini iyi biliriz. Prof. Muammer Aksoy’un, “Devrimci Öğretmenin Kıyımı Ve Mücadelesi” adlı iki ciltlik,1296 sayfalık dev eseri, öğretmenlerin onur anıtıdır. Atatürk’ün o seçkin öğretmenleri bugüne gelinmek için harcandı. Yabancıları kurtarıcı görenler kendi öz evlatlarını kıyıma uğratmada bir an duraksamadılar. Her önüne geleni ezdiler, ezdiler! Amaçları her yönden böyle düzeysiz bir yapıya ulaşmaktı. Geride kalanlardan yine korkuyorlar. Bundandır kimine “terörist”, kimine “sürtük” dediler! Teröristin, sürtüğün kimler olduğu bellidir!
Bu seçkin eğitimciler askerlik için kıtaya gittiklerinde önemli bir bölümüne yedek subaylığı onlara çok gördüler, okuma yazma bilmeyen erlerin emrine verdiler! Onlar, en büyük ulusalcı, en büyük yurtseverdi; yurt ve insan sevgilerini hep önde tuttular. Görevden ayrılmayı, yurt dışına çıkmayı hiç düşünmediler.
Cumhuriyet’le birlikte Atatürk’ün öncülüğünde, her alanda kendi benliğimize dönmeye başlamıştık.
“Önce Ekmekler Bozuldu”, arkasından eğitim! Eğer bir ülkede eğitim bozulmuşsa sağlam bir şey aramayınız.
Ülke yönetimine istekli olanlardan, ekmeklerin düzelmesi, yaşam düzeyinin yükselmesi için, “önce bilimsel eğitim” demeleri bekleniyor.