Tayyiban Cemahiriyesi Meclis-i Umumi’nin (TCMU) yeni teşri (yasama) yılına başlama merasimi hayli şatafatlıydı. Merasimi Reis-i Cumhur Becer Nagudret de teşrif etmişti. Meclis-i Umumi Külliyesi’ne intikalinde bir tabur muhafıza ilaveten atlı süvariler kendisine refakat etmiş, 101 pare top atılmıştı. Aynı anda semada savaş tayyareleri, helikopterler, damat paşanın ürettiği İHA’lar SİHA’lar dolaşmıştı.
İntikal tamamlandıktan sonra Reis Becer Nagudret’i Hünkâr Kapısı’nda Meclis-i Umumi Reisi Gelincik Efendi karşılamıştı. Gelincik Efendi Reis seçilir seçilmez, merasim giriş kapısını (eğilerek girilebilecek kadar) alçaltmış, adını Hünkâr Kapısı olarak değiştirmiş; kapının taç kısmına LEHÜL MÜLK “Mülk Allah’ındır” yazdırmıştı. Kapıyı alçaltmada maksat, eskiden olduğu gibi Hünkâr’ı ve beraberindeki ricali Allah’ın huzurunda eğilmeye ve selamlamaya davet idi. Kapıdan eğilip girmeye hazırlanan Reis-i Cumhur Nagudret, LEHÜL MÜLK yazısını görünce yüzü nurlandı, bu icraatından dolayı Gelincik Efendi’yi tebrik etti. Beraberindeki rical de “Allah razı olsun!” diyerek Gelincik Efendi’yi gururlandırdılar.
Karşılama merasiminden sonra Meclis-i Umumi toplandı. Reis-i Cumhur Becer Nagudret hünkâr mahfilinde hayli mesut, mesrur ve beşuş idi; son seçimi yüzde 52 ile kazanmış olmanın, daha doğrusu tekrar cülusa ermenin bahtiyarlığı içindeydi.
***
ORDU ELEŞTİRİDEN AZADE DEĞİLDİR!
Meclis’i Umumi’nin küşad (açılış) ruznamesinde (gündemde), mutat (alışılmış) protokol nutuklarının ardından mevcut Kanun-u Esasi’nin (anayasa) şer’i hukuka göre tadili ile mektep müfredatının yeniden tanzimine dair layihalar (tasarılar) da vardı. “Ümmet şuurunun tahkimi” başlıklı layihanın esbab-ı mucibesinde (gerekçesinde), “dinine ve kinine sadık” bir neslin yetişmesi maksadıyla, Hz. Peygamber’in ve halifelerin hayat hikâyeleri ile ilayı kelimetullah uğruna cihad eyleyen şanlı ordunun zaferlerinin daha tafsilatlı anlatılması lüzumundan söz ediliyordu.
Meclis-i Umumi’nin küşadına dair mutat nutuklardan sonra söz sırası mebuslara geldi. Zabıt Ceridesi’ne göre ilk olarak Cenab-ı Hak Fırkası (CHF) mebusu Allahkulu Sezgin kürsüye çıktı, Meclis-i Umumi azalarını hürmetle selamladıktan sonra sözü “Ümmet şuurunun tahkimi” başlıklı layihaya getirdi. Allahkulu, müfredatta değişikliğin elzem olduğunu; müfredatın eşit yurttaşlık zemininde yapılması gerektiğini, lakin layihanın orduyu kutsadığını ve eleştiriden muaf uttuğunu anlattı. Allahkulu sözlerine şöyle devam etti:
“Ordu eleştiriden nasıl muaf tutulabilir? Böyle bir muafiyet olabilir mi? Olursa, ordunun yaptığı kötülükleri konuşmayacağız demektir. Bu ise, ordunun yaptığı kötülükleri kabullendiğimiz anlamına gelir ve istikbalde benzer kötülükleri yapmasına şimdiden kapıyı açık tutmuş oluruz. Çok geriye uzaklara gitmeyelim. Reis Becer Bey’in toz kondurmadığı devrin ordusu kaç darbe yaptı, biliyor musunuz?”
Bu anda iktidar sıralarında oturan mebuslar homurdanmaya başladılar, sıra kapaklarına vurdular, bazıları küfürler ettiler. Mahfilde celseyi takip eden Reis-i Cumhur Becer Bey’in de gözleri fıldır fıldır oldu. Celseyi yöneten Meclis-i Umumi Reisi Gelincik Efendi, hatipten sözlerini tamamlamasını istirham etti. Allahkulu devam etti:
“Sayısız darbelerin birinde, mesela Haile-i Osmaniye’de, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi halife padişahın başına neler geldiğini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız Evliya Çelebi’den okuyun derim. Hadi bir cümleyle özet vereyim. Tahttan indirilen halife padişah uyuz bir beygire bindirilip binbir hakaretle Yedikule zindanına götürüldü; orada boğularak katledildi; katledilmeden önce ırzına geçildi. Padişahını seven millet deyiminin bu menfur hadiseden mütevellit olduğu rivayet edilir. Halife padişaha bile bu zulmü yapmış ordu ahaliye tebaaya neler yapmıştır anlatayım mı? Reis Becer Nagudret’in ecdat bellediği 36 halife padişahtan 12’sini hangi ordu darbeyle devirdi? Bunlardan 6’sı hangi ordunun darbesinden sonra boynuna kement geçirilerek idam edildi? Bunları konuşmayacak mıyız? Ordu eleştiriden azade olamaz. Biz mebuslar eleştirel yaklaşırız, soru sorarız, doğru olup olmadığını sorarız. Ordu her şeyi doğru yapsaydı Cemahiriye bu durumda olmazdı.”
***
ALLAHKULU LİNÇ EDİLEBİLİRDİ
Bu anda iktidar sıralarındaki itirazlar ayyuka çıktı, vura vura kırılmadık sıra kapağı kalmadı. En galiz küfürleri hakaretleri savuran iktidar mebusları Allahkulu’na haddini bildirmek için üzerine yürümeye hazırlanıyorlardı ki, mahfilde celseyi takip eden Cemahiriye Reisi Becer Bey’in “Kes lan sesini!” diye bağırdığı duyuldu. Becer Bey infial içindeydi, boyun damarları şişmiş, burnundan soluyordu. Öyle hiddetliydi ki, kıyaslamak uygunsa, T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yanında melek gibi kalırdı. Becer Bey’in o infial ve hiddetle söyledikleri Meclis-i Umumi Zabıt Ceridesi’ne şöyle koydolundu:
“Bu sözde mebus ama tedhişçi eşkıya müsveddesi şahıs, şanlı ordumuza nasıl hakaretler ediyor? Gereken dersi devlet olarak verme mükellefiyetimiz var. Bu menfur şahıs, dünyanın en şerefli, en mert ordusuna dil uzatmanın cezasını şer’i hukuk önünde alacaktır. Düşmanlarının bile mertliğinden sitayişle övgüyle mehabbetle bahsettiği şanlı ordumuza yapılan bu namertçe hakaret, iftiralar cezasız kalmayacaktır.”
Reis Becer Nagudret’in bir “Urun eşkıya müsveddesine” demediği kalmıştı; onu da demiş olsa, iktidar mebuslarının gereğini yapacakları ve Allahkulu’nu Hezarpare Ahmet Paşa’ya benzetecekleri kuşkusuzdu. Bereket Nagudret hiddetini frenlemiş, azarlamakla tatmin olmuştu. Becer Bey’in azarı karşılıksız kalmadı. Allahkulu’nun üzerine yürümeye hazırlanan iktidar mebusları sakinleştiler, Becer Bey’in azarını ayakta dakikalarca alkışladılar, bazılarının salya sümük gözyaşı döktükleri bile görüldü.
Kavmiyetçi Hareket Fırkası Reisi Telved Bağıstani de fena halde hiddetlenmişti. Bağıstani’nin “Eşkıyanın siyasi mümessili bu şahsın Meclis-i Umumi’de yeri yoktur. Hazine’den maaş verilmesi haramdır, günahtır. Bu vatansızın mebusluğu ilga edilmeli, Hazine’den verilmiş maaşların tamamı geri alınmalıdır” dediği zabıt ceridesine geçti.
***
CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI
İktidar cenahındaki bu hassasiyet ve infial, Allahkulu’nun mensup olduğu CHF’ye de sirayet etti. Zabıt Ceridesi’ne göre Sözcü Faik Hakikitrak, Allahkulu’na şöyle karşılık verdi:
“Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.”
CHF Reisi Kılıçdarzade de “Ordu gözbebeğimizdir” diyerek, Hakikitrak Efendi’nin dediklerine sahip çıktı.
Tüm bu hengâme içinde Adliye Nazırı Yusuf Bronz, Allahkulu Sezgin hakkındaki fezlekenin Meclis-i Umumi’ye havale edildiğini bildirdi; “Bundan sonraki süreç Meclis’in takdirindedir” dedi.
Bu hengâmeyi takip eden Meclis-i Umumi muhabirleri, haberlerini şu suallerle tamamladılar: Meclis-i Umumi’de bundan sonra neler olur? Allahkulu’nun mebusluğu ilga edilir mi? Mebusluğu ilga edilirse şeriat mahkemesi Allahkulu hakkında nasıl bir karara varır? Allahkulu tutuklanırsa, CHF Reisi Kılıçdarzade, Berberzade için yaptığına benzer şekilde yollara düşer mi? Allah bilir!
Serbest, müstakil ve hür muhabir olarak eklemem uygunsa: Dananın kuyruğu asıl, Kanun-u Esasi şer’i hukuka göre tadil edilirken, bilhassa ailenin muhafazası ve tesettüre dair tasarılar gündeme geldiğinde koparsa kopar. Kopsa da kopmasa da dünyanın sonu değil.
İktidarıyla muhalefetiyle işlenecek günahın şerrinden memleketi Hakk saklasın amin!