Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim – Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “iktidarı konforlu alanında rahat bırakmayacaklarını” belirterek, “86 milyon için Cumhuriyet Halk Partisi olarak yeni bir yol açıyoruz. Yolumuz doğrudur, bu yolda cesaret ve kararlılıkla yürüyeceğiz” dedi.
Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, iki günde 12 askerin olduğunu, Milli Savunma Bakanı’nın bilgilendirme yapmasını ve ulusal yas ilan edilmesini istediklerini kaydetti.
Millî yas ilan edilmeden hiçbir metne imza atmayacaklarını dile getirdiklerini belirten Özel, “artık sizin istediğiniz A4’ler üzerinde imzalar koyup, iktidarın peşinden koşturup, terör belasını bu topraklardan silmek yerine bir sonraki şehit cenazesine kadar unutan anlayışla ortaklaşamadık, bundan sonra da ortaklaşmayacağız” diye konuştu.
Özgür Özel’in konuşması satırbaşlarıyla şöyle:
“-Zorlu bir döneme giriyoruz, göğüs göğse mücadele edeceğiz, nelerle muhatabız biliyoruz, bizi nelerle muhatap edecekler göze alıyoruz. Onlardan korkmuyoruz ama bu partinin karşısındakinden değil, arkasında durduğunu düşündüğünden bir dost ateşi almak dışında bir endişesi yoktur. Kendimize güveniyoruz, kimseden korkmuyoruz, kimseden korkmuyoruz.”
“-1984’ten beri kaç ortak bildiri imzaladık? Sonucunda ne elde ettik, neyi çözdük, neyi başardık? Hâlâ daha niye annelerin gözü yaşlı, babaların yüreğinde taş var ve halen daha sürekli ‘ne zaman ama ne zaman Türkiye’de artık bir şeyler iyiye gidecek’ dendiğinde şehit cenazeleri geliyor. Artık insanlar bu sorunun cevabını istiyorlar.”
“-Şehidi uğurlayan o konvoyda olmak, şehidin arkasından sorumluluğu taşıyan iktidar partisinin, birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis toplamayanların, Suudi Kral’a yas ilan edip Mehmetçiğe yas ilan etmeyenlerin siyasi konvoyunun peşine takılacak bir Cumhuriyet Halk Partisi yok, olmayacak.”
“-Dört partinin bildirisinin okunduğu dakika ile CHP’nin bildirisinin okunduğu dakika aynı dakikadır, Meclis tutanaklarında vardır, canlı yayında izlenmiştir.”
“-Yaptıkları dezenformasyon bizdeki bir eksiklikten değil, ezberleri bozulduğu içindir.”
“Bunların anlatılması lazım”
“-Elbette sorularımız var. Bakan randevu alıp gelse, kapalı toplantı istese, Meclis’te olsa Meclis’te, partide olsa partide, grupta olsa grupta sorularımız, endişelerimiz var.”
“- 20 aydır Pençe-Kilit operasyonu yapılıyor. Şehit geldikçe hatırlanıyor oradaki askerler; bir de lojistik gecikip aç kaldıklarında milletvekillerine WhatsApp’tan attıkları videolarla… Bu operasyonun amacı ne? Hedefi ne? Hedefe ulaştı mı? Ulaştıysa niye oradayız? Ulaşmadıysa neden ulaşmadı? Bunun tane tane anlatılması lazım.”
“-Bunları sorgulamak, bunlara cevap istemek suç değil, hata değil, bir muhalefet partisi olarak bizim hakkımızdır, ödevimizdir, terk edemeyeceğimiz sorumluluklardır.”
Yapılan saygısızlık
Benim utancım, benim üzüntüm bir şehit cenazesini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve hepimize yakışır bir şekilde uğurlayamamış olmaktır; cenaze namazından sonra bir saygı duruşuna geçip şehidimizin naaşını uğurlayabileceğimiz sırada harekete geçirilen o güruhun buna mâni olmasıdır.”
“-Yapılan saygısızlık ne banadır ne partimedir; üzülerek söylüyorum ki şehidimizin aziz hatırasınadır. Buna tevessül edenlere yazıklar olsun!”
“-Bir yandan dün Elâzığ’da Sayın Meral Akşener’in yolladığı çelengi de parçalamışlar. Büyük ayıptır, büyük yanlıştır ama muhatap olduğumuz kötülüğü tanımak için çok önemli bir göstergedir. Meral Hanım partisi ‘ortak bildiri yapalım’ dedi. İmzayı attı ancak Meral Hanım’ın çelengini de parçalıyor.”
“Yere batsın yerliliğin”
“-Karşımızda olanların durumu şudur: Recep Tayyip Erdoğan kötü bir siyasetçi değil, iyi bir siyasetçi, iyi bir politikacı. Devlet Bahçeli de öyle çok iyi siyasetçi ama bunlar kötü insanlar, kötü insanlar, kötü insanlar!”
“-Seçim sath-ı mailine gidince montaj videolarla bizi Kandil’le birlikte göster, İstanbul seçiminden önce “bunlar kazanırsa İspark’ı PKK’ya verecekler” de, sıkışınca son gece Abdullah Öcalan’dan mektup okut, ondan sonra yerli ve milli siyaset! Yere batsın yerliliğin, yere batsın milliliğin!”
“-Sayın Devlet Bahçeli. HDP’yi dinlemedi, CHP’yi dinlemedi ama Sayın Devlet Bahçeli oturdu ittifak ortağı HÜDA PAR’ı dinledi, ittifak ortağı HÜDA PAR’ı. HÜDA PAR’ın Genel Başkanı konuşması sırasında önce bir kere, mikrofon kapandı diye açılınca ikinci kez elinde hilafet yeşili parti programıyla sanki inadına dönüp MHP sıralarına bakarak şunları okudu: ‘Olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle eyalet sistemi, özerklik ve federasyon gibi yönetim modelleri serbestçe tartışılabilmelidir.”
“Yeni bir yol açıyoruz”
“-Bu iktidar, herkes bilsin ki devlet değildir. Devletin kanatları iktidarı korumak için değil, halkı, milleti korumak içindir. Parti devleti olmaz, devletin de partisi olmaz ama muhalefet de ne devlet için ne iktidarı arkalamak için ne zor duruma düştüm dediğinde iktidarı meşrulaştırmak için değil, ancak ve ancak yetkinin alındığı millet için yapılır, halk için yapılır.”
“-Biz, bize oy verenlerin saray rejimine oy vermediğini biliyoruz. Biz, bize oy verenlerin bu anlayışa oy vermediğini biliyoruz. Bu yüzdende biz milletin olmayan bu yoldan yürümeyeceğiz, her alanda yetki kullanıp hiçbir sorumluluk almayan iktidarı o konforlu alanında rahat bırakmayacağız. 86 milyon için Cumhuriyet Halk Partisi olarak yeni bir yol açıyoruz. Yolumuz doğrudur, bu yolda cesaret ve kararlılıkla yürüyeceğiz.”
“-Ben neye imza atıp neye imza atmadığımı söylediğimde, çıkmış birisi de bana ‘masal anlatma’ diyor. Bir masal anlatayım, bir masal anlatayım… “
*-Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ülkenin birinde zalim ve zengin bir kral yaşarmış. Kendisi zenginmiş, halkı çok fakirmiş. Kendi çocukları nasıl olduğu bilinmeden işler kurar, zengin olur, gemiler alır, filolar kurar, ticaret yapar; bir eli yağda bir eli balda yaşarmış. Ama halkın çocukları hem fakirmiş hem de işsizmiş. Bu çocuklar fakir olunca, işsiz olunca bu işsiz, fakir, gariban çocuklar kralın ordusu için kralın iş bulamadığı bu fakir çocuklar gider o orduda asker olurlarmış. O fakir çocuklar ülkeleri için savaşırken, kral sarayında oturur ama bir gün o çocuklar ölüp de şehit düşünce, kral hemen o çocukların fakir evlerine kocaman bir bayrak açtırırmış. Kral cenazeye koşturur; bir eliyle tabutu tutar, bir eliyle mikrofon alır, konuşmalar yapar, nutuklar atarmış. Şehidin annesi bayılınca annesine bir iğne, başlarını sokacak bir ev, varsa kardeşi ona bir iş verilir; sonra kral sarayına döner, fakir çocuklar tekrar orduya gidermiş. Zenginlerin çocukları, kralın çocukları para kazanmaya devam eder, fakirlerin çocukları da ölmeye devam edermiş. Bu hikâye bu ülkede sürekli devam edermiş. Zenginler bedelli askerlik yapar, kralın çocukları bedelli askerlik yapar, patronların çocukları bedelli askerlik yapar, gariban çocukları bedel öder, şehit düşermiş.
Günün birinde birileri çıkmış, o ülkenin evlatları çıkmış ve şöyle söylemişler: Kral çıplak dememişler ama halk fakir, kral zengin; artık yeter! Artık yeter! Artık yeter demişler. Artık yeter! Bu ülke herkes için zenginleşene kadar hep birlikte çalışacağız, fakir fukaranın şehit olduğu, bunların zengin olduğu bu düzene dur diyeceğiz. Artık yeter.”