Durmuş Ali Başkan / Ajans Bizim – Türkiye’de yıllık 1 milyar 373 milyon dolarlık ithalatı ikame eden ve 770 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaşan plastik geri dönüşüm sektörü, Ticaret Bakanlığı’nın hurda plastik ve etilen polimer atık ithalatına yönelik yasakları kaldırmasına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çıkardığı 4 adet genelge nedeniyle Avrupa ülkelerinden ham madde tedarik edemez hale geldi. Ham madde stokları tükenen geri dönüşüm tesislerinde üretim çarkları durdu, sanayiciler istihdam ettikleri işçileri zorunlu olarak işten çıkarmaya başladı.
”Genelgeler yürüklükte olduğu sürece ithalat imkânsız”
Adana Plastik Geri Dönüşüm Sanayicileri adına açıklama yapan Deda Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Dönmezoğlu, Ticaret Bakanlığı’nın 1 Ocak’ta karışık hurda plastik ithalatına, 18 Mayıs’ta ise etilen polimer atık ithalatına getirdiği yasakların kaldırılmasına yönelik taleplerinin geçen temmuz ayında karşılık bulduğunu, ancak aynı yaklaşımı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan göremediklerini, hatta bu kurumun 3 Eylül 2020 tarihi ve sonrasında çıkarttığı toplam dört ayrı genelge ile ”hurda ithalatını imkânsız hale getirdiğini” belirtti.
Kamil Dönmezoğlu, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın genelgelerinde hurda plastik ithalatında saflık şartı, ithalatta yüklü miktarda teminat mektubu istenmesi, dünyadaki atığı toplayıp sınıfına göre ayrıştıran tesislerin kodu olan 19.12.04 atık kodlu ithalatın yasaklanması, 3915.90.80.00.19 GTİP kodlu teknik ve karışık plastiklerin ithalatının yasaklanması zaten zor şartlar altında üretim yapan plastik geri dönüşüm sanayicilerimizin elini kolu bağlamış, resmen açık olan ithalatı fiilen yapılamaz hale getirmiştir.” dedi.
‘Ülkemizin çıkarlarıyla çelişen mevzuat değiştirilmeli’
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın genelgelerinde plastik geri dönüşüm sanayisini kilitleyen hükümlere ilişkin detaylı değerlendirmeler yapan Kamil Dönmezoğlu, sektörün ayakta kalması ve sürdürülebilir üretimin devam etmesi için taleplerini şöyle sıraladı:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın genelgelerinde bizim için her biri birbirinden kritik yasaklayıcı maddeler bulunmaktadır. Bunlardan ilki ithal edilen atıklarda yüzde 1 saflık şartının getirilmesidir. Petkim’in ürettiği orijinal ham maddede dahi saflık oranı yüzde 3’tür. Plastik hurdada yüzde 1 saflık oranı eşyanın tabiatına aykırıdır. Hurda plastiklerde yüzde 15 ile 35 oranında fire olur. Örneğin yurt dışından 100 ton hurda kâğıt ithalat ettiğinizde 40 ton fire verir, 60 ton ürün alabilirsiniz. Benzer oranlar hurda alüminyum, demir ve cam ham madde ithalatlarında da söz konusudur.
İkincisi, yurt dışından ithal edilen herhangi bir ham maddede teminat istenmezken plastik hurda ithalatına yüksek miktarda teminat istenmesidir. Bu, bizim sektörümüz hariç hiçbir alanda olmayan, emsalsiz ve sanayiciyi oldukça zora sokan bir uygulamadır.
Üçüncüsü, plastik atığın çıkış kaynağı ve yüklendiği yeri gösteren 19.12.04 atık kodlu ithalatın yasaklanmasıdır. Plastik geri dönüşüm sanayicilerimizin ithalat yaptığı merkezler ana atık tedarik yerleri, toplama, ayrıştırma, balyalama işi yapan tesislerdir. Bu kodun yasaklanması plastik hurda ithalatının tamamen kapatılması demektir.
Dördüncüsü, plastik geri dönüşüm sanayicileri için katma değeri yüksek ve vazgeçilmez bir ürün olan 3915.90.80.00.19 GTİP kodlu teknik ve karışık plastikler, poliamitler, policarbonatlar, polipropbilenler, poliüretanlar ve diğer karışık plastiklerin ithalatının yasaklanmasıdır. Diğer yandan bu genelgeler ile plastik çuval hurdası ithalatı da dâhilde işleme şartına bağlanmıştır. Oysa yüzde 100 copolimer propilen plastikten oluşan bu hurdadan geri dönüştürülmüş ham maddeye ülkemizde yüksek miktarlarda ihtiyaç vardır. En saf ve ari hurda olan plastik takoz ve imalattan çıkan takozların da ithalatı serbest bırakılmalıdır. Bütün bunların yanında beşincisi ise ithal edilen ham maddenin gümrükten geri dönüşüm tesisine nakliyesi konusunda da uydudan takip edilen taşıtların kullanılması şartıdır. Böyle bir takip altyapısı olan lojistik firmaları ülkemizde çok yetersizdir. Bu yetersizlikten dolayı da firmalarımız ithalat yapsalar dahi ham maddelerini fabrikalarına getirme imkânına sahip olamayacaklardır. Özetlemeye çalıştığımız bu konuların hepsi birlikte plastik geri dönüşüm sektörü için hayati öneme sahiptir. Ülkemizin çıkarları ile hem çevresel hem de ekonomik anlamda çelişen bu kısıtlama ve engellerin ivedilikle kaldırılması için başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere yetkililerden ilgi ve destek bekliyoruz.”
‘’Kirleten değil, temizleyen taraftır’’
Devlet destekleri ve teşvikleriyle yurt genelinde yaklaşık 8 milyar dolarlık yatırımla kurulan bin 350 lisanslı plastik geri dönüşüm tesisinin ham madde ithal etmeden ayakta kalmasının mümkün olmadığını dile getiren Kamil Dönmezoğlu, şöyle devam etti:
“Türkiye genelinde yaklaşık 300 bin kişinin doğrudan istihdamını sağlayan, iç piyasanın taleplerini karşılayarak yıllık 1 milyar 373 milyon dolarlık ithalatı ikame eden, 770 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaşan plastik geri dönüşüm sektörümüz, çevreyi kirleten değil, temizleyen taraftır. Ülkemizde plastik geri dönüşüm sektörünün üretimini durma noktasına getiren mevzuat değişiklikleri yakın gelecekte birçok sektörde üretimi ve ihracatımızı da olumsuz etkileyecektir. Meyve sebze ihracatında kullanılan plastik kasalara bağlı olarak yaş meyve sebze ihracatçıları, her türlü tarımsal sulama ve damlama sulama borularının üretimini ve ihracatını yapan firmalar, otomotiv sektöründe yoğun kullanılan teknik plastikler, çöp poşeti, atlet poşet ve diğer ambalaj ihracatları ile alüminyum kompozit ihracatçıları başta olmak üzere tüm sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerimiz bu yasaklardan zarar görecek ve ülke ihracatımızda ciddi gerilemeler yaşanacaktır. Ülkemizde toplanan hurda plastikler sektörümüzün ihtiyacının en fazla yüzde 10’unu karşılayabilmektedir. Bu genelgelerin kaldırılmaması halinde ham madde ithalatı yapamayan sektörümüzün iflasa sürüklenmesi kaçırılmazdır. Plastik geri dönüşüm tesislerinin çalışabilmesi, istihdam ve ihracatın devamı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın sözünü ettiğimiz genelgelerde ivedilikle düzenleme yaparak sektörümüzün önünü açmasını bekliyoruz.”
‘Tesisler Avrupa ülkelerine taşınabilir”
Kamil Dönmezoğlu, gelinen noktada Türkiye sınırları içinde mevzuat engelleri nedeniyle üretim faaliyetlerini sürdürmesi imkânsız hale gelen plastik geri dönüşüm sanayicilerinin tesislerini Avrupa ülkelerine taşımak için arayışa girdiğine de dikkati çekti. Böyle bir durumda Türkiye ekonomisinin büyük darbe alacağını, ihracat gelirinden olunacağını ve Avrupa ülkelerindeki geri dönüşüm tesislerinden yüksek fiyatlarla ürün temin etmeye mahkûm kalacağını vurgulayan Dönmezoğlu, “Bir yandan yasakların kaldırılması için mücadele verirken diğer yandan ülkemizdeki plastik geri dönüşüm sanayicileri tesislerini Romanya, Bulgaristan, Hollanda, İngiltere ve Almanya gibi ülkelere taşımak için çeşitli görüşmeler yapıyor. Sektörümüzdeki firmaların ham madde tedariki sağladığı bu ülkeler aynı zamanda geri dönüşüm tesislerine çok ciddi miktarlarda teşvikler vermektedir.
Türkiye’de bu sıkıntıları aşmak istiyorsak bize göre yapılması gereken, Avrupa Birliği’nin yıllar önce atıkların kaynağında ayrıştırılması konusunda hazırladığı mevzuat ve yönetmeliklerin ülkemizde de birebir uygulanmasıdır. Gerek karbon ayak izinin azaltılması gerekse doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde döngüsel ekonomide değerlendirilerek sürdürülebilir ekonomik başarının yakalanması ancak geri dönüşüm ile mümkündür. Bu da devlet politikası haline getirilerek kamu, sivil toplum ve özel sektörün ortaklaşa çalışarak başarabileceği bir husustur. Biz geri dönüşüm sanayicileri olarak hükümetimiz ve çevre gönüllüleri başta olmak üzere konuyla ilgili her kesimle işbirliği yapmaya ve birlikte çalışmaya hazırız.”