Geçen hafta 2025’e dair görüşlerimi açıklamıştım. Elbette bu tahminleri ifade ederken falcılık yapmıyor, ekonomik göstergelerden yararlanıyorum. Geleceği okurken ilk bakılması gereken PMI göstergesini de bu bakımdan tamamlayıcı bilgi olarak takdim ediyorum.
PMI (Purchasing Manager Index), pazar payı yüksek şirketlerin satın alma yöneticileri arasında yapılan aylık anketlerden elde edilen ekonomik göstergelerdir. Bu şekilde, imalat, inşaat ve hizmet sektörlerindeki mal ve hizmet satınalma eğilimleri ile devamında da büyüme öngörüleri öğrenilmiş oluyor. Dolayısıyla ülkelerin büyüme tahminlerine ışık tutan, küresel anlamda da en fazla güvenilen endekslerden biridir.
Beş ayrı endeksin ağırlıklandırılması yoluyla hesaplanan birleşik bir endekstir.
Üretim hacmi, yeni siparişler, stok düzeyleri, tedarikçilerin teslim süreleri ve istihdam seviyesi sonuca etki eden alt kırılımlardır.
Ankete katılanlara; bu parametrelerin geçmiş dönemde hangi yönde geliştiği ve bir sonraki dönemde nasıl gelişmesinin beklendiği sorulmaktadır. Sonuçlar; olumlu, olumsuz veya nötr şeklinde verilen 3 farklı cevapla şekilleniyor.
PMI 0-100 arasında bir değer alır. ‘0’ değeri tüm anket sonuçlarının olumsuz, ‘100’ değeri ise tüm anket sonuçlarının olumlu olduğunu gösterir. Bir örnek yapalım. Katılımcıların yüzde 40’ı olumlu, yüzde 20’si nötr, yüzde 40’ı olumsuz görüş bildirdiyse; PMI = 40+ (20/2) = 50 olarak hesaplanır.
PMI verisinde eşik değer 50 olarak kabul edilir. Bu değerin altındaki herhangi bir değer küçülmeye, üzerinde olması durumu ise büyüme gerçekleşeceğine işarettir. Eğer endeks 3-4 ay boyunca 42 puanın altında seyrediyorsa resesyona girileceğine işarettir.
PMI Endeksi 2015 yılından itibaren İstanbul Sanayi Odası (ISO) ve Markit Economics işbirliği ile hazırlanmakta ve aylık bazda açıklanmaktadır.
Sektör kapsamı ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Bizdeki, “İstanbul Sanayi Odası Türkiye- PMI İmalat Sanayi Raporu” olarak açıklanmaktadır.
Buna bağlı 2. rapor “İSO Türkiye Sektörel PMI” başlığı ile yayımlanmaktadır.
Bu raporda; imalat sanayi altında faaliyet gösteren aşağıdaki 10 alt sektör grubunun faaliyet koşulları ölçülmektedir.
- Gıda ürünleri,
- Tekstil ürünleri
- Giyim ve deri ürünleri,
- Ağaç ve kâğıt ürünleri,
- Kimyasal, plastik ve kauçuk ürünleri,
- Metalik olmayan mineral ürünler,
- Ana metal sanayi ürünleri,
- Makina ve metal ürünler,
- Elektrikli ve elektronik ürünler,
- Kara ve deniz taşıtları.
PMI, imalat sektörünün ekonomik sağlığını ölçen bir göstergedir. Dolayısıyla satın alma yöneticilerine ve bütün karar vericilere gidişat hakkında fikir verir. Endeks sadece imalat için değil tüm ekonomi için önemlidir. Çünkü imalatın devamı ‘satmak üzere satın alma’ yapan perakende sektörünü de, kullanmak üzere satın alma yapan turizm sektörünü de, küresel piyasalara yelken açan ihracat sektörünü de aynı ölçüde ilgilendirir. Satın alma departmanları, ayrı sektörlerde yer alsalar da, şirketlerin ana fonksiyonlarını bünyelerinde toplarlar. Yaptıkları işin kalitesi satışa ve kâra direk etki eder. İyi piyasa araştırması ve ekonomik gidişata ait havanın koklanması bu endeksi güvenilir kılar. Bir başka güven unsuru da, devlet otoritesi veya kamu kurumlarının etkisinde kalınmamasıdır. Zira ankete katılanların seçiminde tek ölçü ‘ülkede hasılatın aslan payını ellerinde bulunduran işletmeler’i temsil etmeleridir.
Ülkemize ait 2024 yılı İmalat PMI verileri:
2024 Ocak 49,2 / Şubat 50,2 / Mart 50 / Nisan 49,3 / Mayıs 48,4 / Haziran 47,9 / Temmuz 47,2 / Ağustos 47,8 / Eylül 44,3 / Ekim 45,8 / Kasım 48,3…
Görüldüğü gibi sadece 2024 Şubat ve Mart aylarında eşik değer aşılmıştır. PMI son 8 aydır eşik değerin altında seyretmektedir. Üstelik Eylül ayında resesyon sınırından dönülmüştür. Bu PMI verileri imalatçılarımız için riskli bir tablo çiziyor. Zira birçok firma, talepteki zayıflık nedeniyle üretim ve satınalma faaliyetlerinin azaldığını ifade ediyorlar. İstihdamın da bundan olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz oluyor. Dileğimiz 2025’te eşik değerin aşılmasıdır…
Merkez Bankaları da, PMI anketlerine bakarak tahminler yapmak ve kararlar almak zorundadırlar. Zira bu anketler; iş insanları, üst düzey yöneticiler, yatırımcılar ve mali kuruluşlar tarafından da yakından takip ediliyor. Küresel finans piyasalarının da yakın takibinde olması güvenilir bulduklarına işarettir.
PMI verileri ekonominin gidişatına dair bir işaret fişeğidir. Örneğin, yılın ilk çeyreğine ait ekonominin büyüme veya küçülme neticelerine en erken Mayıs ayı sonunda ulaşabiliyoruz. Ancak bu veri bugünden geleceğe ait sonuçlar üretiyor. Bütün iş planlarını, ister kamu, ister özel sektör olsun, buna göre şekillendirme imkanı oluyor. En önemli özelliği de, her ay yayımlanan ilk ekonomik göstergeler arasında yer almasıdır.
Sonuç olarak; PMI stratejik kararlar öncesinde doğru yorumlanarak, gereken hazırlığın yapılmasını sağlayan kritik bir sürece yön verir. Üreticiler, üretim planlarını PMI verilerini takip ederek hazırlamak zorundadırlar. Zincirleme olarak tedarikçiler ve perakendeciler için de aynı ihtiyaç vardır. Fiyatlama, kampanya faaliyetleri hep ufuktaki tüketici talebinin oluşumuna göre şekillenecektir. Kaldı ki PMI, ekonominin gidişatı genelinde bunu önceden söylüyor zaten…
Nisan ayından bu yana 8 aylık süreçte reel sektörün performansı düşüş eğilimindeydi. Talebin zayıflaması ve üretimin yavaşlaması sıkıntı yarattı. Önemli sorunumuz olan yüksek enflasyon üretim artışı sağlanmadan düşmez. Nitekim öncü gösterge olan PMI verisi de şimdilik hâlâ bu müjdeyi vermiyor…