Bütün dünyayı etkileyen Covid-19 salgınında uzun süreden ve milyonlarla ifade edilen vakalardan, ve yine milyonlarla ifade edilen ölümlerden sonra bilim adamları tarafından hızla geliştirilen aşılar pandeminin sona ermesi yolunda umut ışığı oldu.
Biontech, Çin aşısı, Moderna, Sputnik V aşılarından hangisinin daha yüksek koruyuculuk sağladığı ve yan etkileri tartışılırken, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem Sağlık Bakanlığı Çin’le anlaşma yapıldığını ve 10 milyon doz Çin aşısı siparişi verildiğini açıkladı.
Kamuoyunda aşı karşıtlığı destek bulurken, Çin aşısı olmak istemeyenler de azımsanacak gibi değil. “Ben yerli aşıyı bekleyeceğim” diyenler de var.
REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA ENSTİTÜSÜ İÇİN İMZA KAMPANYASI
2011 yılında AKP tarafından KHK ile kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ve önemi ortaya çıkınca, sağlık muhabiri Süheyla Taşçıer Change.org üzerinden bir imza kampanyası başlattı. “Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Açılsın” imza kampanyası kısa sürede Change.org’un en başarılı kampanyaları arasına yükselerek 53 bin imzayı buldu. Kampanyaya bilim insanları, doktorlar, akademisyenler ve halk destek vermeye, sahip çıkmaya devam ediyor.
Köşe yazılarında ve TV programlarında Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün yeniden açılmasının önemi dile getirilmeye başlandı.
İthal edilen grip aşısı miktarının ihtiyacın çok altında olması, Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılmasının ne kadar yanlış olduğunu gözler önüne serdi.
Kuruluşunda halkın sağlığının korunması amaçlanan, temel laboratuvar hizmetleri yürütmek için kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, Ankara’da faaliyet gösteren bir ulusal referans laboratuvarıydı.
Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, 27 Mayıs 1928 tarihinde 1267 sayılı yasa tasarısı uyarınca Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı olarak kuruldu. Laboratuvarın yetki ve sorumlulukları, artan gereksinimlere paralel olarak 4 Ocak 1941’de yeniden belirlendi. Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi olarak kurulmuş olan laboratuvar, 14 Aralık 1983’te “Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı” adını alarak Sağlık Bakanlığı’na bağlandı.
2/11/2011 tarihinde yürürlüğe giren 663 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na devredildi. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun adı da daha sonra T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi.
Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldığı 2011 yılına kadar aşı ve serum üreterek dışa bağımlılığımıza engel oluyordu.
Tarih sırasıyla Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün üretim ve faaliyetleri
1931’de “Ağız yoluyla uygulanan BCG Aşısı” üretildi.
1932’de serum üretimini ülke ihtiyacını karşılayacak kadar üretebildiği için dışarıdan serum ithali bitti.
1933’de “Simple Metodu” ile kuduz aşısı üretimi başladı.
1934’de İstanbul Aşıhanesi’nin Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü çatısı altına alınmasıyla çiçek aşısı üretimi Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak miktara yükseldi.
1942’de Tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi başladı.
1948’de Enstitü, Boğmaca aşısı üretimi, İnfluenza virüsü, New-Castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmalara başladı.
1950’de İnfluenza Laboratuvarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanındı, influenza aşısı üretimi başladı.
1958’de Frenginin çağdaş yöntemlerle teşhisi çalışmaları başladı.
1965’de Kuru çiçek aşısı üretildi.
1970’de Fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretildi.
1983’de Kuru BCG aşısı üretildi.
1987’de Tehlikeli bir şekilde yayılan AIDS’e karşı “AIDS Araştırma ve Doğrulama Merkezi” açıldı.
1992’de Kan ürünlerinin viral inaktivasyonu çalışmaları yapıldı.