“Bıktım artık ölümlerden,
Ölmesin kimse benden önce”
(Behçet Necatigil)
Korona günleri insan kırımına dönüştü.
Neredeyse ölümsüz günümüz geçmiyor.
Bir dostun, bir yoldaşın beklenmedik ölüm haberiyle her gün yeniden kanıyor kalbimiz.
Gidenlerin ardından gözyaşı dökebiliyoruz ancak.
Cenaze törenlerine katılamıyor, son yolculuklarında eşlik edemiyoruz onlara.
Çünkü buna bile izin vermiyor başımızdaki “taçlı bela”!
* * *
“GÜZEL YAŞADIM” DİYEREK ÖLEBİLMEK…
Korona günlerinin ölüm kervanına gazeteci ve yazar Tanju Cılızoğlu da katıldı. Ankara’da sağaltım gördüğü sayrılarevinde 85 yaşında ölmüş…
Kendisini tanıdığımda Akşam gazetesinde çalışıyordu. Türkiye İşçi Partisi sempatizanıydı. Partiyi bir yayın organına kavuşturmak amacıyla Rıza Kuas‘ın girişimiyle başlatılan dayanışma kampanyanın yürütücülerindendi…
Gazeteciliğe 1956 yılında Vatan gazetesinde muhabir olarak başlamış, uzun meslek yaşamında pek çok gazete, dergi ve ajansta çalışmıştı. Bir dönem Seçkin Selvi ile “Tiyatro 70” ve “Edebiyat 81” dergilerini de çıkarmıştı.
Tanju Cılızoğlu‘nun ilk öykü kitabı “Hoşt Amerika”yı,1968 yılının en hararetli günlerinde okumuştuk. ABD karşıtı eylemlerimizin temel sloganlarından birinin kısaltılmış biçimiydi bu kitabın adı. Sonraki yıllarda Balaban (1962), Heyamola (1964), Aşk’a Şiirler (derleme, 1970), Kırık Politika / Anılarla Kâmil Kırıkoğlu (1978), Ahmet’in Gemileri (1978), Zincirbozan’dan Bugüne Demokrasi (1988), İhsan Sabri Çağlayangil-Anılar (1990) ve başkaları eklendi Cılızoğlu‘nun yazdığı kitaplara. Yaşamını ve anılarını anlattığı Güzel Yaşadım adlı kitabı ise 2016 yılında Tarihçi Kitabevi’nden çıkmıştı.
Tanju Cılızoğlu, son yıllarda yeni eşiyle Kocaeli’ne yerleşmiş, orada “Değişim 41” adlı bir gazete çıkarmaya başlamıştı. Kısa süre önce hastalanınca Ankara’da bir hastaneye yatırıldı. Ama uzun sürmedi yaşam savaşımı. Vasiyeti üzerine Hacıbektaş‘ta toprağa verildi.
* * *
ELDE VAR HÜZÜN…
Toplumcu savaşımın adsız neferlerinden Hilman Yakut’uda bugünlerde yitirdik. Yozgat’ın Çandır ilçesinde doğmuş, Çankırı Sağlık Koleji’ni bitirmişti. Ankara Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nde sağlık memuru olarak başlamıştı mesleğe. 12 Eylül’den sonra Altındağ Belediyesi’nde Sağlık Müdür Yardımcılığı yapmış, daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirmişti. İngiliz Dili ve Edebiyatı okumasına karşın öğretmenlik yapmamış, hep sağlıkçı olarak çalışmayı yeğlemişti. Son görevi Çankaya Belediyesi’nde Gece Müdürlüğü idi. Siyasa / toplumsal savaşıma erken yaşta Türkiye İşçi Partisi’nde başlamıştı. Genç Öncü, TÜS-DER, TÜM-DER ve TÜM BEL-SEN üyesiydi.
Birkaç yıl önce Ankara’da Nâzım Hikmet Kültür Merkezi etkinliklerinde tanımıştım onu. TKP’yeyakınlık duyuyordu. Birkaç ay önce de partiye üye olduğunu öğrenmiştim. Çok dürüst, ilkeli ve alçakgönüllü bir insandı. Kişiliğiyle, duruşuyla büyük bir güven duygusu yaratmıştı bende. Ne yazık ki o da korona günlerinde ayrıldı aramızdan…
* * *
Bugünlerde yitirdiğimiz dostların, yoldaşların listesi uzun: Abdullah Nihat Yılmaz, Aylin Özmenek, Kemal Kuşhan, Emin Karaca, Muammer Sun, Bülent Ergezer, Özcan Bayraktar… Hepsine yer veremediğim için üzgünüm. Bu yazı tümüne bir saygı duruşudur…