Son günlerde Hamza Yerlikaya’nın sahte lise diplomasıyla yüksek okula girip mezun olmasıyla hangi diploma sahte, hangi diploma gerçek, başka bir açıdan bakmak istedim. Gerçek diplomaların bile kıymet-i harbiyesinin olmadığı bir ülkede diploma sahte olsa ne olur, gerçek olsa neye yarar?
Vereceğim örnekler tanıklığıma ve bir kısmı da iddianamelere dayanmaktadır.
1960’lar, 1970’ler, 1980’ler… Ankara’da liselerinin arasında bazıları diğerlerinden öne çıkarlardı. Kimi eğitimle, kimi futbolla, kimi Liselerarası Bilgi Yarışmasında gösterdiği başarıyla, kimi de “beleş”, yani tembel ve başarısız öğrencilerin çok kolay sınıf geçmesiyle.
Yıldırım Beyazıt Lisesi, futboldaki başarısıyla yalnızca Ankara’da değil, bütün Türkiye’de tanınırdı. Ortaokul ve liseyi o okulda okudum. Babam Selim Tokaçoğlu, öğrencilerinin taktığı adıyla Selim Baba da aynı okulda öğretmendi. Yıldızlar yoldaşı olsun, anlatacaklarımın bir kısmını ondan dinlemiştim.
Yıldırım Beyazıt Lisesi denince akla gelen iki isim vardır. Müdür yardımcısı Recep Kulak ve okul müdürü Zekeriya Ünlü. Yıldırım Beyazıt Lisesi, tam 16 yıl aralıksız Türkiye Liselerarası Futbol Şampiyonu olmuştu. Ne zamana kadar biliyor musunuz? 12 Eylül darbesine kadar.
Okuldan birkaç ismi eminim sizler de çok iyi hatırlayacaksınız. Fenerbahçeli Levent (Hans) ve kaleci Yavuz, Osman Arpacıoğlu, Şükrü Biran, Zeki, Timuçin, Tuncay, Feridun, Ankara Demirspor’lu Necmettin… Say say bitmez. Bu isimlerin hepsi profesyonel futbolcu. Amatör futbolcuların oynadığı hangi lise takımı dayanabilir ki karşılarında? Aldıkları bütün maçları çok açık farkla kazanırlardı üstelik. Hafızam beni yanıltmıyorsa 16-0 gibi bir skorları da vardı. Futbol demek Yıldırım Beyazıt Lisesi demekti. Maçlar çarşamba günleri oynanıyordu, dolayısıyla çarşambalar Yıldırım Beyazıt Lisesi’nin tatil günüydü. Eğer öğrencilere okul maçına gitmeleri için izin verilmezse, isyan çıkardı. Bir kış günü, izin verilmediği için en alt kattaki sınıflardan birinin kalorifer borusunu parçalayarak o katı olduğu gibi sıcak suyla doldurmuştu öğrenciler. Zorunlu olarak okul tatil edilmiş, öğrenciler disipline verilmiş, tabii ki kimin yaptığı bulunamamıştı.
Yukarıda saydığım isimlerden başka aralarında Genç Millî olanlar da bulunan çok sayıda profesyonel futbolcu vardı Yıldırım Beyazıt Lisesinde okuyan, belki 50-60 kişi. Nasıl oluyor da bu kadar futbolcu bir devlet lisesinde toplanıyorlar diyebilirsiniz. Yöntem şu; Recep Kulak ve Zekeriya Ünlü, bütün takımların antrenmanlarını, maçlarını izliyorlar. Gözlerine kestirdikleri futbolcuların eğitim durumunu öğreniyorlar ya da lise diplomasına ihtiyacı olan iyi futbolcular zaten tanınmış olan bu iki kişiyle irtibat kuruyorlar. Ondan sonrası kolay. Adam zaten haftanın kaç günü oynadığı takımda antrenmanını yapıyor, cumartesi-Pazar maçına çıkıyor. Çarşamba günleri de Yıldırım Beyazıt Lisesi’nin okul takımında futbol oynuyor.
Derse girmezlerdi, girdiklerinde de dersin ortasında canları sıkılır, izin kâğıdını öğretmenin masasına atar, çıkar giderlerdi. Ceplerinden daha önce Zekeriya Ünlü ya da Recep Kulak tarafından imzalanmış, tarihi boş bırakılmış bir koçan izin kâğıdı bulunurdu. Sıra arkadaşım bir futbolcuydu, bunun bizzat tanığıyım.
Derslere girmedikleri, bütün hayatları futbol olduğu için sınavlarda başarılı olmaları olanaksızdı. Liseyi nasıl bitirdiler derseniz, uygulanan birkaç yöntem vardı. Söz ettiğim isimlerle uyum sağlamış olan öğretmenlerin bazıların soruları verdiğini biliyorum. Biliyorum, çünkü söz ettiğim sıra arkadaşım sayesinde bir kez ben de nasiplendiğimi hatırlıyorum. Bu sistemin dışında kalan öğretmenler sınav yaptığında, hiç kendilerini yormaz, yalnızca isimlerini, okul numaralarını yazdıkları sınav kâğıdını boş olarak öğretmene verir, çıkar giderlerdi. Bütünlemeye kalırlardı, bütünleme sınavında da birileri soruları verir ya da boş teslim ettikleri sınav kâğıtlarını sonradan doldurur, geçmeleri sağlanırdı. Babam da bu haksızlığa direnenlerdendi. Sınavda zayıf not verir bırakırdı, ama bütünleme sınavlarında okul yönetimi gereğini yapar, bütün derslerden geçirirdi hepsini.
Saydığım isimler, benim okuduğum döneme denk gelenlerdi, hepsi Zekeriya Ünlü ve Recep Kulak sayesinde “gerçek diploma” sahibi oldular. Okulun futbol takımının şampiyon olduğu 16 yıl boyunca, yolu Yıldırım Beyazıt Lisesi’nden geçen bütün futbolcuların “gerçek diploma”ları var. Şimdi bu hakkıyla alınmamış diplomalar gerçek mi? Kâğıt üzerinde, yasalar karşısında gerçek. Ama benim gözümde Hamza Yerlikaya’nın sahte diplomasından çok da farklı değil.
Okulun futbol başarısının bir rüşvet mekanizmasına da paravan olduğunu söyleyenler çoktur ama ben tanık olmadım. Zaten bu söylentilerin ayyuka çıkması üzerine 12 Eylül darbesinden sonra müdür Zekeriya Ünlü görevden alındı ve tenzil-i rütbeyle Anıttepe’de bir okula öğretmen olarak atandı, 16 yıllık Yıldırım Beyazıt Lisesi efsanesi o yıl son buldu.
Bir hatırlatmada daha bulunayım; rahmetli Ali Dinçer’in başında olduğu Liselerarası Bilgi Yarışması ekibi de çok başarılıydı ama hatırlayan var mı? Hatırlanmaz çünkü futbol kadar pirim yapmıyordu.
Bir de bu “diploma” işinin siyasi yanı var. 12 Eylül’de iddianamelere bile girdi. Açın M.H.P. ve Ülkücü Kuruluşlar İddianamesini, sayfa 210; “Genel merkez binasında ele geçen teşkilat raporları 1 numaralı klasörün 46 dizisinde yer alan “1980 başında okul durumları” başlıklı 6 sahifeden ibaret listelerle, üzerindeki “Konya istişari toplantısında tespit edilen diploma alınacak okullar” şeklindeki meşruhattan etkin ve diploma alacak kadar hakimiyetleri altına geçirdikleri okulların saptandığı görülmektedir.”
Sayfa 223; “…11 adet boş diploma incelenmiş; bu diplomaların MHP merkezinde saklanmasının gerçek nedeninin anlaşılmadığı sahte diploma düzenlenmesinin ufak bir ihtimal de olsa düşünülebileceği…”, “MHP Sempatizanlarının yeri geldikçe Milli Eğitim Bakanlığındaki yerlere atanmalarına çalışıldığı, ilgililerin istekleri doğrultusunda atanmalarının yaptırıldığı – MHP sempatizanlarını hangi okullarda görevli olduklarının bu parti teşkilatınca tespite çalışıldığı, ideolojilerindeki öğrencilere kolayca diploma verilmesinin bu yolla sağlana bildiği”
Sayfa 263; “Gençlik kolları genel merkezinde ele geçen boş diplomalar, atama formları, resmi dairelere ait belge ve mühürlerden; birçok belge, diplomanın sahte olarak burada düzenlendiği sonucuna varılmıştır.”, “Hangi okullarda sınıf geçilebileceği, hangi okullardan diploma alınacağına ilişkin listeler sanıkların ifadelerinde de belirttikleri gibi eğitim enstitüleri ve lise gibi bazı eğitim kurumların- dan hak etmeksizin sınıf geçip diploma alındığını göstermektedir.”
Sayfa 276; “Bu arada ülkücü kuruluşlardan referanslı gelen öğrencilerin okula kaydetmek, yurda yerleştirmek, sınıf geçmesini ve diploma almasını sağlamak için gerekli yardım ve kolaylığı göstermek, bunun içinde ülkücü öğretmen ve yöneticilerle ilişki kurmaya çabalamışlardır.”
Sayfa 329; “Mustafa PEHLİVaNOĞLU ve İsa ARMAĞAN’ın cezaevinden kaçışlarında etkin olduğu saptanan ve Eskişehir’de bitirme imtihanına gireceği öğrenilen E.Ş.’ın yakalanması için Eskişehir’e özel bir tim gönderildiğini ve arandığını öğrenen Ş.’ın sınava girmeyerek Eskişehir’den ayrıldığı ancak bitirme sınavına girmediği halde okuldan mezun olup adına diploma düzenlendiği dosyada yer alan belgelerle sanığın açık anlatımından anlaşılmıştır. Daha sonra derinleştirilen soruşturma sırasında eğitim kurumundan tüm yazılı sınav belgeleri getirtildiğinde sanığın toplam 21 yazılı sınava girmiş göründüğü ancak bu sınav belgelerinden sadece 6’sının sanığın eli ürünü olduğu kalan 15 yazılı sınav kağıdının ise sanığa ait olmayan yazıları içerdiği bilirkişice kesinlikle saptanmıştır. Böylece sanığın 15 sınavına bir başkasının yerine girdiği kesinlik kazanmaktadır.”
Sayfa 592; “Ankara Çubuk lisesi müdürü de kendilerine sahte diploma vermiştir, bunları bana firarda olduğum sırada Eskişehir’de yukarıda bahsettiğim S.K.’nın yeğeni olup kanun kaçağı olan Almanya’ya sahte pasaportla gittikten sonra tekrar Türkiye’ye sahte diploma almak için gelen ismini bilmediğim şahıs anlattı, bunun anlattığına göre Almanya’da diploma ile herhangi bir üniversiteye girip yüksek tahsil yapan şahıslar (çoğu kanun kaçağı) Almanya’da kalma ve oturma iznine sahip olabiliyorlarmış, S. K.’nın yeğeni olan bu şahıs ismini bana söyledi ama şimdi unuttum, bana bu durumları anlatırken R.Y. E.K., F.K. ve R.A. de halen Almanya’dalar, tahsil yapıyorlar dedi.”
İddianameyi incelerseniz, 56 kez “diploma” kelimesinin geçtiğini görürsünüz, ya sahte, ya boş diploma ya da “kolay diploma alınabilecek okullar listesi” gibi.
İster sahte olsun ister gerçek, hakkıyla alınmamış diplomalar benim görebildiğim kadarıyla yarım yüzyıldır gündemimizde. O diplomalar, kadroları hazır olduğu için “işi kitabına uydurmak için” veriliyor birilerine.
Yarım yüzyıldır çalışarak, ter dökerek, ailelerinin bin bir güçlükle okuttuğu gençlerin hakkı yeniyor bu ülkede.