Rahmetli gazeteci arkadaşım, meslektaşım Uğur Mumcu’yu gel de şükran, minnet ve sevgiyle anma.
Gel de nasıl öngörülü, nasıl gerçekleri yazan, nasıl cesur bir araştırmacı gazeteciymiş hatırlama.
Sanırım 1992 öncesi.
YÖK’te görevli, adı bende saklı bir arkadaşım telefonla aradı.
Tempo Dergisi’nde rahmetli Prof. Dr. Kurthan Fişek’le aynı odada çalıştığımız günlerden birinde.
Yedek subaylıktan dönem arkadaşım telefonda “Uğur Mumcu senin meslektaşın ya, bugünkü yazısında bizlerin canına okumuş” dedi ve devam etti:
“Eğer samimi bir dost ve arkadaşsanız, bugün dile getirdiği konuyu gelecek günlerdeki bir yazısında hafifletebilir mi acaba diye sorar mısın? Birçok kesimi, Akademik kariyeri olanları da büyük bir zan altında bırakmış.”
Biraz daha açmasını isteyecektin, vazgeçtim.
Sonra da “Ben yazıyı bir okuyayım, okuduktan sonra sana dönerim” dedim ve telefonu kapattım.
Yazıyı hemen okudum.
Türkiye’de değişik üniversitelerde okuyanlar, Azerbaycan’da “Başkent Bakü”de kurulan “sahte unvan” borsasına başvuran akademik kariyer yapmak isteyenler çok kısa zamanda parayla unvan (asistan – doktor – doçent ve profesör) sahibi oluyorlarmış.
Özeti şu: Ankara’da bir fakülteden mezun oldunuz. Kariyer yapmak için çok vakit bulamamışsınız. Yaşınız da ilerliyor. Bakü’de, her konuda kariyer yapmak isteyenlere tez yazan birçok büroya (sahte unvan borsası) başvuruyorsunuz.
“Ben şu konuda doktora yapmak istiyorum. Ama ne vaktim, ne de araştırma gücüm yok. Bana tez yazar mısınız?” diyorsunuz.
Onlar da belirlenen ücret karşılığında size tez yazıyorlar.
Ve sizin önünüze, mis gibi kaleme alınmış “doktora tezi” geliyor.
Siz de bu sayede bir süre sonra ve kısa zamanda “asistan – doktor veya profesör” unvanı kazanıyorsunuz.
Ne kolay değil mi?
Ne gerek var yıllarca araştırmaya…
Kitaplar okumaya…
Kütüphaneden kütüphaneye koşmaya…
Belge-bulgu toplamaya,
Uzmanlarla konuşmaya ne gerek var ki?
Arkadaşlar kolayını bulmuşlar, sağdan-soldan çarpma bilgi- bulgular ve intihaller sayesinde mis gibi tez yazıyorlar nasılsa.
“Bastır parayı, al sana tez.”
Rahmetli Uğur Mumcu bu durumu 28-29 yıl önce yazmış.
Şimdilerde ise gazetelerde ve TV ekranlarında yeniden haber haline geliyor.
Uzak görüşlülük filan değil bu.
Rahmetli Mumcu, kendisine ulaşan belge-bulgu ve isimlere o tarihte kayıtsız kalmamış, araştırmış ve yazmış.
İsimler yok.
Ama bildiğim kadarı ile MHP’li olan birçok doktoralı kişinin bu sahte tezlerden yararlandığını yazısında ima etmiş.
Ben ertesi gün askerlik arkadaşına telefon ettim:
“Yazıyı iki kere okudum. Sonra araştırdım. Sen de doktora yapmışsın sanırım, kutlarım” dedim.
“Ama ben alnımın akıyla, çalışarak, araştırarak tezimi yazdım ”diye karşılık verdi.
“O zaman Mumcu, birilerinin ayağına basmış. İyi de etmiş. Senin alınmana hiç gerek yok” diye karşılık verdim.
Bu arkadaşım ilk genel seçimde, doğu illerinden birinden ve MHP’nin adayı olarak seçimlere girdi ve milletvekili oldu.
(Devam edecek)