Suç örgütü lideri Sedat Peker Pazar sabahı yayınlayacağını söylediği video serisinin 9’uncusunu “Yaşadıkça ve yaşlandıkça değil, direndikçe büyürüz” başlığıyla yayınladı. Peker, belediyelerdeki rüşvet çarkının nasıl döndüğünü anlattı, Soylu’nun Bodrum’da Paramount Otel’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz’ı bakanlığa çağırıp yurt dışına çıkmasını söylediğini iddia etti.
Sedat Peker, Demirören’e seslenerek “Pambukören bugün en büyük işim seninle” dedi. Soylu’nun sigorta şirketiyle ilgili konuşan Peker, “Şirketin yüzde 5 bin 700 büyümüş. 57 kat büyümüş. Yargılanacaksın. Yüce divana gideceksin. Ben yurtdışına gitmeden önce odanda misavir ettiğini anlatacağım” iddialarını dile getirdi.
Sedat Peker, 9. videosunu Youtube üzerinden ‘Yaşadıkça ve yaşlandıkça değil, direndikçe büyürüz’ başlığıyla yayınladı.
Sedat Peker’in arkasındaki yazı tahtasında Mario Puzo kitapları ‘Aile’ ve ‘Münih’e kadar 6 Mezar’ vardı. Hemen önüne koyduğu mini sandık, dürbün ve açılmamış zarflar da dikkat çekti.
Peker, kendisinin öldürülmesi için kiralık katille görüşüldüğünü de öne sürdü: “Parayla adam öldüren kiralıklar var uluslararası. Onlarla görüşüyorlar. Bir Arnavut, bir Sırp grupla görüştüler.”
KİRLİ İŞ VE İLİŞKİLERİNİ KABUL ETTİ
BirGün’ün haberine göre, bildiklerini bugüne kadar neden anlatmadığına dair sorulara yanıt veren Peker, kendisinin de kirli işler ve ilişkiler içinde olduğunu açıkça kabul etti:
“Bazıları da ‘Sen bunları biliyordun, neden anlatmadın’ diyor. Manyak mısınız, benim yaptığım işler daha karışıktı, ben anlatmadım, her gördüğün şeyi anlatıyor musun sen. Evimin düzeni bozulur, çocuklarımdan ayrılırım, o, bu bin tane sebep var. Belli bir nokta var, yangın yeri. Ben o noktaya geldim, Allah sizi getirmesin. Geri dönüşüm yok, yakacağım, bu kadar.
Sözlerine devam ettiği bir diğer bölümde AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili çekeceği bölüme değinen Peker, “ben pisliksem de bu pislik silsilesinin en alt seviyesinde benim olduğumu herkese anlatacağım” diyor.
Peker sözlerinin tamamında, şu ifadeleri kullanıyor: “Diyorlar ki Tayyip Abi ile yüzleşirken devlet aleyhine… Ben Tayyip Abi’ye konuşurken devleti zarara sokacak hiçbir şey söylemeyeceğim. Ölürüm söylemem ama benim pislik olmadığımı, ben pisliksem de bu pislik silsilesinin en alt seviyesinde benim olduğumu herkese anlatacağım. Bu da benim hakkım. Açık kaynaklarla da yandan delillerle de bildiklerimin hepsini tek tek konuşacağım. Konuşurken saygısızlık da yapmayacağım kendisine.”
MAFYA VE ABD TEPKİSİ
Peker yayın boyunca, kendisinin ABD, İsrail gibi ülkelerin istihbarat örgütleriyle çalıştığı iddialarını sert ve alaycı ifadelerle reddediyor.
AKP’liler tarafından kendisine mafya denilmesine tepki gösteren Peker, “Bana pislik mafya diyorlar ya, AK Parti’nin seçim zamanı dağıttığı kahveler var ya, seçim zamanı. Hepiniz içtiniz, Tarihi Beyoğlu Kurukahvecisi, benimdi o, hani ben pislik mafyaydım. Ulan onlarca milyon liralık kahveyi benden siz alıp dağıtmadınız mı her yerde. Lan bir lira mı verdiniz, verdiyseniz hani fatura. Lan size yazıklar olsun” dedi.
BELEDİYELERDEKİ YOLSUZLUKLAR
Videonun başında belediyelerdeki yolsuzluklara dair sistemden bahseden Peker, şu ifadeleri kullandı:
“Bir belediye başkanına rüşvet vermeye gittiğinde, adam huylanıyor, senden parayı almıyor. Ya kelek yaparsa, ya kayıt gizli kayıt yapıyorsa, kamera varsa diye. ‘Bizim bir alt derneğimiz var, alt kuruluş, oraya şu kadar yardım yap’ diyor. Sen gidiyorsun oraya parayı yatırıyorsun, işte sözde hayır işi için.
Şimdi sen oraya parayı yatırdın ya, belediye başkanına gitmedi diyeceksin para. O ne yapıyor? 100 bin liralık bir iş var, en güvendiği arkadaşına diyor ki ‘1 milyonluk fatura kes’ diyor. Sonra o 1 milyon liralık işi alıyor ama 100 bin liraya yapıyor. Ona 100 bin lirayı veriyor, 100 bin de vergi vesaire çıkarsa, geriye kalan 800 bin lirayı kılçıksız alıyor cebe indiriyor.
Siz hep diyorsunuz ya, beşli çete, onlu çete, onlara ihaleyi veriyorlar diye. 1 milyar dolara ihaleyi alıyor, siz zannediyor musunuz ki bunların işçileri var, hayır yok. Alt taşeron sistemi var. Bunlar işi taşeronlara veriyorlar. 400 bin milyon dolara taşerona veriyor, 600 milyon dolar kılçıksız bu tarafta.”
SOYLU’YA: BUGÜN SON GÜNÜN, YÜCE DİVAN’A GİDECEKSİN
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili iddialarını da sürdüren Peker, “Süleyman diyordu ya, ‘Ben o poliçe sesini çok seviyorum’ diye. Şirketin yüzde 5 bin, 7 bin derken 57 kat büyümüş. Dünyanın neresinde böyle bir şey var” dedi.
Peker, sözlerinin devamında, “Bugün senin son günün. Sen Yüce Divan’a gideceksin, yargılanacaksın, hiçbir şansın yok. Anlattıklarımın altlarını da hazırladım, delilleri de bende, seni bitireceğim. Madem ben suç örgütü lideriyim, sana yurt dışına gitmeden önce odanda çağırıp misafir ettiğin, dur oraya geleceğim, Sülü bekle” ifadelerini kullandı.
10 BİN DOLAR ALAN SİYASETÇİ: O YOK, ÇANTA ÇANTA PARA VERDİM!
Suç örgütü lideri Peker, Süleyman Soylu’nun sözleriyle gündem olan “Sedat Peker’den ayda 10 bin dolar alan siyasetçi” hakkında da açıklamalarda bulundu.
“Benim 10 bin dolar yolladığım bir milletvekili yok ama daha çok yolladıklarım var” diyen Peker, “Ben kimseye 10 bin dolar vermedim ama daha büyük paralar yolladım. Çanta çanta” ifadelerini kullandı.
Kendisinden 10 bin dolar alan ismin Metin Külük olduğu iddia edilmişti. Peker, sözlerinin devamında Külünk ile ilişkilerini ve para alışverişini anlattı:
“Metin ağabeyle, Ömer Külünk diye bir yakını var mesela, nasıl ilişkimiz onu anlatayım. ‘Tefeciler benim yeğenimin yerini almış, o zamanın parası bugünün 1,5 milyon lirası, tefecilerle bir konuşsan şey yapsa’ dedi. Ya dedim Metin ağabey, ben ismimi unutturmaya çalışıyorum, o onu arayacak, o onu arayacak sanki ben tahsilat yapıyormuşum gibi. Dedim ağabey kaç para ben vereyim. O konuda ismi geçen bir iki işadamı arkadaş var, biz ödeyelim dedik. İş para ödemeye gelince bir tek ben ödedim, tapuyu aldık verdik. Biz para verdik mi böyle veririz. Almanya’daki o dernekler var ya, rica ederdi ‘para yollar mısın’ diye, el altından onlara para yollardım. Ama öyle her ay giden 10 bin yok, seçim zamanı geldiğinde arabasına para bırakırdım. Ya şimdi ben böyle deyince bizim diğer milletvekili tanıdıklar, lan bizi de, lan oğlum biz kimseyi söylemeyiz.”
DEMİRÖREN İDDİASI
Peker, Demirören Holding’in satın aldığı Doğan Medya Grubu için çektiği krediyi ödemediğini de söyledi: “Biz gazeteyi, Hürriyet’i bastık. Aydın Doğan kargaşalardan korktu verdi gazeteyi. 750 milyon dolara verdi hepsini. Aslından bir tanesi o kadar ederdi. Bu 750 milyon doları Ziraat Bankası verdi. Bu 750 milyon doları ödemedi. Ana parayı da, faizini de ödemedi.”
SEZGİN BARAN KORKMAZ, SÜLEYMAN SOYLU, VEYİS ATEŞ…
Sedat Peker, videosunun son bölümünde ise yurt dışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ilişkisine dair dikkat çeken iddialarda bulunuyor.
“Paramount Otel var. Sahibi kim, Sezgin Baran Korkmaz. Bu arkadaş Türkiye’de de ABD’de de aranıyor. Bu adamın otelinde kimler var. Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Esad Topuklu, o kadar rahatlar ki sıfır X5 (BMW) ile işe gidiyor. Tayyip abi niye alamıyor bunu. Onu da anlatacağım” diyen Peker, söz konusu ilişkilere dair şunları söylüyor:
“Başka, bunun (Süleyman Soylu’nun) eski koruması, kendi korumasıydı, onu koruma dair başkanı yaptı. Kim, Ekrem Güler, kim Silivri’deki genç emniyet müdürünün intihar etmesine neden olan canavar hain, bunalıma soktu, kafasına sıktı. Veysi Ateş, tatil ekibinde. Bunlar tatili de birlikte yapıyorlar, kesmeyi de birlikte yapıyorlar. Resul olaya sonradan dahil olacak, bunlar tatil ekibi. Bir de Muğla Emniyet Müdürü, Marina vardı ya, el konulan, şimdi de otele el koyuyorlar. Sezgin Baran Korkmaz, en son Mübariz de demişti, sendeki belgeler benim şirketim ama bende yok demişti, bende var kardeşim. Sakın onlarla anlaşayım deme, patlatırım rezil olursun. Müşteri portföyünün tamamı bende, hangi hakimler savcılar. Siz aranan adamın otelinde ne işiniz var? Hani lan faturalarınız? Suit odada kalıyorsunuz, 100 bin lira yapıyor, lan sizin maaşınız kaç para, hani fatura.
5 Aralık Resul Holoğlu, Organize Suçlardan Sorumlu Emniyet Müdür yardımcısı telefon açıyor Korkmaz’a. Sezgin Baran Korkmaz kim, ABD’de aranıyor. İçişleri Bakanlığı’na çağırıyor. Saat 10.30, 12.30 çıkış. Sezgin Baran Korkmaz’ın 45 milyon dolar bir iş adamından (İnan Kıraç) alacağı var. Süleyman buna ‘Senin hakkında tahkikat yapıldı, yurtdışına çık. Yukarının haberi var, bu parayı da sil, sorun çıkacak’ diyor. Yukarısı da Tayyip abi. Amerika’dan da büyük para gelmiş diye herkes biliyor ya.. Bütün kayıtlar çıkacak. Sezgin Baran Korkmaz, 6 Aralık’ta yurtdışına gidiyor. İçişleri Bakanı, Organize Suçlar Daire Başkanı’nı telefonla arayıp, hakkında 6 aydır dosya hazırlanan adamı İçişleri Bakanlığı’na çağırıyor ve görüşüyor ve yurtdışına çıkmasını söylüyor. Bu 45 milyonu kabul etti ya Sezgin Baran, ne yapsın devlet var karşısında. Oteli de istediler. Böyle bir namussuzluk olur mu? Siz muhaliflere baskıyı kuracaksınız, 5 Aralık’ta Sezgin Baran Korkmaz İçişleri Bakanlığı’na geldi mi kamera kayıtlarını çıkarın. 6 Aralık’ta yurtdışına çıkmış mı? Sezgin Baran Korkmaz bakıyor her şey elden gidecek, dönmüyor. 28 Aralık’ta operasyon yapıyorlar. 29 Aralık’da 45 milyon doların ödenme günü, haciz olacak o gün. Karısını gözaltına alıyorlar. Bu Veyis… Ben olayı toparlayayım diye arayan da bu Veyis. Aranan adamın oteline gidip kalıyorsun, on binlerce, yüzbinlerce avro hesap hiçbiriniz ödemiyorsunuz, sonra adamı gasp ediyorsunuz. Mehmet Ağar’dan öğrenmiş bu taktiği. Siz bu adamın arkadaşı değil misiniz? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı izin vermiyor, Cumhurbaşkanı’na gidiyor, haberiniz varmış. Haberim yok diyor. Hangi savcı hangi hâkim kaldı hepsinin listesi bende.”
Sedat Peker’in 9. videoda kullandığı ifadelerin tamamı şöyle:
“Sizinle bir sözlü bir akdimiz var, artık bun ete kemiğe büründürmenin vakti geldi. Bu işten büyük kârlı olan sizsiniz, ben küçük kârlı olanım. Benim kârım, kişisel gelişimde aslan avlamak diye bir şey vardır. Hayatında büyük başarı yakalandığında geçmişte yaptığın ufak tefek hatalar bir anda unutulur, gündem dışı olur. Cezaevi falan komik şeyler, ben onlarla ilgilenmiyorum, insanların algısındakini söylüyorum. Hak etmediğim şeyleri yüklediler bana. Bu hikâyeyi başarıyla neticelendirirsek, ben aslan avımı tamamlamış oluyorum, kişisel gelişim böyle tarif ediliyor. Bu işte benim kârım bu, e diyeceksiniz bizim kârımız ne? Anlatacağım, hepsini anlatacağım.
BELEDİYELERDE YOLSUZLUK VE RÜŞVET
Ben size ülkede nasıl para çalınıyor, belediyelerdeki rüşvet sistemi, alt dernekler var anlatınca kafayı yiyeceksiniz böyle profesyonel hırsızlık mı olur diye… Devlet ihalelerinde de taşeron sistemi. Ben bu ve bunun gibi olayları anlatacağım, bir nesil sonra zaten iktidar size geçecek. Bütün hırsızlıklarını yasal, gayrimeşru her şeyi anlatacağım. Bu kadar adam neden engellemiyor diyeceksiniz, ya engellemek istemiyorlar ki kardeşim.
Belediyeler nasıl soyuluyor ben size anlatayım mı? Bak engellemesi de çok basit. Ama hepsini bugün anlatmayacağım. Bugün belediyeleri anlatacağım, taşeron hırsızlığını anlatacağım. Çünkü akdımiz var, akdimize sadık kalacağız. Hepsini parça parça anlatacağım.
Bir belediye başkanına rüşvet vermeye gittiğinde, adam huylanıyor, senden parayı almıyor. Ya kelek yaparsa, ya kayıt gizli kayıt yapıyorsa, kamera varsa diye. ‘Bizim bir alt derneğimiz var, alt kuruluş, oraya şu kadar yardım yap’ diyor. Sen gidiyorsun oraya parayı yatırıyorsun, işte sözde hayır işi için. Hiç kusura bakmayın belediyeciler söz verdik doğru konuşacağız.
Sen gidiyorsun paraya yatırıyorsun, ondan sonra ne yapmak istiyorsan onu yapıyorsun. Hani Sülü’nün Ankara’da akrabası var ya, onun yaptığı işlerin bu belediye aksanı. O dev olmuş, bakanlar, genel müdürler hepsini yönlendiriyor. Benim anlattığım belediyelerdeki sistem. Şimdi sen oraya parayı yatırdın ya, belediye başkanına gitmedi diyeceksin para. O ne yapıyor? 100 bin liralık bir iş var, en güvendiği arkadaşına diyor ki ‘1 milyonluk fatura kes’ diyor. İşi, istediği insana verme gibi bir saçma bir şey var, onu da siz (gençler) kaldıracaksınız. En iyi teklif verenin ihaleyi alması lazım. Sonra o 1 milyon liralık işi alıyor ama 100 bin liraya yapıyor. Ona 100 bin lirayı veriyor, 100 bin de vergi vesaire çıkarsa, geriye kalan 800 bin lirayı kılçıksız alıyor cebe indiriyor. Bakın şaka yapmıyorum. Ve hiçbir polis takip altında neden falan neden ceza almıyorlar, sonunda beraat ediyorlar? Çünkü sistem bunun üzerine.
Taşeron sistemi nasıl işliyor, onu da anlatacağım. Bunlar bir ufak hamleyle değiştirilebilir. İnsanın karısına, çocuğuna zaafı olur, onu etkileyip seni yönlendirebilirler. Sistem kuracaksınız siz. Aslan avını bana yaptıracaksınız, ben de size anlatacağım.
5’Lİ ÇETE
Siz hep diyorsunuz ya, beşli çete, onlu çete, onlara ihaleyi veriyorlar diye. 1 milyar dolara ihaleyi alıyor, siz zannediyor musunuz ki bunların işçileri var, hayır yok. Alt taşeron sistemi var. Bunlar işi taşeronlara veriyorlar. 400 bin milyon dolara taşerona veriyor, 600 milyon dolar kılçıksız bu tarafta.
Alt taşeronun da alt taşeronu var. Samimi söylüyorum, rezalet, komedi. Tüm sistem bu şekilde çalışıyor. O alt taşeron ne yapıyor? En son o taşeronun da bir altı var, onlar kamyonların filan sahipleri var ya, onlar da yolunu buluyor da, emeğinin karşılığını buluyorlar. Ama ortadaki para ne kamyon, ne o ne bu. Taşeron sistemini kaldırdım diyeceksin. İhaleyi açacaksın, telefondan bile ihaleye girecek, tüm evrakları hazırlayacak. Madem taşeron bunu yapabiliyor, maliyeti bunu 200 milyon niye devletten 1 milyar çekiyor. Bu para nereye gidiyor? Bu para sizde kalınca, asgari ücret 10 bin olacak.
Siz benim için ne yapacaksınız? Namuslu gazeteciler var ya, ben boşa konuşmam, bir şey konuşuyorsam bana inanın. Beni size, sizi de başkasına mahcup etmem. ‘Sedat Peker’in her dediği doğru çıkmaya başladı’ diyorlar. Bir tanesi yanlış çıksın elimi keseceğim diyorum ya anlamıyor musunuz?
Siz gazeteciler, korku iklimi var ya, kırıldı gerçi de. O korku iklimini aşmaları için gazetecilere cesaret vermeniz ama namuslu olanlara. Siz onlara cesaret verince muhalefet partilerinin içinde atarlı yürekli tipler var, onlara da coşkuyu verince, baskıyı kurunca, oy vermeyiz, bir gidecekler, iktidar. İktidar keşke açsaydı, bütün her şey ortaya çıkacak.
“ŞİRKETİN 57 KAT BÜYÜMÜŞ, YÜCE DİVAN’A GİDECEKSİN, DELLİLERİ DE BENDE”
Engin Sigorta (Süleyman Soylu ailesinin şirketi). Süleyman diyordu ya, ‘Ben o poliçe sesini çok seviyorum’ diye. Şirketin yüzde 5 bin, 7 bin derken 57 kat büyümüş. Dünyanın neresinde böyle bir şey var. O poliçenin sesinde ben de uyurum, herkes uyur.
Erdal Baba’ya araba, 20 sene evvel sana getirip sigortalattığında Erdal Baba diyordun. Şimdi Erdal Baba lazım değil ki. Bütün holdingler sende, poliçe sesi. E uyursun tabii. Sülü Allah’a yemin olsun, iğnenin deliğinden geçireceğim seni kibrit kutusundan alıp. Bugün senin son günün. Sen Yüce Divan’a gideceksin, yargılanacaksın, hiçbir şansın yok. Anlattıklarımın altlarını da hazırladım, delilleri de bende, sen bitireceğim.