Edebiyat, iletişimin sihirli anahtarıdır. Edebiyat konuşmak ortamı, yaşamı yumuşatır. Yeter ki konuşanın bilgisi, birikimi, becerisi olsun; zevkle dinlenir. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı XI JIPING Rusya’ya gidiyor, Rus yazarlarından, yapıtlarından söz ediyor. Öyle sığ bilgilerle değil, geniş kapsamlı. Çernişevski’nin NASIL YAPMALI yapıtına değin. Fransa’ya gidiyor, Fransız edebiyatının kendisini derinden etkilediğini anlatıyor. Almanya gezisinde Goethe’nin FAUST’UNU dilinden düşürmüyor. Bu söyleşilerin yapıldığı yapıcı ortamı düşününüz.
K. Marx (1818-1883), düşünceleriyle dünyayı değiştirmede en etkili olmuş bir düşünürdür. Marx, bulunduğu ortamlarda çocuklara, gençlere Don Kişot, Bin Bir Gece Masalları gibi yapıtları anlatır, çoğunlukla edebiyat, sanat konuşurmuş.
Aylardır yaşadığımız yoğun salgın hastalık sorunumuzun üstüne, ardı arkası kesilmeyen insanı sarsan, yönetimin yanlı siyaset konuşmalarından, söz savaşlarından usandık. Sanki yarın seçim olacakmış havası var. Çiğ siyaset söylevlerinden zaman kalırsa, göstermelik azıcık da sağlık konularına sıra geliyor. Oysa dünyamız bu kadar küçük değildir. Başka dünyalar da vardır. Mikrofonu eline alanlar önce şunu bilmeli: Siyaset de, sağlık da bir kültür işidir. Bu konularda kültürsüz yola çıkarsanız soluğunuz kesilir, yarı yolda kalırsınız. Bugün bizde olduğu gibi.
Aslında son yıllarda bizim yöneticilerin sanatla, kültürle pek arası yoktu. Bu kısıtlı dönemde sanata da, kültüre de arka dönüldü, tüm sanat izlenceleri ertelendi. Sanatın ruh sağlığını sağaltma görevi unutuldu. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sırasında cephede yanında kitap bulundurduğunu unutmayalım. Yaşamında dört bin dolayında kitap okuduğunu biliyoruz. Mustafa Kemal, savaş sonrasında ilk olarak sanatın her türüne ve kültüre kucak açıp yeni dünyalar yarattı. ‘’Cumhuriyet’in temeli kültürdür’’ sözünün anlamı, önemi büyüktür.
İnsanlar gibi uluslar sanatları, kültürleri oranında dünyada saygı kazanıyor, başarılı oluyor.
Genellikle baş yöneticiye bakarak o ülke hakkında karar verilir. O yöneticinin her sözü sıkı bir biçimde izlenir. Ya çekicidir, ya iticidir. İnsanın yetişmesi patatesin yetişmesine benzemez; uzun yıllar alır. Şimdi elimde bizde de son aylarda çokça tanıtımı yapılan Çin Devlet Başkanı XI JIPING’İN ANEKDOTLAR adlı kitabı var. Bizde olduğu gibi sıcak siyasetin çirkin burgacında halkını oyalamamış. 1952 doğumlu olan Başkan, en küçük birimden, en küçük yerleşim yerindeki görevinden adım adım milyarlık Çin Devletinin başına dek yükselmiş. Modern Çin’i kuran Mao Zedong’un “Kültür Devrimi”nin çocuğu olmuş. O ortamda yetişen Başkan oturmuş, Çin’i ve kültürünü tanıtan 304 sayfalık ANEKDOTLAR kitabını kaleme almış. Şimdi dünya bu kitabı okuyor. Başkanın kültür birikimi olmasaydı bu kitap yazılamazdı. Bir ülke için bundan büyük tanıtım yapılamaz. Milyarlarca doların yapamadığını bir kalem yapmış
Sıcak siyasetin dışındaki dünyalar, sanılandan daha büyük ve yaşam doludur. İnsanı insan yapan sanattan uzaklaştıkça dünyada yaşam ilkelleşiyor. Salgın hastalık, bize biraz da bunu gösterdi. Salgın hastalık üstüne bir de arkası kesilmeyen çiğ siyaset konuşmaları yaşamı olumsuz etkilemeye yetiyor. Öğrencilere televizyon ile uzaktan öğretim yapılıyor. Sanatları televizyon aracılığıyla halka sunmanın güçlüğü nedir? Karşılığı ödenip onca tiyatroyu, sinemayı, nitelikli müzik gösterilerini, sergileri halkın izlediğini düşünmek bile insanı rahatlatıyor… Bedensel ve ruhsal yönden iyileşmek için artık sanat ve kültür konuşmak, onların her türünü yaşamak istiyoruz.