Önce İzmir Büyükşehir Belediyesi her yıl düzenli olarak yaptığı Tiyatro Festivalini Mayıs ayında yapacağını “duruma göre, açık-hava sahnelerinin ya da sanal ortamların kullanılacağını” açıkladı, ardından İstanbul Büyükşehir Belediye başkanından benzeri bir açıklama geldi.
Can çekişmeye terk edilmiş tiyatromuz için “can suyu” olmak gibi büyük ve süslü açıklamaların ardında alanın yaşadığı gerçeklik hiç de öyle su kaldırır gibi değildir.
Pandemi günlerinin ta başında neredeyse iki apartman dairesi ederindeki bir parayı, yaklaşık 450 tiyatroya ve tiyatro ile ilgisi olmayan şirketlere “dağıtan” AKP’nin Kültür Bakanlığı gibi bu iki belediyenin de gerçekliğimizden uzak oluşu şaşırtıcı değil.
Tam 13 aydır ülkede perdeler kapalıdır, alanda üreten yüzlerce tiyatro ve tiyatro emekçisi çaresizliğe terk edilmişlerdir.
İstanbul, Ankara, İzmir’de artık bir daha perdelerini açamayacak olan onlarca tiyatro var. Bu tiyatrolarda çalışan binlerce yaratıcı ise piyasanın acımasız koşullarına, AKP-MHP dayatmalarının düşmanlaştıran uygulamalarına esir edilmişlerdir.
Elbette her koşulda tiyatro festivali yapmak iyidir ancak hiç olmazsa, söz konusu belediyeler tiyatroların kapanmasını engelleyecek, sanat yaratıcılarının insani yaşam koşullarını düzenleyecek girişimlerde bulunamazlar mıydı?
Herhangi bir tiyatro ekibi bu festivaller içinde tek gösteri yapacak, karşılığında alacağı ile hiçbir yara iyileşmeyecek, yine yokluğa, yoksulluğa hiçliğe terk edilmeyecek mi?
Bunu çözüm olarak görmek ne kadar doğrudur?
Oysa salon işletenlere öncelik tanınarak kiralar, faturalar, vergiler ve maaşlı çalışanların ederleri karşılansaydı kıyamet mi kopardı?
Daha önce yazmıştım, genç yaratıcılar yaşam ve üretim alanlarını terk ediyorlar.
Bu yeri asla doldurulamayacak bir kayıptır.
Bu arada festival adıyla yapılan iki belediye etkinliği dışında Adana-Mersin-Antalya gibi sanatın bölgelerdeki kalbi olan illerden ses çıkmaması da tuhaftır.
“11 Büyükşehir Belediyesini kazandık” diyenler, o 11 kentin sanat alanlarının sorumluluğunu da üstlenmiş olmadılar mı?
Neden merkezi bir karar alıp uygulayarak, AKP-MHP’nin sanat-sanatçı düşmanlığına set çekmek düşünülmez?
Çok mu zor, bütçeniz mi yok, yoksa bunu uygulayacak bir akla mı sahip değilsiniz?
Günü gelip hayat yeniden çiçeklendiğinde, sanatçıların çağrılarına kulaklarını tıkayanlar unutulacak mı sanıyorsunuz, aldanıyorsunuz.
Değerli okur, önümüzdeki 2,5 aylık süreçte 2 ayrı film çalışması için yollarda-setlerde olacağım. Bu alanda her hafta sizlerle olan buluşmamı izninizle, 15 günde bir olarak belirleyelim isterim.