FAO’nun tahminlerine göre, küresel ölçekte sulanan alanların yarısı tuzluluk, alkalilik ve yüzeyde göllenme tehdidi altında bulunuyor.
Melda Çetiner / Ajans Bizim – Türkiye’de hatalı sulama nedeniyle son 20 yılda ve yalnızca Harran Ovası’ndaki tuzlu toprakların alanı üç kat artarken, yaklaşık 1,5 milyon hektarda tuzluluk ve alkalilik sorunu ortaya çıktı.
Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET), 5 Aralık Dünya Toprak Günü’nün, ”Toprağı hükmedilmesi, yağmalanması ve yönetilmesi gereken bir araç olarak gören insan merkezli etik anlayışın egemenliğini hâlâ sürdürdüğü ve neoliberal politikalarla daha da fazla canlandırıldığı” dönemde kutlandığına işaret etti.
”Toprağa değer biçilirken, sadece para ve rant düşünülmekte, onun bizimle birlikte üzerinde ya da altında yaşayan diğer tüm kara canlılarının da ev sahibi olduğu, besin ve su döngülerini düzenlediği ve önemli bir karbon yutağı olarak iklimi etkilediği hiç göz önüne alınmamaktadır” denilerek, Aldo Leopold’un ”’toprağa karşı ahlaki sorumluluğumuz vardır” sözünün unutulduğuna işaret edildi.
Toprakların tarım dışı amaçlar için kullanımı ve betonlaşmasının artarak devam ettiği, tarımsal alanların da giderek güçlenen endüstriyel tarımın; aşırı işleme, yoğun kimyasal kullanımı, bilinçsiz sulama vb. doğaya saygısız uygulamaları nedeniyle niteliklerini yitirdiği, kirletildiği, tuzlandığı ve erozyona uğradığı kaydedildi.
FAO tarafından, 2021 yılı Dünya Toprak Günü ana temasının, yaşanan önemli sorunlar arasında yer alan toprak tuzluluğu olarak seçildiği ve “Toprakların Tuzlanmasını Durdurun, Toprak Verimliliğini Arttırın” sloganıyla duyurulduğu belirtilerek, şu değerlendirme yapıldı:
”Sessiz düşman…”
”Ekosistemi tehdit eden bir süreç olarak, toprakların tuzlanması ve alkalileşmesi dünya genelinde tarım topraklarını tehdit eden önemli bir bozunma nedeni; tarımsal üretim, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik için küresel düzeyde önemli bir sorun alanı olarak kabul edilmektedir. Toprağın tuz etkisi ile bozulan fiziksel ve kimyasal özellikleri, üretimin verimliliği, tarımda kullanılan suyun kalitesi, toprak biyoçeşitliliği ve toprak erozyonu üzerinde önemli etkiye sahiptir.
Toprak tuzluluğu; tarımsal üretimde ve peyzaj uygulamalarında hatalı sulama yöntemlerinin kullanılması, doğal drenaj koşullarının kötü olduğu kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde yıkanarak yeraltı sularına karışan çözünebilir tuzların toprak yüzeyine ulaşması ve buharlaşma ile suyun topraktan ayrılırken tuzun toprak yüzeyi ya da yüzeye yakın yerlerde birikmesi ile ortaya çıkmaktadır.
Tarihte, tarımsal üretim sayesinde var olmuş birçok uygarlığın, toprağın tuzluluğunun artmasına bağlı olarak yok olduğunu düşünürsek durumun ciddiyetini daha açık biçimde kavrarız. Ülkemizde hatalı sulama programları nedeniyle sadece son 20 yılda ve yalnızca Harran Ovası’ndaki tuzlu toprakların alanı üç kat artmış, yaklaşık 1.5 milyon hektarda tuzluluk ve alkalilik sorunu ortaya çıkmıştır. Söz konusu alanın sulanmaya uygun arazilerimizin yaklaşık üçte birine karşılık gelmesi, konu üzerinde daha fazla düşünmemizi ve kaygılanmamızı zorunlu kılmaktadır. FAO’nun tahminlerine göre, küresel ölçekte sulanan alanların yarısı sessiz düşman olan tuzluluk, alkalilik ve yüzeyde göllenme tehdidi altındadır.”