2010-11 sezonundaki şike sürecinde şampiyonluk tartışılır hale gelince, gereken prosedürleri yerine getiren federasyon istifa etmek mecburiyetinde bırakılmıştı.
Bütün ülke biliyor ki; o sezonun şampiyonu Trabzonspor’dur.
Zira;
1- UEFA, şampiyonlar ligine Fenerbahçe’nin katılımını engellemiş, Trabzonspor’u davet etmiştir.
2- Şike için sadece kuvvetli kanaat yeterli iken, yüce mahkeme yüzlerce belgeye dayalı mahkûmiyet kararlarını vermiştir.
Yeni göreve gelecek federasyona sadece gereğini yapmak düşerken, tersini yapacaklarını seçim öncesinde duyurmuşlardı. Bu rüzgarla geldikleri için de “cezaları nasıl engelleriz?” çalışmalarını başlattılar.
Normal işleri bile ağıza göze bulaştıran bu heyet, Kasımpaşa- B.Belediyespor maçına Belediye çalışanı olan bir hakemi atayabilmiştir.
Galatasaray- Fenerbahçe maçında, maçın hakemi Halis Özkahya’ya tüküren ve “gay” anlamı taşıyan parmak işaretini yapan Meireles’e Disiplin Kurulu tarafından önce 13 maç ceza verilmiş, daha sonra Tahkim Kurulu tarafından ceza 4 maça indirilmiştir.
Yalnız bu iki karar arasında, dünyanın hiçbir yerinde rastlanamayacak bir olay daha gerçekleşmiştir. Cezalı futbolcunun yöneticilerinden 4-5 kişi (Başkan dahil) federasyonu ziyaret etmiş ve bu ziyaret sonrasındada kapıdan mutlu yüz ifadeleri ile ayrılmışlardır.
Bütün bunlar gösteriyor ki; artık bu heyetin Türk futbolunun gelişimine katkı yapması beklenemez.
Zira Meireles olayından sonra Galatasaray ve Trabzonspor kulüpleri bu garip kararları kınayan ve güven kaybını ifade eden açıklamaları kamuoyu ile paylaşmışlardır.
Daha da şaşırtıcı olan; Federasyon’dan maaş alan faal hakemlerin derneğinden bile kınama açıklaması gelmiştir.
Şimdi buradan soruyorum:
Beyefendiler, peki bu saatten sonra bu hakemleri nasıl yöneteceksiniz?
UEFA VE FİFA nezdindeki eksilen notunuzu nasıl yükselteceksiniz?