Günümüzde “sunucu” diye ekranlarda boy gösteren insanları gördükçe, bir dönem beyazcamda dinlemeye doyamadığımız büyük ustalara özlemimiz artıyor! Ne etsek, Zafer Cilasun’lara, Jülide Gülizar’lara, Başak Doğru’lara, Aytaç Kardüz’lere, Tuna Huş’lara, Erkan Oyal’lara Türkçe adına gönül borcumuzu ödeyemeyiz! (Erkan Oyal hayattadır. Kendisine sağlıklı nice yıllar diliyorum.)
“Bir zamanlar ülkemizde tek TV kanalı vardı, vah vah!” diye hayıflananlara sormak isterim: Şimdi çok kanalımız oldu da başımız göğe mi erdi? Bu kanalların çoğu iktidar güdümünde, yani tek sesli! Bir başka deyişle, aynı telden çalan, birbirinin benzeri borazanlar! Nasıl ki sermaye düzeninin egemen olduğu kapitalist bir ülkede aynı dünya görüşünü savunan çok sayıda parti kurulunca “çok sesli” olunmuyorsa, o ülkede holding patronlarının onlarca kanal açması da medya ortamını tek seslilikten kurtarmıyor. Zaten Türkiye’deki siyaset ve basın yayın kurumlarının verili durumu bu yargımızın somut göstergesi değil mi?
TRT’nin tek kanal olarak kamu yayıncılığı yaptığı 60’lı-70’li yıllarda hiç değilse habercilik ilkelerine ve Türkçeye saygı vardı. Şimdiyse çok kanallı televizyon dünyamızda nitelik yerlerde sürünüyor!
Bir örnekle durumu özetleyelim:
CNN Türk canlı yayını…
Tayyip Erdoğan, Mısır’ın başkenti Kahire’de, “D8” ülkelerinin başkanlarıyla bir araya gelmiş…
Sunucu Kaan Temeltaş, canlı yayında konuşuyor:
“Şimdi salona, liderlerin de diğer liderlerin de olduğu salona Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan canlı bir şekilde giriş yapıyor. Artık zirve başlamak üzere…”
Anlatım, kelimesi kelimesine böyle. Sunucunun Türkçeye nasıl kıydığını görüyor musunuz?
Biz “giriş yaptı” diyenlerin diline biber sürerken bu arkadaş, “canlı şekilde giriş yapmak”tan söz ederek üstüne tüy dikti!
Türkçe, Türkçe olalı böyle zulüm görmemiştir!
Haberin videosunu izlerseniz, salona nasıl “canlı giriş yapıldığını” anlarsınız belki!
Evet, holdinglerin yandaş TV kanallarında yayıncılık böyle yapılıyor artık! Mutlu musunuz?
* * *
OKURDAN
Kamusal Alanda Dil Özensizliği
“Sayın Aşut,
Ben emekli sınıf öğretmeniyim. Yazılarınızı kaçırmamaya çalışıyorum. Güzel dilimizi birazcık doğru kullanabiliyorsam bunda sizin de payınız var.
Antalya’da, tramvayda yapılan bir anonsu aktarmak istiyorum: ‘Tramvay müze yönüne gider. Gidiş istikametine göre inişler sol taraftan yapılacaktır.’ Birinci tümce doğru. İkinci tümcede niçin ‘yönüne’ yerine ‘istikametine’ denir, anlayamadım. Yine ‘…inişler sol taraftan yapılır’ ne demek? ‘Gidiş yönüne doğru sol taraftan inilir’ demek çok mu zor?
Sayın Aşut,
Bu anonsları her gün yüzlerce insan dinliyor ve doğru diye algılıyor. Kafamıza böyle yerleşen yanlışları daha sonra silmek zor oluyor. O nedenle özellikle kamusal alanlarda dilimizin doğru kullanılması çok önem taşıyor. Hoşça kalınız.”
Kenan ÇAĞLAR / Antalya
* * *
HAFTANIN NOTU
Sabri Koz’a Halkbilim Ödülü
Payda Yayınları’nın her yıl ayrı bir dalda verdiği “Nedret Gürcan Edebiyat Ödülü”nün bu yılki sahibi; araştırmacı, yazar ve editör Sabri Koz oldu. Halkbilim alanındaki çalışmalarından dolayı bu ödüle değer görülen Sabri Koz, geçen hafta Ankara’da Mülkiye Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle ödülünü aldı.
Ozan ve yazar Ahmet Özer’in yönettiği etkinliğin konuşmacıları Prof. Dr. Hayrettin İvgin ile Âşık Veysel’intorunu Nazender Süzer Gökçe idi. Sabri Koz, ödülkonuşmasında, “Veysel, halk şiirinin filozofudur. Bir gün bendekendi Veysel’imi yazacağım” dedi. Halk edebiyatını dipsiz bir kuyuya benzeten Prof. İvgin, halkbilim teriminin ortaya çıkış sürecine değindikten sonra yarım yüzyıllık arkadaşı Sabri Koz’un bu alandaki araştırmalarını değerlendirdi. Nazender Gökçe ise dedesi ile Nedret Gürcan’ın yollarının Dinar’da nasıl kesiştiğini anlattı. Nedret Gürcan’ın oğlu Ali Niyazi de babasının 1956 yılında Âşık Veysel’le Dinar’da beş saatlik bir röportaj yaptığını, konuşma kaydını gazeteci Uğur Dündar’a gönderdiğini, fakat kopyası olmayan bu tarihsel kaydın geri verilmeyerek kaybedildiğini söyledi. “Âşık Veysel benim de manevi dedemdir” diyen halk ozanı Aysel Çiçek, sazı ve sözüyle etkinliğe renk katarken TRT’nin unutulmaz sunucularından Elçin Temel de Nedret Gürcan’ın şiirlerini seslendirdi…
Ödüller bazen yerini ve sahibini bulmuyor. Gerçekten hak edilmiş bir ödül bu! Sabri Koz dostumuzu yürekten kutluyorum.
Sabri Koz’a ödülünü Nedret Gürcan’ın oğlu Ali Niyazi verdi.