Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der), yüz yüze eğitimin başladığı 6 Eylül 2021’den itibaren haftalık olarak hazırladığı raporun 9’uncusunu açıkladı. Raporda, salgında yaşanan öğrenme kayıplarının telafi edilmediğinin altı çizildi. Millî Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı soru bankalarıyla okulları dershaneye çevirme ısrarının sürdüğü ifade edildi.
Veli-Der’in 9’uncu hafta raporu şöyle;
“Salgın ve salgına bağlı olarak yaşanan mağduriyetlerin eğitim alanında artarak devam ettiği bir sürecin içerisindeyiz. Millî Eğitim Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığını yöneten bürokrasi ise sanki salgın hiç yaşanmamış ve milyonlarca öğrenci uzaktan eğitime erişmiş ve eğitim alanında hiçbir sorun yaşanmamış ve yaşanmıyor gibi davranmaya devam ediyor. Salgında yaşanan öğrenme kayıplarının telafi edilmesini bir kenara bırakan Millî Eğitim Bakanlığı yayınladığı soru bankaları ile okulları dershaneye çevirme ısrarını sürdürüyor.
Öğrencilerin salgında maruz kaldığı öğrenme kayıplarını gidermek gelişimlerine destek olmak ve salgının üzerlerinde yarattığı tahribatı gidermek yerine öğrencileri rekabet ettirmeye ve yarıştırmaya devam eden Millî Eğitim Bakanlığı bu faaliyeti de sanki iyi, çocukların yararına bir faaliyetmiş algısıyla anlatmaya devam ediyor. Oysa bizler eğitim alanında yaşanan tahribatın tam olarak giderilmemesinin ileride ortak geleceğimiz ile ilgili telafisi olamayacak sorunlar yaratacağını biliyoruz.
Bu nedenle de Millî Eğitim Bakanlığını; temel sorumluluklarından birisinin salgında yaşanan kayıplar ve bunların telafi eğitimi olduğunu ve öncelikli olarak ele alınması noktasında defalarca uyardık ve uyarmaya devam ediyoruz.
Tüm uyarılarımıza ve yapılması gerekenler noktasında ifade ettiklerimize rağmen Millî Eğitim Bakanlığı 1-3 Aralık 2021 tarihinde toplanacak olan Millî Eğitim Şurası’nın gündemlerinden bir tanesini salgın ve salgında yaşanan kayıplar olarak belirlememiştir. Aksine çocukları daha fazla yarıştırmak için eğitimde fırsat eşitliği gibi oldukça muğlak bir kavramı eğitim şurasının temel başlığı haline getiriyor.
Eğitimde fırsat eşitliğinden Millî Eğitim Bakanlığının anladığı aynı tür okullara giden öğrencilerin aynı yarışa katılabileceği ve bu yarışın sonucunun da meşru olduğudur. Bu nedenle biz ısrarla fırsat eşitliğini değil eğitim hakkını vurguluyoruz. Ancak görüyoruz ki MEB tüm uyarılara, yapılması gerekenler noktasında yaptığımız açıklamalara gözlerini, kulaklarını kapatmış durumda. Demokratik ülkelerde yöneticiler kamuoyunun uyarılarını ve ikazlarını dikkate alarak politikalarını yeniden oluştururlar. Kurumsallaşmış demokrasilerde işleyişin aşağıdan yukarıya katılımcı şeffaf ve ortak akla dayanması gerekir. Ülkemizde eğitim politikaları ise alanın öznelerinden bağımsız olarak tepeden inme bir şekilde oluşturulmaktadır. Bu politikaların kamusal fayda üretmesi mümkün değildir.
Bu nedenle Millî Eğitim Bakanlığının yapmadığını biz Öğrenci Veli Derneği olarak; veliler, öğretmenler, bilim insanları ve kitle örgütlerinin temsilcileri olarak birlikte yapacağımız bir araya gelişlerle ve oluşturacağımız alternatif Şura’da bizden tartışılmasını istediklerini değil gerçek sorunları birlikte tartışarak gerçek çözümler üreteceğiz.
Tüm kamuoyuna çağrımız eğitim alanının gerçek sorunlarını tartışacağımız alternatif Şura’ya katkı sunarak eğitim alanında yaşanan sorunlara birlikte dikkat çekmektir. 1- 3 Aralık tarihinde toplanacak Şura’nın en önemli gündem başlıklarından bir tanesi de temel eğitimde fırsat eşitliği. Bu başlıkta 4-6 yaş arasında çocukların alacağı eğitimin de zorunlu eğitim kapsamında değerlendirilmesi konusunun tartışılacağını biliyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığı 4-6 yaş arasındaki çocukların aldıkları Kuran kursunun da zorunlu eğitim kapsamına alınmasına dair önerisinin Şura’da tartışılacağını biliyoruz. Bu anlamıyla Şura’nın gündeminin buraya odaklanacağı açıktır. 4-6 yaş arasındaki çocukların alacağı Kuran kursunun zorunlu eğitim kapsamına alınması pedagojik açıdan da eğitim hakkı açısından da kabul edilemez. Bu nedenle kamuoyunun, çocuklarımızın ve dolayısıyla ortak geleceğimizin tartışılacak Şura alanın tüm öznelerine, biz velilere, çocuklarımızın kamusal, laik, bilimsel eğitim hakkını yok sayan bir şekilde gerçekleşemez.”