Bir Halk Düşmanı, Norveçli yazar Henrik İbsen’in 1882 yılında yazdığı bir oyundur. Bizde birçok kez sahnelenen oyun bu kez Rutkay Aziz’in yönetimiyle İstanbul’da sahneye konuldu. Oyunun konusu bize pek tanıdık geliyor. Yazılışından sonra yüz elli yıla yakın zaman geçmiş olsa da, özellikle son yıllarda yaşadığımız yoğun yalanları sahnede görünce oyunu büyük ilgiyle izliyoruz. Kimin halk düşmanı, kimin halk kahramanı olduğunu seçemediğimiz sürece bu oyun oynanır!
Bir Halk Düşmanı adlı oyunda doktor doğruları söylediği için düzmece suçlarla halk düşmanı ilan ediliyor! İnsanı sevindiren, büyük alkış alan, çıkarcı çevrelerin her türlü baskılarına karşın doktor, gerçekçi yolundan bir milim sapmıyor. Biz de oyundakiler gibi değil miyiz? İnsanları önce asıyoruz, sonra yargılıyoruz! İnsanları aslı astarı olmayan suçlarla çökertiyoruz. Onlara düşünme, savunma hakkı bile vermiyoruz. Bizdensen kahramansın! Bizden değilsen hainsin! Günlük tartışmalara bakınız; yalan soslu hesaplar hep böyle sunuluyor. Bu yalanlar sayesinde neyin halk düşmanlığı, neyin kahramanlık olduğunu önce seçemiyoruz. Ergenekon, Balyoz vb. davalar neyin nesiydi? Gele gele geldik AYM kararlarına kafa tutmaya. Anayasa’da varsın yazsın: “AYM kararları herkesi bağlar” desin. Dağdaki çoban buna uyulacağını biliyor da Yargıtay Üçüncü Dairesi bilmiyor! Adalet Bakanı ve bazı siyasiler ipe sapa gelmez yanıtlar veriyor! Yalanlar ne güne duruyor!
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” diyen bir atasözümüz var. Demek ki yara derinde. Ancak buna karşılık, göğsünde yürek taşıyanlar da şu yanıtı veriyor:
“Dokuz köyden kovsunlar, onuncu köy var!”
Fakir Baykurt’un Onuncu Köy adlı kitabı doğruluğun belgeseli niteliğindedir. Bu yapıt yazarın yaşamının özeti gibidir. Ya usta gazeteci Bekir Coşkun’un yazı köşesinin adı neydi?
Onuncu Köy
“Yalandan kim ölmüş!” sözünü duymasak daha iyi! “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” Bizde bazen hiç sönmediği de oluyor! Derler ki üç türlü yalan vardır: yalan, kuyruklu yalan, istatistik. İstatistik denince aklımıza Türkiye İstatistik Kurumu geliyor, onun yalanlı fiyat artışları! Bakıyoruz etikette yüzde yüz artmış, ama TÜİK’e göre yüzde yirmilerde!
Nâzım Hikmet’i unutamayız: “Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar”
Yalancılar, dünyanın her yerinde bir numaralı halk düşmanıdır.