Ne yana baksam aynı sesler yükseliyor, insanlık umutlarını mı yitirmiş yoksa hiç umutlu olamadılar mı belirsiz.
– 2020 defolup gitsin ağabey, yeter.
– Bu yaşıma geldim, bunca ölüm katliam, felaket, bunca yalan, talan, bunca hırsızlık, adaletsizlik görmedim.
– Yalnız bizde değil dünyanın her köşe bucağında bir avuç kan emici kurdukları yağma düzeni ile insanlığı perişan ettiler. Bugün ekonomisi iyi olan, halkına insanlarına hakça katkılar sunan ülke var mı merak ediyorum. Nereye baksam talan, nereye baksam yalan.
– Geleceğimizi çaldılar diyorlar ya gençler, haklılar. Kendi saltanatlarını sürdürmek için arkamızdan gelenlerin her tür hakkını gasp ettiler. Eğitimden sağlığa, yaşam alanlarının iç edilmesinden bilime, sanata kadar ne varsa kendilerinin kıldılar. Aslında bu son ikisiyle uzak yakın ilşkileri yasaklama, iç etme, düşmanlaştırma. Onlar için varsa yoksa para, daha çok daha çok para. Bunun için yapamayacakları yok. Kendi inançlarının üstüne çıkıp tepinmeye kadar.
– Sanatın, bilimin olmadığı ya da sanata bilime gerekli değerin verilmediği toplumların durumunu görmüyor mu bu insanlık?
– Adaletsizlik bir sopa. Dünya adaletsiz siyasi anlayışların elinde din simsarlarının ve daha çok kazanma hırsıyla yanıp tutuşan bir avuç madrabazın elinde plastik bir oyuncak.
– İnsanlığın tüm ortak değerlerini yok ettiler. Dağları, ovaları, ormanları, nehirleri, gölleri bile kendi malları haline getirip dağı taşı betona gömdüler.
– Şimdi önce kuraklık sonra açlık kapıda, daha fazla salgın hastalıklar kapıda. Sorumluları ise dünyayı yönetiyorlar.
– Üç sektör mafyalaştı. Bunu 2020’de yaşadıklarımızla gördük. Silah, gıda ve ilaç sektörleri aynı madrabazların elinde.
Bizim ülkemizde yaşananlarla komşularımızda ya da dünyanın başka bir ülkesinde yaşananlar arasında yalnızca soygun ve talan yöntemleri açısından fark var. Latin Amerika’da bir ülkede ne yaşanıyorsa Afrika’nın en yoksul ülkesinde de o yaşanıyor. Hepsinin aklında din tüccarlığı ve ırkçılık var. Halklar birbirlerine düşman ediliyor.
– Ayrıştırma ve ötekileştirme kapitalizmin beslendiği ana kaynaklardan biri.
– Cehennemin dibine kadar yolu var 2020’nin. Defolup gitsin ama giderken bu insanlık cellatlarını, doğa ve hayvan düşmanlarını beraberinde götürsün.
– Şu pandemi belası kapitalizmin kendi virüsü değil mi? Kim üretti bunu, hangi pisliğin işi bilinmiyor mu?
Doğayı kirletirsen o da seni kirletir.
– Büyük bir kirli oyun kurdular en tepede mafyalaşmış devletler, aşağıda onların kuklası olmuş siyasal kurnazlar ve varlıklarını kutsadıkları kan emici çok uluslu denen şirketler, bankalar daha çok kazandılar. Olan her ülkede işçilere emekçilere, yoksul halka oldu.
– 2020 vicdanını öldürdü insanın. Korkmuş, baskıya zulme teslim olmuş, çaresiz milyonlarca insandan söz ediyorum. Haksızlığa, adaletsizliğe susan insandan. Sanırım, ileride tarihçiler bugünlere baktığında; korkunun insan aklını nasıl teslim aldığının örneklemelerini anlatırlarken zorlanmayacaklar.
– Bize yaşananları Yeni Dünya Düzeni diye sunduklarında gülüp geçenler, şimdi o düzenin çarkları arasında ezilip un oluyorlar. Örgütlenip yan yana gelmezsek haklarımızı, varlıklarımızı, bir arada yaşam tutkumuzu esir alacaklar demiştik. Keşke tersi olsaydı. Daha huzurlu, daha erdemli, daha vicdanlı bir dünya kurulsaydı. Olamazdı, hep yok etmek ve her şeye sahip olmak için canavarca insanlığın tüm değerlerine saldıranlardan bunu beklemek nafileydi, geç öğrendiler.
– Şimdi 2021 geliyor değişen hiçbir şey olmayacaktır.
Daha çok kin, nefret.
Daha çok talan, yalan.
Daha çok kafatasçılık ve din simsarlığı.
Daha çok savaş, daha çok işgal.
Daha çok adaletsizlik.
İşçinin, emekçinin, yoksulun, sanatçının, bilim insanlığının hiç ama hiç bir önemi yok.
Daha çok para, daha çok güç, daha çok baskı, daha çok zulüm.
2020 yılında örgütlenmeyip 2021’den umut bekleyenlerin ise tek şansları var; örgütlenmek için ayağa kalkmak.
İşte o zaman 2021 için, geleceğin varsa göreceğin de var diyebiliriz.