Bir yılı daha geride bıraktık… Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle geçti gitti. Bütün haber portallarında, gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda bu bir yılın envanteri yayınlanmaya başladı. Neler oldu neler bitti hatırlayalım biraz.
Özetle
2006’nın kâr hanesinden de zarar hanesinden de hepimiz sorumluyuz. Haberbiz ailesi olarak gerek haberlerimizle gerek yorumlarımızla elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalıştık. Sizler için olduğu gibi bizim için de çok kolay bir yıl olmadı uğurladığımız yıl. İnternet korsanlarının saldırısına da uğradık, tehditler de aldık! Ama okurlarımızın desteğiyle doğrularımızı savunmaya devam ettik. Önümüzdeki yıl da mücadelemizi devam ettirme gayreti içinde olacağız.
Linçler, cinayetler, yolsuzluklar
“Muasır medeniyetler seviyesinde” bir topluma yakışmayacak olaylar yaşadık. Adaleti yok sayarak, hukuku ayaklar altına alarak linç girişimlerinde bulunuldu. Linç girişimlerinin bazılarını, güvenlik görevlileri canlarını tehlikeye atarak engellediler. Ne yazık ki linçle sonuçlananlar da oldu. Hukukun üstünlüğü için çabalayan yargıçlarımızı koruyamadık. Laik cumhuriyet uğruna şehitler verdik. Alidibolar, yolsuzluklar cumhuriyet tarihinde görülmedik boyutlara ulaştı.
Ekonomi tıkırında
Hükümet açıklamalarına göre ekonomi tıkırında. Kişi başına gelir 5 bin Amerikan dolarını geçti ama emeğiyle, alın teriyle karnını doyurmaya, yaşama tutunmaya çalışan, kazancına “sel suyu” karışmayan kitlelerin haberi bile yok bundan. Tarihimizin en büyük borç batağına düştük, özelleştirme adı altında MKE’den Tüpraş’a varıncaya kadar her şeyimizi kaybettik. Ama olsun, ekonomi tıkırında!
Yabancılara toprak satışı
Satacak bir şey kalmadı, sıra topraklarımıza geldi. Hepimizin soyağacında biraz derinlere indiğiniz zaman bu topraklar için can vermiş, kan dökmüş şehitler, gaziler bulursunuz mutlaka. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yabancılara yapılan toprak satışını belgeleyen Türkiye haritası, işgal kuvvetlerinin harekât planı adeta! Unakıtan’ın deyimiyle “babalar gibi” sattılar vatan topraklarını! İlk kez bir şehit anasının ağzından “Vatan sağolsun diyemiyorum” cümlesini duyduk, içimiz yandı.
Bir sohbet, bir saptama
Bir dokundum, bin ah işittim. Sorunlar diz boyu, hani derler ya “dışı seni, içi beni yakar” diye. “Ankara’da hırsızlar 2 istikamete doğru kaçar” dedi. “Birincisi Çinçin, Yenidoğan istikametidir. Küçük çalanlar o tarafa kaçarlar. Büyük çalanların kaçtığı istikametse farklıdır, onlar yukarıya doğru kaçarlar”. Tecrübe konuşuyordu, mesleğe yıllarını vermiş, görev yapmadığı vatan toprağı kalmamış bir polis memuruydu bu sözleri söyleyen. Çinçin’e, Yenidoğan’a kaçanları yakalamak kolay, kim olduğu bile bilinir çalınan maldan. Ya yukarı doğru kaçanlar? Onlar da bilinir, adresleri bellidir, ama Çinçin istikametine kaçanlar gibi yakalayamazsınız onları. Onlar, “dokunulmazlar!”
Umutlarımız
İşsizliğin, gelir adaletsizliğinin, yokluğun, açlığın olduğu bir ülkede küçük çalanlar mutlaka olacaktır. Artık; büyük çalanlar olmasın istiyoruz. Artık; büyük çalanlar “yukarılara” kaçmasın/kaçamasın istiyoruz. Artık, büyük çalanların dokunulmazlıkları olmasın istiyoruz. Çünkü birçok sorunun çözümü burada!
Büyük çalanlar “yukarılara” kaçtıkça, bizler onların dokunulmazlık zırhına bürünmelerine seyirci kaldıkça, her geçen gün, her biten yıl bir öncekinden beter olacaktır!