“Ben ekonomistim” diyen tek seçici sayın Erdoğan’ın Mehmet Şimşek üzerinde neden bu kadar ısrar etmesinin sırrı nihayet anlaşıldı…
Şimşek “tam yetkiyle” ekonominin direksiyonuna geçecekti…
Yurt dışından, yani İngiltere’den ithal edildi…
Ekonominin en önemli olan ikinci ayağına kimin getirileceği araştırıldı.
Sonuçta, Merkez Bankası Başkanlığına da bu kez ABD’den yeni bir ekonomist ithal edildi.
Yani, ABD’de finans alanında üst düzey yönetici olarak çalışan Hafize Gaye Erkan kısa sürede ülkemize çağrıldı.
“Yerli ve millî Türk vatandaşı” Şimşek ile Erkan “kurtarıcı” olarak ülkemize geldiler.
Buraya kadar her şey normal.
Yani hiç olmaz ise “Dış güçler” (!) devrede değil.
Hedef, genel seçimlerden sonra, uçurumun kenarına gelen Türk ekonomisini kurtarmak.
Oysa, ekonominin kolay kolay kurtarılamayacağı ve 2001 öncesi olduğu gibi dışardan yardım alınması noktasına gelindiği, çıplak gözle görülür netlikteydi.
Burada filmi geriye sarmak gerekiyor.
2002 yılında iktidara gelen AKP lideri Erdoğan, kucağında İMF’nin borç taksitlerini görünce çok şaşırmış ve korkmuş olmalı ki, 7 yıl boyunca İMF borçlarının ödemek zorunda kalmıştı.
Daha sonra da sayın Erdoğan “İMF’ye borçlarımızı ödedik. Eğer isterlerse bundan sonra onlara borç bile verebiliriz” mealinde açıklamalar dahi yapmıştı.
İşte “büyük lokma ye, büyük konuşma” atasözü burada devreye girdi.
Erdoğan batağa saplanan ekonomiyi düze çıkarmak için İMF gibi yabancı bir kuruluş yerine, adeta “Türk İMF’si” gibi çalışmak ve plan yapmak zorunda kalan Şimşek ve Erkan’a işbaşı yaptırdı.
Yani “Yerli İMF” imajı veren bu ikilinin, ortaya koyduğu “acı reçete” sayın Cumhurbaşkanı tarafından da yürürlüğe kondu.
Ne fark etti?
TBMM’ye sunulan ekonomik önlemler paketi (torba yasa) son derece tepki aldı.
Orta direğin adeta ortadan kalktığı, fakir fukaranın ay sonunu getirmekte zorluk çektiği bugünlerde, ülkemizin ekonomisi zam yağmurları altında kaldı.
Şu anda alınacak ve halkı rahatlatıcı hiçbir önlem yok.
Halk “Eğer İMF temsilcileri (müfettişleri) ülkemize davet edilseydi, belki de daha değişik önlemler alabilirlerdi…” demeye başladı deniyor.
Ne kadar doğru bilemem…
Gitti yabancısı, geldi yerlisi…
Ne değişti ki?