AKP iktidarın karşı kurulan 6’lı Masa ve bu masanın en büyük ayağı CHP’nin bugünlere kadar ne türlü hamleler yaptığı ortada…
1950 yılından bu yana çoğunluk oylarıyla tek başına iktidar koltuğuna oturamamış bir CHP’nin hal-i pür melalini anlatmaya sayfalar yetmez.
Öyleyse sadece “Bay Kemal” dönemi ve sonrası kurulan 6’lı Masa hikâyesine kısaca göz atalım.
Tabii “göz boyama” taktiğine başvurmadan.
CHP, ana muhalefet partisi olarak 2002’den bu yana neden oylarını yüzde 30 veya 35’e çıkaramadı?
Vazgeçtik yüzde 35’lerden, neden yüzde 30’lara tırmandıramadı.
Çünkü CHP hiçbir zaman çağa ayak uyduramadı, kendini yenileyemedi, kadrolarını iyi seçemedi.
Bu ve buna benzer alanlarda hata yapsa iyi…
Öncelikle kuruluş ilke ve amaçlarını çağın gereklerine uygun düzeye getiremedi ve bir türlü aşama kaydedemedi.
Mesela hangi alanlarda?
Ben geçmişte çok yazdım, ciddiye pek alan olmadı sanırım.
Alan olmuşsa da dile getiremedi.
CHP’nin simgesine, yani Altı Ok’una bakın…
Belirlenen ilkelere göz atın.
Sizce hâlâ nerelerde kaldığını, çağın gereklerinden neleri ıskaladığını, hangi alanları ihmal ettiğini görürsünüz.
Altı Ok’un simgesel ad ve anlamlarını tek tek anlatmaya gerek yok.
Altı Ok ilkelerini de tek tek manalandırmaya ise hiç gerek yok.
Bir göz atın yeter, ne demek istediğimi hemen anlarsınız.
Gelelim seçimlere.
AKP’nin oy kaybı olacak bu kesin…
Hem de büyük oranda…
Peki CHP’nin oyu beklenenin üstüne çıkar mı?
Bu tartışılabilir.
Sabitlenmiş gibi görünen yüzde 25-30 arasının üstüne çıkar mı?
Tartışmaya çok açık…
Meral hanımın İyi Partisi’ne, CHP cenahından pek fazla güven var gibime geliyor.
Kesin olan şu ki, küçük partiler bu yarışta pek “umutvar” görünmüyorlar.
Yani, at yarışları ağzı ile yazmak gerekirse, 6’lı ganyanda ilk iki banko ama dört parti nalları toplayabilir.
Demem o ki, HDP’nin bir şekilde CHP yanında bu yarışa katılmaması halinde, birinci turda 6’lı ortaklığın yüzde 50’yi aşıp birinci olması çok ama çok zor.
Bu durumda, Altılı Masa’nın tüm hesapları altüst olur ki, bu en son beklenen sonuç olmalı.
Gerisini düşünmek dahi istemiyorum.
Şu an düşünülecek tek formül ve tek hedef, HDP’nin “kadraj”a girmesi.
Kürtler konusundaki olumlu ve yapıcı önerileriyle bilinen eski genel başkanlardan rahmetli Erdal İnönü kadar cesur olunursa, tünelin ucundaki ışıklar görülebilir.
Erdal Bey’in yıllar önce hazırlattığı “Kürt Sorunu Raporu”na bir göz atma zamanı.
6’lı Masanın ikinci büyük partisi lideri sayın Akşener’in, HDP’ye karşı “nefret bağımlısı” olmaktan çıkması, CHP ile birlikte hareket edip, Kürtler konusunda orta noktayı bulup, HDP’ye “umutvar” önerilerde bulunmasının tam zamanı.
Vakit daralıyor.
Hem de çok.