Hamsi balığı ile ekonominin ne alakası var diyenler çıkabilir.
Haklıdırlar.
Parmak ucu kadar bir deniz varlığının ekonomideki yeri ne olacak ki?
Oysa var…
Eğer bir ülkede ekonomik kriz varsa, halk geçim sıkıntısı içinde kıvranıyorsa, halkın enflasyonu yüzde 40, devletin enflasyonu yüzde 16 ise, hamsi bizim için altın ve dolardan daha değerli bir ekonomik meta haline gelebilir.
Nedeni “açlıkla” baş edebilmek, hayatta kalabilmek için her ne olursa olsun gıdaya olan ihtiyacımızın bir şekilde karşılanmasıdır.
Hayvansal gıdaya ulaşabilmektir.
Hopa’da bir balıkçı, son günlerin gözdesi haline gelen, büyük şehirlerde hâlâ 20-25 liraya satılan hamsinin fiyatını düşürmüş.
Hamsiyi 5 liradan satmaya karar vermiş.
Ve Hopa Belediyesi, ucuz balık kampanyasını halka devamlı anons yaprak duyurmuş.
Halk, bu anonslar karşısında balıkçıya hücum etmiş…
Bir değil, beş kilo…
Yetmedi 10 kilo…
Hatta kış boyunca yiyebilmek amacıyla kasa kasa hamsi alanlar olmuş.
Tüm hamsiler bir saat içinde tükenmiş.
Halk bu kadar çok hamsiyi ne yapacak ki demeyin.
Ya salamura yapacaklar.
Ya şoklayıp muhafaza edecekler ve ara ara sofralarına koyacaklar…
Kampanyayı hayata geçiren Hopalı balıkçı “Geçen yıl hamsiyi 4 liraya satmıştım. Bir saatte tek bir balık kalmamıştı” demiş ve eklemiş:
“Gelecek günlerde yeni bir kampanya ile daha ucuza hamsi satabilirim”
Hamsinin ekonomi ile nasıl bir ilişki içinde olduğunun somut kanıtı…
AVM’lerdeki Süper Marketleri kontrol edip ceza üstüne ceza kesen devletin memurları, bu işleri artık bıraksınlar…
Eğer ekonomiye bir katkı yapma niyetleri varsa, önce Hopalı balıkçıya “madalya” versinler…
Versinler ki belki büyük kentlerdeki balıkçılar belki ders alırlar…
Böylelikle fakir fukaranın yanında durmuş olurlar.
Aksi halde Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’ın “Pahalılık ne ki… Herkesin telefonu var. Kapıcının bile arabası var” deyip halkla alay edilmesin.
Misal, 20 yıldır asgari ücretle çalışan bizim kapıcının bisikleti bile yok.
Ha, oğlunun ikinci el bisikleti vardı, onu da bir gece daha fakir olan birileri çaldı.
Kimin çaldığı araştırılmadı bile…
Kapıcının gerekçesi şu oldu:
“Çalmak zorunda kalan çocuğun, benim çocuğumdan daha çok ihtiyacı vardı demek ki…” oldu.
Nokta.