Mayın tasarısı üzerinde yaratılan fırtına bir danışıklı dövüştür. İstenilen zaten NATO’ya verilmesiydi, Meclis’ten geçtiği haliyle NATO’nun önü açılmış oldu. İktidar oldukları günden beri vurguluyorum. AKP, attığı her adımda, aldığı her kararda, çıkarttığı kabul edilemez her yasada aynı taktiği uyguladı. Bildikleri başka taktik yok, taktik geliştirmeye gerek de yok. Eğitim seviyesi ortalaması ilkokul 3,5 olan cahil bırakılmış bir halk, karşılarında gözüküp aslında en önemli destekçileri olan bir ana muhalefet (!) partisi, arkalarında da Amerika!
Mayınlı arazileri İsraillilere vermek için uğraşıyorlarmış da muhalefet engel olmaya çalışıyormuş! İyi niyetle, farkında olmadan bu çirkin tezgâhın içine düşmüş olan gerçekten dürüst ve vatansever olduklarından şüphe etmediğim bazı milletvekilleri dışında herkes bu oyunun içinde. Mayınlı arazilerin temizlenmesi ve karşılığında bu arazilerin 44 yıllığına İsrail’in tasarrufuna bırakılması, en kabul edilemez olanıydı. Ortalık birbirine girdi, fırtınalar koptu tasarı üzerinde. Ama sonunda asıl yapmak istediklerini hem muhalefete hem Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a söylettiler: NATO temizlesin! İsrail seçeneği ölümdü, NATO ise sıtma olarak sunuldu. Ölümü gördük, sıtmaya razı olduk yine.
NATO’nun 60’ncı kuruluş yıldönümünü kutlanırken, yurdun her tarafında “NATO’ya hayır” protesto gösterileri düzenlendi. Aydınlar, sanatçılar, gazeteciler “NATO’ya hayır” bildirilerinin altına imza attılar. AKP, doğrudan NATO temizlesin diyemediği için de bu yöntemi seçti.
Suriye sınırına 1956 yılında ilk mayınları döşeyen, o dönemde Diyarbakır’daki 7. Kolordu Komutanı Kemal Güner, Tayyip Erdoğan’a rağmen konuşuyor. “Mayınları 3 sıra halinde biz döşedik. Hatta bir mayının pimini yanlışlıkla çeken askerimin parmağı koptu. Risk mayınları döşerken de vardı, her zaman vardır. Döşediğimiz mayınların krokilerini ayrıntılı olarak çizdik. Pimlerini toprağın 3 cm üzerinde bıraktık. Mayınların krokileri 7. Kolordu’da var!” diyor.
Ortada bir gerçek var, askerliğini yapmış herkes bilir bunu. Mayın denilen şey, tarlaya tohum serper gibi döşenmez! Döşenen her bir mayının yerini bilmek zorundasınız. Mayınların yerini bilmezseniz, bu araziden kendi birliklerinizi geçirmek zorunda kalırsanız, sonucu düşünebiliyor musunuz? Silahlı Kuvvetler böyle bir durumda NATO’yu mu bekleyecek mayınları temizlesinler diye?
Unutmayalım, NATO demek Amerika demektir.
NATO demek kan demektir!
NATO demek gözyaşı demektir!
Suriye sınırını NATO’nun tasarrufuna terk etmek, Amerika’nın kanlı emellerine ortak olmak demektir, ihanet demektir!