Artık bütün dünya zararlı olduğu gerçeğini kabul ettiğine göre tartışılacak tarafı kalmamıştır. Üstelik son zamanlarda, bir yerli markamız kendisini diğer rakiplerinden ayırmak için, ürünlerinin tanıtımında “glikoz şurubu içermez” reklam sloganını kullanmaya başlamıştır. Herhalde zararlı olmasaydı o da bu kadar parayı boşa harcamazdı.
Bu bakımdan bilinçli tüketicinin yaşadığı her toplumda bundan daha tesirli bir mesaja rastlanamaz. Neden mi?
İnsan sağlığından daha önemli bir şey olamaz da onun için…
Glikoz şurubu, bir diğer adıyla mısır şurubu, mısır nişastasından üretilen bir şeker türüdür. Diğer adı ‘Nişasta bazlı şeker’ olan bu maddenin ülkemizde kullanımı her sene artıyor. Kısaca NBŞ de deniyor.
Güçlü lobileri bu maddeyi sınırsız kullanmak istiyorlar ve küresel lobilerle de işbirliği içindeler. Bunlarla mücadele etmek insanlık görevidir.
Ancak önce NBŞ hakkında bazı bilimsel ve ticari gerçekleri sıralayalım.
-Mısır şurubu, mısır nişastasının kimyasal işlemden geçirilmesi ile elde ediliyor.
-Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor.
-Bazı ürün paketlerinde bunu gizlemek amacıyla mısır şurubuna ‘nişasta bazlı sıvı şeker’ adı da veriliyor. Bilelim ki ‘NBSŞ’ de aynı şeydir.
-Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı ama daha ucuz olduğu için maliyeti düşürüp kârı artırıyor. Üreticiler tarafından sevilmesinin sebebi de budur.
-Mısır şurubu içinde yüzde 90 civarında fruktoz (meyve şekeri) bulunur. Şeker pancarından elde edilen sakkaroz (çay şekeri) ise yarı yarıya fruktoz ve glikoz içerir.
-İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü, Radyasyon Onkolojisi Bölümü Öğr. Görevlisi Yavuz Dizdar; “fruktoz ile pankreas arasındaki ilişki bilimsel gerçektir” diyor. Dolayısıyla fruktozun insan için uygun bir şeker olmadığını ifade ediyor. Mısır şurubunun fruktozdan serbest üretilen bir şeker olduğunu söyleyerek de noktayı koyuyor.
-NBŞ’ye dünyada önemli ölçüde kısıtlamalar getirilirken, ülkemizde ise halkımız bu ürünleri tüketmeye devam ediyor.
-2001 yılında mısırdan elde edilen NBŞ’ye bizde de kota konmuştu. Şeker üretiminin yüzde 7,5’inin NBŞ’ye dayalı olması ertesi yıl yüzde 15’e çıkartılmıştır.
-Türkiye, iki binli yılların başında Fransa, Almanya ve ABD’den sonra üretimde 4. sırayı aldığı şeker pancarından şeker üretmek yerine, NBŞ kotalarını devamlı artırmak suretiyle şeker pancarı üretim alanlarını daraltmaktadır.
-Türkiye, AB’ye ve dünya ortalamasına göre 8 kat dolayında daha fazla NBŞ tüketimi yapıyor.
-Şeker İş Sendikası Başkanı İsa Gök; “AB ülkelerinin aşağı yukarı hepsinde kota var. Hatta NBŞ ile beslenmeyi reddeden birçok da ülke var. Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Hollanda, Fransa, İrlanda, İsveç, Litvanya, Portekiz, Slovenya ve Yunanistan’da NBŞ üretimi yapılmıyor” diyor.
-Dünyadaki en büyük NBŞ lobisinin arkasında ABD devleti olmasına rağmen, eski ABD Başkanı Barack Obama henüz görev başındayken eşi Michelle Obama tarafından birkaç yıl önce bir açıklama yapılmıştı. Obama, mısır şurubu ihtiva eden ürünleri tüketmeyeceğini açıklamış ve ailelere “bu ürünü çocuklarınıza yedirmeyin” çağrısı yapmıştı.
Sonuçta, ülkemizde bir yanda yaygın kullanımı söz konusu olan mısır şurubu, diğer yanda ise yazının başında belirttiğimiz gibi bunu kullanmadığını duyuran bir üretici var. Herhalde bu duyurunun önemi şimdi daha iyi anlaşılmıştır.
Ancak pancar şekeri ile glikoz şurubu arasındaki farkı bilmeyen veya bildiği halde kafaya takmayan tüketici profili değişmeden bu düzenin değişmesi için ümitli olamayız.
Zaten bu sayede ülkemizde ambalaj üzerine yanıltıcı bilgi konması sıradan hale gelmiştir. Bu konuda çok örnek bulunmasına rağmen tek örnekle yetinelim.
Senelerdir yazıyorum, ne itiraz edene, ne de teşekkür edene hiç rastlamadım. Ancak ben yine de tekrar edeyim; altı ay ömrü olan UHT sütün ambalajında yer alan “Doğal” ifadesi kocaman bir yalandır. Sebebi de kolay anlaşılırdır. ‘Doğal’ın anlamı; ‘tabiatta bulunduğu şekilde’ demektir. Tabiatta bulunan sütten yoğurt yapılır. Altı ay ömürlü sütten ise yoğurt yapılamaz. Nokta.
Bunu neden anlattım. Şimdiye kadar hiçbir süt üreticisinin farklı bir tavır sergilediğini göremedik ama şimdi bir şekerli mamuller üreticisi çıkmış, “glikoz şurubu kullanmıyorum” diyor.
Bu çok değerlidir ama bir taraftan bilinçli tüketici sayısının, diğer taraftan duyarlı üretici sayısının artmasına ihtiyacımız vardır. Yeter ki bu üreticinin ne demek istediği iyi anlaşılsın. Bizim yaptığımız da anlaşılmasına katkı yapmaktır.
Zira mısır şurubu ülkemizin bir gerçeğidir.