‘Erkeği seks makinesi yapan üreme arzusu’
‘Penis, medeni toplumda yaşayan ve evrim geçirmeyen hayvan’
Saim Tokaçoğlu / Bizhaberiz – Asur Yayınları’ndan çıkan “Sınırsız Tutku – Seks ve Güç” adlı kitabında dişi yanını bastırıp bir erkek gibi yaşadığını anlatan gazeteci – yazar Günseli Önal’a “Kadın romantizm, erkek seks peşindedir” söyleminin doğruluğunu sorduk. Bedenine kadınların değil erkeklerin gözünden bakan ve 40’lı yaşlarının sonlarında bedeninde bir keşif yolculuğuna çıkarak seksin karanlık yanına ışık tutmaya çalışan Günseli Önal, bu söylemin gerçekliğini değerlendirirken, “Cinsellik ibadettir” diyen ilahiyatçı Ali Rıza Demircan’ın çıkışı ile Hindistan’da otobüse binen kadınların toplu tecavüze uğramasını da kapsayan bir sohbet çıktı ortaya;
– Kadın romantizm, erkek seks peşinde mi koşar gerçekten? Kadınların romantik olduğu doğru mu?
– Ben kadınım ama romantik değilim. Ayrıca, tanıdığım çoğu kadından daha romantik olan erkeklere ne demeli? İzleyiciye beyninin ne kadarını kullanabildiğini sorgulatacak kadar zeki olan dizi kahramanı Dr. House, peşinden koştuğu kadından söz ederken “Ondan hoşlanıyorum. Onu becermek istemiyorum” diyen bir erkeğe, “Öyleyse ondan hoşlanmanın amacı ne?” diye sormuştu. Adam da, “Demek istediğim, onu sadece becermek istemiyorum, ondan hoşlanıyorum” diye düzeltme yapmak zorunda kalmıştı. İlahiyatçı Ali Rıza Demircan’ın, “Evlilik akdinin gereği cinselliği yaşamaktır. Yüce Allah cinselliği yaşamamızı dilemeseydi bize cinsiyet verir miydi? Tatmin edilme ihtiyacı olan cinsel duygular ikram edilir miydi? Cinsellik İslam’da kutsallıktır. İbadet hayatının bir bölümüdür” demesi de geçtiğimiz günlerde bir hayli tartışıldı. Seks, bir bilim adamı ile bir din adamını, zekâ ile inancı aynı noktada buluşturan temel içgüdü. Erkek ile kadının ilişki yaşamak istemesinin amacı seks yapmak. Romantizm, beklentilerini karşılayacağından emin olana kadar, kadının erkeği oyalama ve bu amacı erteleme çabası olarak nitelenebilir. Kiminle seks yapacağına karar veren, baştan çıkması çok kolay olan erkekler değil, kadınlar bana göre. Tabi, bu kararın aile büyükleri tarafından alındığı kapalı toplumlardan söz etmiyorum.
– Evet ama ister bilim ister din adamı olsun, söyledikleri erkeklerin seks peşinde koştuğunu doğruluyor. Araştırmalar, çoğu erkeğin her altı dakikada bir, kadınların yüzde 20’sinin en az günde bir kez seksi düşündüğünü gösteriyor. Aradaki fark çok büyük.
– Kadın seks yapmak istemiyor mu? Eş arayan kadın, sadece kendisine ve doğuracağı çocuğa bakacak zengin ve güçlü bir erkek mi bulmak istiyor? Sevilmeyen, beğenilmeyen, hatta belki de iğrenilen bir erkek ile sevişmek kolay mı? Ayrıca, kendisi de para kazanan güçlü kadınların bakılmaya ve korunmaya ihtiyacı yok. Kadınıyla erkeğiyle, tüm içgüdülerimiz arasında kafamızı en çok meşgul eden ve takıntımız olan, kuşkusuz seks. Para kazanma, kariyer yapma, iyi görünme, arkadaş arama veya rekabet etme çabalarımız, aslında seks ve üreme ile ilgili etkinliklerimiz, öyle değil mi? Tüm bunlar, seks içgüdüsüyle oluşturulan karmaşık bir ağ içinde gerçekleşiyor. Her insanın, kendisinden daha güzel, güçlü, çekici rakiplerinin arasından sıyrılarak seks yapabileceği bir eş bulmaya duyduğu tutku ile kıyaslanabilecek çok fazla tutku yok. Her birimiz, anne ve babamız seks yaptığı için varız. Varlığımızın devamı için gerekli olan seks, bir anlamda ölüm kalım meselesi. Genlerimizi başka bedenlere aktardığımız sürece de hayatta kalırız. Bunun anlamı, ölümsüzlük. Hepimiz bir eş bulup seks yapmak ve çocuk sahibi olmak için tasarlandık. Bilim adamı da din adamı da kabul ediyor bunu.
– Kabul gören bir gerçek de, erkeklerin olabildiğince çok sayıda kadını dölleme içgüdüsü. Bilim ve din, bu noktada ayrılıyor. Din, bu içgüdünün evlilik akdi ile birleşilen tek bir kadın ile tatmin edilebileceğini, helali olmayan kadın ile yapılanın zina ve bunun da günah olduğunu söylüyor.
– İlahiyatçı Demircan, “Müslüman’ın karısının çirkini olmaz” derken, seks yapılan kadını cinsel organa indirgiyor bir anlamda. Çok da yanlış değil dediği. İnsan bedeninde dişi olan, rahim ve rahme giden yol olan vajina. Erkek olan ise, penis. Bedeni erkek ya da dişi yapan, üreme organları ile ergenlikte salgılanmaya başlanan seks hormonları. Dişilik organı her kadının bedeninde aynı olduğuna ve aynı işlevi gördüğüne göre, erkek neden sürekli seks düşünüyor ve sevdiği bir eşi olsa bile başka kadınlara da bakıyor? Erkeğin seks dürtüsü hakkında, “Penis, onu istediği gibi kaldırmaya veya indirmeye çalışan sahibinin emirlerine itaat etmez. Ama, sahibi uyurken kendi başına kalkar. Penisin kendi aklı olduğu söylenmelidir” diyen Leonardo Vinci’ye bakılırsa, penis din adamı da bilim adamı da sanatçı da olsa, sahibini dinlemiyor. Kural ve yasakları da takmıyor. Burnunun dikine gidip, kendi bildiğini yapmak istiyor. Cinsiyeti erkek olan, son derece entelektüel ve zeki bir arkadaşım, “Karımı seviyorum, ona aşığım. Ama, yanımdan geçen kadınlara da bakmaktan kendimi alamıyorum. Nefret ediyorum bundan. Bunu yapmama neden olan her ne ise, kafamın içindeki varlığından kurtulmak istiyorum” demişti.
– Hindistan’da otobüste toplu tecavüze uğrayan kadının hayatını kaybetmesi ülkeyi de dünyayı da ayağa kaldırdı. Bir ay geçmeden otobüse binen başka bir kadın daha toplu tecavüze uğradı. İnsanoğlunun aklı, böylesine bir vahşete yol açan penisin aklını nasıl aşamaz?
– Kontrol edilemez olan penisleri, erkekleri, tek amaçları olabildiğince çok sayıda kadını gebe bırakmak olan seks otomatları haline getiriyor. Çocuk sahibi olmak istemeyen erkekler bile bu içgüdüye karşı koyamıyor. Kendi aklı olan penisin harekete geçmesinden sahibi sorumlu değilse, bedeninin kontrol edemediği bu organının tatmin olmasını sürekli düşünmek zorunda kalan erkeğin aklını çelenin ne olduğuna da bakmak lazım?
– Kadınlar mı çeliyor akıllarını? Tecavüz eden değil de tecavüze uğrayan kadınların mı suçlu?
– İnsanın doğası, içgüdüleri çeliyor aklı. Bir kadın için en rahatsız edici durum, aklı sürekli seks yapmakta olan erkeklerin karşısında savunmasız kalmak, taciz veya tecavüze uğrama riski altında yaşamak olmalı. Hindistan’da otobüste toplu tecavüze uğrayan ve dövülerek öldürülen kadın, bunun çok çarpıcı örneği. Aradan bir ay geçmeden yine otobüse binen genç bir kadına daha topluca tecavüz edildi. Tepkiler bu vahşeti önleyemiyor. O yüzden de, yasalar da, kültür ve ahlak normları da hayvansal içgüdülerimizi bastırmak ve sınırlamak için konuluyor. Başka türlü bir arada yaşayamazdık. Ama, savaş gibi, kaos ve hukuksuzluğun baş gösterdiği ortamlarda veya savunmasız yakalandığı durumlarda kadınlara topluca tecavüz edildiğini biliyoruz. Öte yandan, insan bedeninde kontrol edilemeyen ve kendi aklı olan tek organı penis mi? Dişi cinsel organı bedenin içinde olduğu için, kadının cinsel arzularını ve bedenindeki değişimi saklaması daha kolay. Eş aramak ile başlayan seks sürecinin, kendisini güvende ve rahat hissedeceği bir ortamda ilerlemesini ve şiddet görmeyeceği şekilde gerçekleşmesini istemesi de anlaşılabilir bir durum.
– Kadın sadece dışarıda yabancı erkeklerin değil evinde kocasının, hatta babasının tecavüzüne de uğrayabiliyor. Kadını şiddetin hedefi yapan nedir?
– Kadının kontrol edemediği de, cinsel organının içinde her ay kullanıma hazır bir ganimet haline gelen ve kaos ortamlarında bedenini yağmalanacak mal haline getiren yumurtası. Kadının üreme organında olgunlaşıp ayda bir kez boşluğa bırakılan o tek bir yumurtanın döllenmesi, hem kadının hem de onu dölleyecek olan erkeğin genlerini ölümsüz kılabileceğinden, erkeklerin bedeni o yarışa her an hazır olacak şekilde çalışıyor. O yumurta hücresinde soy ağacının kalıtsal özelliklerini taşıyan kadın için, kendi hayatını ve bebeğinin bedeninde devam edecek bir sonraki hayatını sürdürmesini sağlayacak olan kaynağa ve güce sahip olan erkeği seçmek büyük bir önem kazanıyor.
– Bu arzusu, eş olarak seçmeyeceği erkeklerin tecavüzüne uğramasını açıklamıyor?
– Seks sürecini başlatan, kadının yumurtlaması. Yumurtalıklarının bu sırada salgıladığı az miktardaki testosteron hormonun etkisiyle hissettiği cinsel arzu, erkeklere bunun mesajını yayıyor. Süreç, erkek cinsel organında üretilen ve onun genlerini taşıyan canlı sperm hücrelerinin o yumurtayı döllemek üzere kadının rahmine bırakılması ile tamamlanıyor. Seks sürecini kadının kontrolünden çıkaran da, seks yapmaya hazır olduğu mesajını taşıyan feromonlarının sadece istediği erkek tarafından değil, başka erkekler tarafından da algılanıyor olması. O yüzden, üreme organlarımızın kendi aklı, evrim geçiren aklımızı aşabiliyor.
– Doğurgan olmayan çocuklar ile yaşlıların, erkek çocukların veya o sırada yumurtlamamış olan kadınların tecavüze uğramasını nasıl açıklayacaksınız?
– Bu saydığınız durumlar, üreme organlarımızın da aklını aşan bir şiddet eğilimine işaret ediyor gerçekten. Bir konuda kafam karıştığında, doğaya bakıyorum. Yemek verdiğim için balkonuma gelen kedileri izliyorum bazen. Yumurtladığı için doğurgan olan ve kızışan dişi kedinin fiziksel görünümünün hiçbir önemi olmuyor. O sırada çiftleşmeye hazır olması, çevredeki erkek kedilerin dikkatini çekiyor. Kızışan kedinin peşine düşen erkek kedilerden biri çiftleşirken, diğerleri de bekliyor. Hayvanların çiftleşmesi, dişinin yumurtlaması ile başlayıp, yumurtalarının döllenmesi ile sona eriyor. Onun dışında aseksüeller.
– Prof. Dr. Süleyman Ateş, eşler ile girilen ilişkinin ahiret hayatı için bir yatırım olduğunu söyleyen Demircan’a, “Şayet cinsel yaşamla mertebe alınacak olsaydı, eşşekler insanlardan daha yüksek mertebeye çıkardı” diyerek karşı çıktı. Hayvanlar ile insanları karşılaştırmak ne derece doğru?
– İçgüdülerimiz açısından bir farkımız yok ki. Farklılık, bu güdüleri kontrol etme ve bastırma konusunda ortaya çıkıyor. Yasalar, din ve gelenekler, doğurgan kadının hangi erkeğin çocuğunu doğuracağı ve o kadının hangi erkek tarafından diğerlerinden korunacağı konusunda kurallar koyuyor. Ama, Hindistan’da otobüse binmiş olan kadının bedeninin yaptığı doğal seks çağrısı, kurallar ve yasaklarla seks güdüleri bastırılıp kontrol altında tutulan, zihinleri bir anlamda iğdiş edilen erkeklerin içlerindeki hayvanı uyandırabiliyor.
– Kurallar ve yasaklar işe yaramadığında, zarar gören, şiddete uğrayan neden kadınlar oluyor?
– Erkek ve kadın derken neyi kastediyoruz? Cinsel olarak aktif olmadığımız ve üreme yetimizin henüz uykuda olduğu çocukluğumuzda da vardı seks organlarımız. Ama, ergenliğe girip de üreme organlarımız aktif olunca kadın veya erkek olduk. Üreme fizyolojisi alanında aktif bir araştırmacı olan Robert Winston, “İnsan İçgüdüsü” adlı kitabında, bir erkeğin bir günde ürettiği testosteron hormonunun onun sadece seks dürtüsü üzerinde değil tüm davranışları üstünde çok büyük bir etkisi olduğunu belirtiyor. Ardından da diyor ki, “Testosteron erkeklere, tabiri caizse, gidip işi bitirme gücü verir.” Erkeklerin testisleri kadınların yumurtalıklarından 20 kat fazla testosteron salgılıyor. Libidosu para kazanmaya ve başarıya odaklanarak içgüdüleri dizginlenen erkek, uygun ortam oluştuğunda saldırgan olabiliyor. Şunu da unutmayalım, 46 kromozoma sahip olan türümüzde, bunun yarısı anneden yarısı babadan geliyor. Bebeğin cinsiyetini, babadan gelen setteki 23’ncü kromozom belirliyor. “Y” kromozomu, testis ve penisin gelişmesini sağlayarak bir insanı erkek yapıyor. Erkeğin diğer kromozomları, dişi kromozom olan “X”. Çok iyi anlamalıyız ki, o tek “Y” kromozomu, “X” kromozomlarındaki binlerce geni taşımıyor. Ben “Y” kromozomunun evrim geçirmediğini düşünüyorum.,
– Erkeklerin evrim geçirmediğini mi söylüyorsunuz?
– Hayır, erkeklerde de anneden gelen “X” kromozomu var. Yumurtadaki taslağa hayat verme yeteneği olan canlı sperm hücrelerinin üretildiği testislerin oluşmasını sağlayan “Y” kromozomunun evrim geçirmediğini söylüyorum. Babadan oğula neredeyse değişmeden aktarıldığını gösteren araştırmalara göre, şu an yeryüzünde yaşayan tüm erkeklerin “Y” kromozomları 50.000-60.000 yıl önce yasayan atalarının “Y” kromozomu ile yüzde 99,99’dan daha fazla bir benzerlik taşıyor ve 300 milyon yıllık bir süreçte erkek cinsiyetini devam ettirmek için gerekli genleri koruyor. Aklımız doğamızı kontrol altına almaya çalışsa da, evrim geçirmeyen yanımız aklımızı aşmayı başarıyor.