Uzun zamandır yerli muzun ithal muzla aynı fiyata satılmasının normal olmadığını yazıyorum. En son Ekim ayı başında yayımlanan “Muz fiyatları üzerine” başlıklı yazımı takiben ve bir buçuk aylık zaman diliminde yerli muzun raf fiyatlarında önemli değişiklikler oldu. O tarihe kadar ithal ve yerli ürün hemen hemen aynı fiyata satılırken, Ekim ayı içinde bir iki indirim mağazasıyla başlayan kampanyalar yerli muz fiyatını 8-9 liralık seviyelere indirdi.
4 Ekim 2019 tarihi öncesini hatırlayalım. En düşük fiyat, BİM’e ait 11,90 liralık ithal muz fiyatıydı. Diğer indirim marketlerinde ise ithal muzun fiyatı 14,95 liraydı. Süpermarket zincirleri, ithal muzu 16 lira civarında satıyor, haftanın bir iki günü de 12 liraya kadar indiriyorlardı. Yerli muzu ithal muzdan 1 lira pahalıya satan da vardı, 2 lira daha ucuza satanlara da rastlanıyordu. Organik muz fiyatı ise 24 lira seviyelerindeydi.
Ne olduysa 4 Ekim’den sonra oldu. Şok mağazalarında 7,99 liradan yerli muz satışı başladı. Çok ilgi gördü. Arkasından A-101 devreye girdi ve aynı fiyatı taşıyan etiketleri orada da izledik.
Peki üreticide değişmeyen fiyat rafta nasıl değişmişti?
Önce değişmeyen üretici fiyatlarını kaynağından aktaralım:
• Anamur Muz Üreticileri Başkanı Hasan Çatkaya; ” 29 Temmuz’dan itibaren muz piyasası 4,5 liradır. Bu fiyattan kesim yapılacaktır” açıklaması yaptı. Daha önceki fiyat 3,8- 4 lira seviyesindeydi (Kaynak: Anamur Gazetesi).
• 15 Ekim 2019 tarihli, Anamur Muz Üreticileri Birliği Üreticiyi Bilgilendirme Mesajı: “Muz fiyatı 4,80 TL’dir.” (Kaynak: http://www.muzbir.org.tr/)
• 28 Ekim 2019 tarihli, Anamur Muz Üreticileri Birliği Üreticiyi Bilgilendirme Mesajı: “Muz piyasasında Türkiye genelinde bir oynama yok, aksine yerli muza talep her geçen gün artıyor. Bütün bunları göz önünde bulundurarak ürününüzü 4,50 TL’den aşağı kestirmeyiniz.” (Kaynak: http://www.muzbir.org.tr/)
Sorunun cevabına gelince; sadece tahminimi söyleyebilirim. Belki aracılar devreden çıkarılmış, belki de kâr marjından fedakârlık yapılmış olabilir. Ancak gerçek olan bir şey var ki, o da aynı maliyete sahip olmayan ithal ve yerli muzun satış fiyatı da farklı olmalıydı. Neticede doğru fiyatlandırmaya dönülmüştür.
Şu anda ithal muz eski fiyat seviyesini korumakla birlikte, yerli muz genele yayılmış durumda 8-9 liralık fiyatını sürdürmektedir. Bu iyi bir gelişmedir. Ancak hâlâ ithalatçı olan ülkelerin 1 dolar ve 1 euro civarında olan raf fiyat seviyelerine üretici ülke olarak inemiyoruz. Ve dünyanın en pahalı muzunu yemeye devam ediyoruz. Oysa muzdaki net kârın diğer meyvelerde olmadığını ve bunun için de daha uygun fiyatlara ulaşma imkânı olduğunu biliyoruz.
Fiyat yanında yerli muzun başka eksikleri de bulunuyor. Raf ömrünün kısalığı problemdir, ürün kabuğunda çatlama ve yırtılma görülmektedir. Bu bakımdan yıllık 500 bin tona ulaşan üretim miktarımızla, önce 750 bin tonluk tüketim ihtiyacımızı karşılamamız, sonra da ihracata başlamamız o kadar kolay gözükmüyor. Dolayısıyla alt yapı halledilmeden 1 milyon tonluk hedefe koşmak çok risklidir. Çünkü dayanıklılık artırılmadan ihracat başlayamaz. İç pazarda bile perakendeci fazla fire veren ürüne yakın duramaz. Sonuçta; ithal muz, yüzde 145,8’lik gümrük vergisine rağmen pazarın tamamını yerli muza terk etmeyebilir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) raporuna göre; dünya muz üretim lideri Hindistan, ihracat lideri Ekvador, ithalat lideri ABD‘dir. Ekvador’un koli (19 kg) satış fiyatı ortalama 6 dolardır. Kilogram fiyatı 31 cent demektir. ABD’de tüketiciye satış fiyatı (satış vergisi dâhil) ortalama 1 dolardır.
Nakliye dâhil tahminen 52 cent ülkeye giriş, 1 dolar marketten çıkış fiyatlarına bakarsak, küresel muz ticaretinde diğer üretici ülkelerle yaşayacağımız fiyat rekabetindeki zorluğu görebiliriz. Bizim 4,5 liralık üretici fiyatımız az değildir. Zira Ekvador’un 31 cent fiyatı yanında, bizim 78 cent karşılığı olan üretici fiyatımız hayli yüksek kalmaktadır.
Bu kadar da değil!
Ülkemizde 90 yıldır muz üretimi yapılmasına rağmen sarartma ve paketleme tesislerinin eksik kalması da ithal muza avantaj sağlıyor.
Üretim artışımızın çok da planlı geliştiğini söyleyemeyiz.
Sektör dışından, kârlı yatırım olduğunu gören birçok kişinin arazi sahibi olma girişimlerini çok sık duyuyoruz. Esasında tarım sektörüne katkısı yönünden sevinmemiz gereken bir olaydır. Ancak muz üretimi elma üretimine benzemez. Elmayı ağaçtan toplayıp, boylayarak sandığa koyduğunuz anda üretici olarak işiniz biter. Ya direk satışa gider, ya da soğuk hava deposuna girer. Müşteriyi buldukça depodan çekersiniz, bulamazsanız 4-5 ay soğuk depoda tutarsınız.
Oysa muzun hem üretim esnasında korunması ve hassas olan işçiliği zordur hem de esas itinalı çalışma hasattan sonra başlar. Üstelik zamana karşı yarış vardır. 15 gün içinde tüketilecek bir üründen bahsediyoruz. Haliyle uzmanlık istiyor.
Bunun için satış aşamasından geriye doğru üretimin planlanması gerekiyor.
Şöyle ki;
• Perakendecilerden tüketici talebinin öğrenilmesi (ithal-yerli ayrımı ile),
• Sözleşmelerin yapılması,
• Yatırımcının meslek kuruluşları tarafından eğitilmesi,
• Lojistik imkânların geliştirilmesi,
• Bahçeden veya seradan çıkan muzun gideceği tesisler yeterli kapasiteye ulaştıkça üretimin artırılması gerekir.
• Üretilecek çeşidin seçimi çok önemlidir. Örneğin köşeli ‘Erdemli Muzu’ yabani bir muz türüdür. Ticari değeri diğer muz çeşitlerine göre oldukça düşüktür. Eksik olan şeker oranı iyidir de, mayhoş muzu severek yiyecek genç tüketiciyi bulmak zordur. Dolayısıyla, “üretirim ve nasıl olsa satarım” diyerek yola çıkılmamalıdır. Üretim azken sorun olmasa da rekolte artışı ile satış sıkıntısı yaşanabilir.
Görüldüğü gibi dilek ve temenniler dışında alt yapının iyi kurulmasına ihtiyaç vardır. Yoksa bir alışkanlık olarak kârlı görünen bir sahaya fazla yığılmanın, sık sık istenmeyen sonuçlar ürettiğini de yaşayarak çok gördük. Artık ders çıkartmanın ve buna uygun projeler üretmenin zamanıdır.