“Herkesin bir Feride’si vardır” der Yılmaz Odabaşı. Herkesin bir de Mahmut Hocası vardır. Sahi sizinki kim? O Mahmut Hoca ortaokulda ortaya çıkar, genellikle de ya edebiyat ya da matematik hocasıdır, ömrünüzün sonuna kadar yer eder hafızanızda, hayatınızda. Edebiyat, edebi öğretir insana da, matematik bir belalı derstir, Milli Eğitim müfredatıyla daha da belalı hale gelir. Sayı saymayı bilmeyen adaletten anlamaz. Renkli fasulyelerin, abaküsün ileri evresidir adalet. O nedenle temel derstir matematik, manavdan elma alırken hesabınızı bilin diye öğretilmez. Bir matematik hocası vardır okulda, müfredatı takmaz, çocuklara adaleti öğretir. O hocadır işte hepimizin Mahmut Hocası.
Hüseyin Şevki Topuz hep aynı soruları soran müfettişidir Maarif’in. Hababam onu bir kerede alt eder. “Müfettiş tamamdır”. Yazarların en hababamı birkaç sayfada dalgasını geçer göstermelik denetim sistemiyle. Bir vali bir gün Hüseyin Şevki Topuz olmaya özenir. Girer bir sınıfa öğrencilerinin yanında hakaret eder Halil Hocaya. Metin Lokumcu’nun ölümüne “bilemem” diye cevap veren muktedirin bürokratı, üç kuruşa muhtaç ettiği öğretmeninin kılığı kıyafetiyle uğraşır. Devlet erkine sırtını dayayan kaba bir yönetim anlayışı hakim olur bütün bir coğrafyaya. Öğrencileri, meslektaşları saygı yürüyüşü yaparlar Halil Hoca için. Bu kez tam “vali tamamdır” denilecekken, vicdan sahibi bir öğretmen bu kadar kalpsizliğe dayanamaz, yenik düşer sayılara.
“Yalova benim kentimdir” demiştir Mustafa Kemal. Termal’deki köşkünün bir çınar ağacına zarar vermemek için yürütüldüğü anlatılır. Yalova’da bir çınar ağacı daha devrilir yol üstünde. O çınarın öğrencileri, dünyayı değiştirecek olan rengârenk kalemlerini bırakırlar taze toprağın üstüne. 13 yıldan bu yana yoksulluğu yönetip, halkı dilencileştirenlerin mülki amiri, öğretmenlerine “dilenci” demiştir. Her öğretmen biraz dilencidir oysaki, öğrencilerinin gözlerinden ışık dilenen. Bilgisini ve görgüsünü arttırmak için devlet bütçesinden yurtdışına eğitime gönderilen vali, matematik bilmemektedir.
“Benim bürokratım kaşımı kaldırışımdan ne dediğimi anlamalı” buyurmuştur muktedir. Tak diye emredildiğinde şak diye yerine getirenler yükselmektedir bürokraside. Bütün iktidar alanları AKP’leşirken, bütün bürokratlar da, bütün erk sahipleri de AKP’lileşmektedir. İdare hukuku derslerinde anlatılır, vali devletin ve hükümetin, kaymakam sadece hükümetin temsilcisidir. TC ibareleri kaldırılırken tabelalardan, valiler de devlet terbiyesini, devletin yükünü atmaktadır sırtından. Bütün valiler hızla kaymakamlaşmaktadır. Bu anonim şirketinde herkes kendi iktidar alanının patronudur. Vatandaş vatandaş değil, çalışandır artık, insan kaynakları müdürüdür her birimin sorumlusu.
Seçimlere 2 ay kala bütün ilçeler il olma çabası içerisindeyken, Yalova’nın matematik bilmeyen valisi, kaymakam olmaya özenmektedir. Matematik bilmeyen kaymakamlar bir elin iki parmağından çok. Sayamıyoruz da çoraplarımızı da çıkarıyoruz saymak için. Ne çok sevgisizlik sarıyor ellerimizi, ayaklarımızı. Halil Hocanın çocukları Yalova’nın balkonlarında, bahçelerinde açan kocaman ortancalar gibi açıyorlar hocalarının toprağının üstünde. Bakın işte yoksul mahallelere giden minibüslere binip gidiyor o çocuklar, mülki amirliklerin geçici konutlar olduğunun farkında olmayanların inadına o yoksul mahallelere umut taşıyorlar. Bir depremle yeniden ilçe olurken Yalova, herkesin bir Halil Hocası oluyor artık. Yalova kaymakamını kimseler takmıyor.