Acıbadem Akasya Alışveriş Merkezi’nin açılış ilanlarını görünce, işimiz bu ya hemen programa aldık. Açılış günü kalabalık olacağından ikinci günü tercih ettim.
Gitmeden önce bilgi edinmek üzere AVM’ye ait web sitesini aradım, bulamadım. Gazete reklamında belirtilen www ak-asya com tr adlı siteye girince ise gördüm ki; yeni nesil yaşam kompleksi, yani proje tanıtılıyor. Bir iki cümleyle çarşı kısmında 256 mağaza bulunduğu açıklanıyor. Markalar yer almıyor (sadece Kidzania çocuk markası var). Kat planları yok.
Oysa amaç projenin bütününü pazarlamak olsa bile, öncelik İstanbul halkını AVM’ye çekmek üzerine verilmeliydi.
Küresel usuldür, bu konudaki hazırlık en az üç ay önce başlar ve site açılıştan haftalar önce izlenir hale gelir.
Kadıköy’den yola çıktım, herhangi bir yönlendirmeye rastlamadan, daha önce Ford fabrikasının yerini bilmeme ve AVM de aynı yere yapılmasına rağmen ara sokaklardan kapıya ulaşmayı zor da olsa becerdim.
Semtin yabancısı olanın, Avrupa yakasından veya Ankara istikametinden gelenin, binayı gördüğü halde ana kapıya ulaşması o kadar kolay olmaz.
Bu arada yol inşaatı yeni başlamıştı. Çukura düşmeden, kayaya taşa çarpmadan,
“sora sora Bağdat bulunur” misali otoparka girebildim. Birinci otopark katında inşaat devam ettiği için ikinci kata indim. Her taraf toz toprak içindeydi ve bütün arabaların üzerini bir karış toz kaplamıştı. Ya hemen kaçacaktım, ya da ziyaret sonrası araba yıkatmaya gidecektim. Ben ikincisini tercih ettim.
Otoparktan ilk AVM katına dahil olmama rağmen tozdan kurtulamamıştım ama bu sefer boya ve tiner kokusu da ilave olmuştu. Isıtma yetersiz olmasına rağmen, herhalde boya kokusunu bertaraf etmek üzere kapılar açılmış olacak ki cereyan durumu hâkimdi. Bilhassa çocuklu aileler zorlanıyordu.
Gezmeye başladığınız zaman yeni bir hayal kırıklığı daha yaşıyorsunuz. Tek tek saydım tam 59 adet dükkân açılışa yetişmemişti. Yüzde 25’i kapalı dükkanlardan oluşan bir AVM müşteri karşısına çıkabilir mi? Üstelik inşaat ve alt yapısı da henüz bitmemişken…
Şark tipi açılış dediğimiz zaman ne demek istediğimizi de açmak lazım. Zaten bu dip dibe yapılan AVM’ler, herhangi bir plana dayanmadığı için yatırımcısını da mağdur ederken, aceleye gelmiş açılışlar hem markaları hem de müşteriyi mağdur etmektedir.
AVM içindeki lüks markalar hedef kitle ile uyumlu değildi. Hasanpaşa, Ünalan ve Acıbadem ile çevrelenmiş bölgenin en azından 10 sene için yeterli üst gelir grubu tüketiciye kavuşması olası değildir. Yani bir Ataşehir olması çok zordur. Paladium AVM konumuna ulaşması için en az 15 yıla ihtiyaç vardır. O bölgeden müşteri beklemek ise hayaldir. Zira mevcut 4 AVM’ye yakında inşaat halindeki iki adet proje daha ilave olacaktır.
Avrupa yakasının en yakın lokasyonu olan Şişli- Maslak hattı ise AVM’nin en bol, rekabetin en yoğun yaşandığı bölgedir.
O zaman yatırımcısı nereden gelecek müşteriyi hedeflemektedir acaba?
En merak ettiğim ve henüz cevabını bilmediğim tek soru budur.
Ziyareti bitirip Kadıköy’e dönmek istediğimde, tek sıra trafiğe dahil olup, çevreyi bir türlü terk edemedim. Hasanpaşa üzerinden ve semt pazarı trafiğinin içinden Bağdat caddesine 1 saatte dahil olabildim. Ve bu arada düşündüm; görsel olarak dünya standartlarında AVM’lere kavuştuğumuz halde neyi yanlış yapıyoruz diye.
İyi ön araştırma ve alt yapıya öncelik verme beceri eksiklerimiz yanında, acelecilik ve plansızlık bizi ayıran önemli özellikler olarak öne çıkıyor.