Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim – İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ”Partili Cumhurbaşkanlığı meselesi yaramadı Türkiye’ye… İlginç bir biçimde Sayın Erdoğan’a da yaramadı” dedi.
Esnaf ziyareti programı kapsamında gittiği Erzincan’da gazetecilere açıklamalarda bulundu. Bu ziyaretlerinde sadece dinlediğini anlatan Akşener, bunu sürdüreceğini söyledi.
Akşener, erken seçim konusunda vatandaşın algının nasıl olduğunun sorulması üzerine, şöyle konuştu:
“Ben iki şey söylüyorum bir partili Cumhurbaşkanlığı meselesi yaramadı Türkiye’ye… İlginç bir biçimde Sayın Erdoğan’a da yaramadı. ‘Zengin’ diye eleştirilen dükkân sahibi de… Muhtemelen iktidar partisinin sempatizanı veya oy vereniydi… Bakın ne kadar tuhaflık oluşmuş ki, 9 işçi çalıştıran arkadaşımız beni zenginin yayına gitmekle suçladı. Argümanlar filan darmaduman olmuş. O kadar kolay oy alınmaya alışılmış ki, biraz durup düşünmek gibi gayret lazım bunu görmedim. Kimin kim olduğu karışmış.
Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’de siyasetin baştan aşağıya dikey hiyerarşisini tahkim etmiş, yatay hiyerarşi dediğimiz seçmenden, genel başkana kadar giden toplumla iç içe olan alanı mahvetmiş. Çünkü nasıl olsa bir kişinin iki dudağı arasında o her şeye karar veriyor benim düşünmeye ihtiyacım yok haline dönmüş. Partilisi de sempatizanının da böyle bir rehavetini gördüm. Gördüğüm şey şu, Sayın Erdoğan’a da bu iş zarar vermiş. Seçmeni zaten çırak çıkarmış durumda. Partili Cumhurbaşkanlığı meselesinden Türkiye’nin behemehal vazgeçmesi gerekmektedir.”
Akşener, vatandaşın bu sistemden kurtulmak istediğini ifade ederek, ”Kulağıma söylüyor. Büyük bir korku var. Yüksek sesle bağırmıyor insanlar” dedi.
Mülteciler konusunda üç sorun
Akşener, mülteciler konusunda ülke için beka sorunu olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:
“Üç tane sorun var, birincisi 1990’lı yıllardan itibaren Avrupa’nın Türkiye’den istediği bir şey vardı, mülteciler konusunda Türkiye’nin hendek olması. Türkiye’yi yöneten hükümetler, 2002’den sonraki fasıla kadar hangi hükümet gelirse gelsin hiçbiri Avrupa’nın bu hendek olma teklifine rıza göstermedi. Hatta 2001’de Dışişlerinin talebi ile ben Avrupa Parlamentosu’na gittim bu kararı engellemek için. Sonra bu AK Parti hükümeti… 2002 ile 2007 arasındaki süreçte bu karar kabul edildi. Hendek olmuşuz biz.
İkincisi ise Suriye’deki göçmen meselesi. Suriye’deki işe biz müdahil olduk, sonuçta ne oldu ne bitti kimsenin anlamadığı bir biçimde 4-5 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Soru şu, bir taraf Ensar diye alkışlıyor, bir taraf çocuğu, kendisi işsiz kaldığı için güvenlik sorunları yaşandığı için endişeli, düşmanlığa evrilmedi henüz endişeli. Şimdi ne yapmak gerekiyor Suriye için? İki yıl evvel ben söyledim: ‘Gönder beni, sen gidemiyorsan ben konuşayım Beşar Esat ile insanlarını alsın ve biz de ona garantör olalım oraya gitsinler memleketlerinde yaşamaya devam etsinler.’ Herkes kulağının üstüne yattı. İkincisi demografi ile alakalı yarın sorun yaşayacağız. Nüfusun değişmesi ile ilgili beka olup olmadığına kendiniz karar verin. Beş yaşında gelmiş çocuk şu anda 15 yaşında, 10 yaşında gelen 20 yaşında burada doğan çocuklar var. Ensar diye alkışlayanların yaptığı hiçbir şey yok. Entegrasyona yönelik yaptığı bir şey yok.
Üçüncüsü ise bu Afganlı meselesi var. İddia şu… Ben henüz bunu bilmiyorum ama basından okuduğumuz iddia, Amerikan kaynaklarından yayınlanmış iddia… o da şu, Biden ile Sayın Erdoğan’ın yaptığı anlaşmanın neticesinde Taliban’a karşı Amerika’nın yanında yer almış Afganlıların Türkiye’ye getirildiğine dair bir iddia var. Bakın bu bir iddia bu iddianın doru olup olmadığını açıklayacak olan iktidardır ve açıklamalıdır. Afganlılar yıllardır İran’a çalışmaya gelir sonra da giderler. İran sınırı açtı, bizim sınırda hiçbir şey yok arabalara doldurulup çeşitli yerlerde bu insanlar buğday atar gibi dökülüyor. Bu nedirin cevabı var mı sizin içinizde? Ben de de yok. Dışişleri Bakanı ne olup ne bittiğini açıklaması lazım.
Hepsini bir araya koyduğumuz zaman Türkiye’ye yönelik itişme kakışmanın olabilirliği daha beka ile alakalıdır. Bir demokrasinin değişmesi, iki beka ile ilgili elbette bir sorun olacaktır, olabilecektir. Bunun önüne geçmemiz lazım. Bu da nedir? Şeffaflıktır, doğru bilgidir, açık bilgidir. Bu endişenin giderilmesi yolu, iktidar açıklayacak o kadar.”