Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim – Anayasa Mahkemesi (AYM), cezaevindeki Milletvekili Can Atalay için yapılan başvuruda bir kez daha “hak ihlali” kararı verdi.
AYM, daha önce verilen hak ihlali kararına uyulmaması nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu bugün ele aldı. Yüksek mahkeme, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın Anayasanın “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının” ihlal edildiğine karar verdi.
Oy çokluğuyla alınan kararda üç üyenin karşı oy kullandığı öğrenildi.
İlk karar
AYM’nin cezaevindeki TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki kararının gerekçesi 27 Ağustos’ta Resmî Gazete’de yayımlandı.
Daha önce benzeri konulardaki hukuki metinlere atıfta bulunulan kararda
“Seçilmiş milletvekillerinin seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarına müdahalenin dayanağı haline gelen yargı içtihatları, Anayasa’nın 13. maddesindeki temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğine ilişkin hükümde yer alan ‘kanunilik şartı’nı taşıyan kurallar olarak kabul edilemez” deniliyordu.
Kararda şu değerlendirmelere yer veriliyordu:
“Anayasa’nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki durumlar’ ibaresinin belirliliğinin yargı kararları ile sağlanması seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına bir müdahale oluşturacağı için anayasal olarak mümkün olmadığı gibi Anayasa’nın açıkça parlamentoya verdiği bir yetkinin kullanılması anlamına gelecektir.
Milletvekilinin seçilmeden önce soruşturmasına başlanılmış olamak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlardan biri kapsamında suç işlemesi nedeniyle yargılanmasına ilişkin olarak Anayasa’da, kanunlarda veya TBMM İçtüzüğü’nde esas ve usule yönelik güvenceler içeren hükümlere yer verilmemiştir.
Mevcut uygulama yargı makamlarının takdir yetkisini düzenleyen ve keyfi davranışların önüne geçebilmek için gerekli usule ilişkin bütün güvenceleri içermemekte; yargı makamlarını yasama dokunulmazlığına müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediğini ve orantılı olup olmayacağını değerlendirmeye zorlayan -dokunulmazlıkların Meclisçe kaldırılması usulünde sağlanan güvence düzeyinde- bir usul ihtiva etmemektedir.”
Kararda, başvurucunun “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiği belirtilerek, “Seçilmiş milletvekillerinin ifade özgürlüğüne veya milletvekilliği görevini yerine getirmek üzere kullandıkları diğer hak ve özgürlüklere yapılacak Anayasaya aykırı müdahaleler halk iradesiyle oluşan siyasal temsil yetkisini ortadan kaldıracak, seçmen iradesinin parlamentoya yansımasını önleyecektir” deniliyordu.
Tahliye talebi reddi ve suç duyurusu
AYM’nin kararı üzerine Atalay’ın avukatları tahliye talebiyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdular. Mahkeme talebi reddetti ve başvuruya Yargıtay’ın ilgili dairesine yönlendirdi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise tahliye talebine ilişkin AYM kararına uyulmaması yönünde karar aldı. Daire ayrıca kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu.
Daire, ayrıca Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi gerektiği değerlendirmesiyle TBMM Başkanlığı’na da bir yazı gönderdi.
Dava süreci
Gezi Davası’nda yargılanan sekiz sanıktan biri olan Can Atalay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmıştı. Mahkeme, Can Atalay hakkında TCK’nin 312. maddesindeki “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçuna “yardım eden” sıfatıyla katıldığı gerekçesiyle 18 yıl hapis cezası vermişti.
Cezaevinde tutuklu bulunurken TİP’ten aday olan Can Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde Hatay milletvekili seçildi. Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay’ın yasama dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye edilmesi talebini reddetti. Daire, 28 Eylül 2023 tarihinde Osman Kavala, Can Atalay, Mine Özerden, Çiğdem Mader, Tayfun Kahraman’ın cezasını da onadı.