Saim Tokaçoğlu / Bizhaberiz – Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan AYM’ye Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Konferansında bir konuşma yaptı.
AYM Başkanı Zühtü Arslan, basın mensuplarına hitaben, “Bu konferansın konusunun da zamanının da özel bir anlamı yok. Konu da zaman da manidar değil” dedi. Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tahliyesini sağlayan kararı vermişti. AYM’nin “hak ihlali var” kararının üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AYM’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” demişti.
Sözlerine “Bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi bir temyiz mercii olarak görev yapmıyor. Bozma ya da onama gibi karar vermediği gibi mahkemelerin yerine geçerek de bir karar vermiyor” diye devam eden Arslan, “Anayasa Mahkemesi tutuklamaya ilişkin bir kararın başvurucunun bazı anayasa ihlaline yol açtığını tespit ettiğine bu durum başvurucunun itham edildiği suçu işleyip işlemediğine dair bir karar verdiği anlamına gelmiyor” dedi.
“AYM’nin verdiği kararlar herkesi ve her kurumu bağlamaktadır” diyen Anayasa Mahkemesi Başkanı, “Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de bireysel başvuru kararları üzerine birtakım değerlendirmeler yapılmakta, tartışmalar yaşanmakta. Bunlar üzerine de birkaç şey söylemek istiyorum. Söyleyeceklerim tamamen ilkesel düzeyde hususlardır” dedi.
“Salona girmeden önce yüksek yargımızın başkanlarıyla birlikte futbol üzerine kısa bir sohbet yaptık. Kendileri dedi ki konferansın konusunu da futbol olarak değiştirelim” diyerek sözlerini sürdüren Arslan, “Ben de futbol üzerine bir konferans bizim için bireysel başvuru üzerine olan bir konferanstan daha cazip olabilir dedim” dedi.
Arslan, “Şaka bir yana bireysel başvuru futboldan daha cazip ve eğlenceli bir konu olmamakla birlikte Türkiye’nin en hayati konularından birisi. Bu sistemin bazı sorunlarını tartışmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bireysel başvurunun temel değerlerini ve korumaya çalıştığı değerleri ifade etmek istiyorum. Hepimizin çok iyi bildiği gibi kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi’nin üzerine yaslandığı üç temel değer: demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarıdır” dedi.
AYM Başkanı Arslan konuşmasını, “Bugün Anayasamızın ikinci maddesinde insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez nitelikleri arasında sayılmıştır. Anayasa Mahkemesi kararlılığından da hareketle hukuk devleti halkın yönetimin öznesi olduğu, siyasi iktidarın temel hak ve hürriyetleri korumak amacıyla sınırlandırıldığı, hukuk kurallarının yönetilenler kadar yönetenleri de bağladığı devlet olarak tanımlanabilir” diyerek sürdürdü.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra tüm dünyada, başta ABD olmak üzere Avrupa’da ve dünyanın birçok demokratik ülkesinde güvenlikçi politikalar haline getiren yasal değişiklikler yapılmıştır. Ama ilginçtir Türkiye’de 2001’den başlayarak, 2004, 2010 değişiklikleri bunun devamı niteliğindedir tersine bir eğilim söz konusudur. Özgürlüklerin alanlarını olabildiğince genişleten bir eğilim söz konusudur. Eminim ileride tarihçiler, hukukçular bu eğilimi çalışacaklardır.
2001 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları ışığında temel haklara ve hürriyetlere ilişkin anayasal hükümlerde köklü değişiklikler yaşanmıştır. Hak ve özgürlüklerin alanı ciddi şekilde genişletilmiştir. 2004 değişikliği ile Anayasa’nın 90. maddesine bir cümle eklenerek, temel haklara ilişkin uluslararası sözleşmelerle kanunlar çatıştığında birincisinin esas alınacağına dair radikal bir adım atılmıştır. Böylece insan hakları hukukunun üstünlüğü kabul edilmiştir.
2010 yılında Anayasa’nın 140. maddesine bir fıkra eklenmek suretiyle herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasının yolu açılmıştır.
Bireysel başvurunun başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden bu yana mahkememize toplam 56 bin 194 başvuru yapılmıştır. Bu başvurulardan 33 bin 521’i sonuçlandırılmış, 22 bin 673’ü de derdest durumdadır. Bireysel başvuruda geçtiğimiz yılın oldukça verimli ve başarılı olduğunu söyleyebilirim. Mahkememizin 2015 yılında sonuçlandırdığı başvuru sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 50 artış göstermiştir.”