Elbette bir gazetecinin belli bir çizgisi olur ve kendi görüşleri doğrultusunda yazar. Her görüşten bu tanıma uyan birçok saygın medya mensubu vardır.
Bir de Ahmet Hakan gibi kendisini sadece belli bir görüşe sıkıştırmayıp, objektif doğrular ve yanlışlara odaklananlar var. Bu daha fazla saygıyı hak eden bir gazetecilik şeklidir. Çünkü okuyana kazandırdığı daha fazladır.
Şimdi ele alacağımız örnekte ise ne ararsanız bulabilirsiniz.
Eski patronla hesaplaşma var.
Yeni patrona avantaj yaratma gayreti var.
Hükümete kayıtsız şartsız bağlılık göstererek, mesleki geleceği garanti etme niyeti var.
Peki okuyana, dinleyene ne faydası var?
Sadece çanak sorular ve iltifatlarla geçiştirse en azından zararı yok.
Fakat bu meslek erbabı aynı zamanda ekonomi ve finans konularında da görüş üretiyor. İşte burada biraz duralım. Rakamları da aynı taktikle eğip bükmeye başlayınca vah ki vah…
Sayın Başbakan ile bir söyleşi yaptı. Başbakan kendisi sordu, kendisi cevapladı. Arada bir replik geldiğinde Sayın sunucuda iştirak etti.
Sunuculuk yapmak kendi tercihi olsa da; hiç olmazsa Haber Türk adına yapsaydı bu görevi.
Oysa stüdyoda değil de, sanki miting otobüsü üzerinde veriyordu mücadeleyi.
Allah rahmet eylesin, geçmişte bir Erkal Zenger vardı. Sayın Özal’ın kampanyalarını organize eder, bizzat içinde de rol üstlenirdi. Bu sayede haklı bir şöhret edinmişti. Diğer partiler bu durumu kıskanır ve Zenger ile çalışmanın yollarını ararlardı. Ama bu kişi gazeteci değildi.
Eğer Zenger yaşasaydı karşısında çok ciddi bir rakip bulacaktı.
Sayın sunucu hızını alamamış olacak ki; iki gün sonrada “Türk halkına açık mektup” kaleme almış. Zannedersiniz ki partinin 2 numarası…
Yazıda; Başbakan’a sayısız methiyeler var.
Yazıda; Başbakan’ın sözde mağduriyetleri var.
Yazıda; “şimdi tasfiye zamanı” diyerek Başbakan’ın bile kullanmadığı tehdit sözcükleri var.
Yazının sonunda; “uyan güzel halkım uyan! Bu ülke senin, sahip çık! Çık ki; çocuğunda bu yerleşik sistemin kölesi olmasın” diyerek, seçim afişi ile oy talebi bile var.
Peki bu medya mensubunun bu noktaya gelmeden önceki durumunu görmek istemez misiniz?
Görmek isteyenler vatan gazetesi arşivinden; çok değil, bir sene önceki yazılarına bakabilirler.
Orada Başbakan’a yazılmış açık mektubu da görecekler.
Yazıda neler mi var?
… “ Bir ülke düşünün bankacılık sektörü ile vatandaş arasındaki bütün düzenlemeler vatandaşın aleyhine yapılmış”
… “ Bir ülke düşünün aylık kredi kartı gecikme faizi ABD ve AB’ deki yıllık faizden daha yüksek”
… “ Bir ülke düşünün bankaları katrilyonlarca kar açıklarken, reel sektörü yok oluyor”
Neticede; bir anda hidayete erip siyasete bu kadar hızlı soyunan medya mensubu görmemiştik, onu da gördük.
Vakit ve Yeni Şafak’taki meslektaşları düşünsün. Arkadaş hepsini solladı gidiyor…