2011-08-12
Saim TOKAÇOĞLU
Öteden beri alışık olduğumuz görüntüdür. Esnaf, kapatır dükkânını gider namazını kılmaya. Kapısına da bir kâğıda karaladığı mazeretini asar, “Cuma’ya gittim, döneceğim”. Kendi bileceği iştir, mesai saatleri “bütün gün” olunca, işlerini halletmek de gün içinde halletmek zorundadır. Kapalı olan bir dükkânın kapısını yokladığınızda, komşusu seslenir, “Abi bankaya kadar gitti, 5-10 dakikaya kadar dönecek”. Kalfası, çırağı veya bırakacağı kimsesi yoksa kapatır dükkânını gider. Aslında kimseye hesap vermek zorunda olmamak güzel. Ama bazı meslek mensuplarının asla böyle bir özgürlüğü yoktur. Bir doktorun mesaisini bırakıp gitmesine olanak var mı? Bir muhabir ha çıktı ha çıkacak diyerek saatlerce beklediği siyasetçinin kapısından ayrılabilir mi? Ne mümkün!
Bu ayrıcalık, yalnızca esnafa ait değildir. Ayrıcalıklı bir zümre daha vardır, devlet memurları! Gayet tabii hepsi değil. Söz ettiğim, “F tipi memur” olanlar. İstedikleri zaman giderler, istedikleri zaman gelirler. Mesai saati içinde yerinde değildir, kimse hesap sormaz. “Az bekle, gelir şimdi” der çalışma arkadaşı. Beklersiniz çaresiz, işi bitince gelir, canı isterse işinizi yapar, istemezse yapmaz. Yalakalık bekler vatandaştan, “sizin işiniz de zor, bütün gün burada böyle…” filan kabilinden. O memur, esnaftan daha şanslıdır üstelik. Esnaf dükkânını kapatınca, rızkından fedakârlık da eder. Memur öyle mi? Çalışmasa da alır nasılsa maaşını. İsterse, kapatır “dükkânını”, Cuma’ya da gider. Şefi, amiri, müdürü Cuma’ya gitmişse, onun gitmemesi zaten düşünülemez.
Askerin, polisin görev yerini, nöbet yerini terk edip Cuma’ya gidebileceğini düşünebiliyor musunuz? Elçilikler, nereden bakıyor olursanız olun, kesinlikle 24 saat aralıksız, herhangi bir güvenlik zafiyetine fırsat vermeden korunması gereken yerlerin başında gelir. Hangi ülkenin elçiliği olursa olsun, hiç fark gözetilmeden korunmaları gerekir. Elçiliklerin korunması sorumluluğu da tabii ki Türk polisinindir. Elçiliğin kapısında bir kulübe ve bu kulübede bir polis memuru elçiliği korumakla görevlidir. Bu polis memuru, gerekirse canını feda edip, görev yerinden ayrılmamak durumundadır.
Ben, bugün tanık olduğum olaya kadar, korumakla yükümlü olduğu elçiliği korumasız bırakarak bir polis memurunun nöbet yerini terk edebileceğini düşünemiyordum. Küba elçiliğinin zemin katında bir görüşmem vardı. Elçiliği korumakla görevli polis memuru, açık olan pencereden elçilik çalışanına bir şeyler söyledi ve gitti. 3-5 dakika sonra, aynı pencereden bir başka kişi, “bizim polis arkadaş yok mu?” diye sordu. Elçilik mensubu arkadaşımızın verdiği yanıt hayrete düşürdü beni, “Cuma’ya gitti, birazdan döner” dedi.
Resmen olmasa da fiilen Cuma namazı saatinde zaten tatildir her yer. Resmî kurumlarda yalnızca bayan çalışanlar ve namaz kılmayan erkek personel işlerinin başındadır. Durumu bilenler ve kabullenmiş olanlar Cuma günü namaz saatinde işlerini zaten yaptıramayacakları için, söz konusu devlet dairelerine gitmezler. Ancak, herhangi bir elçiliğe saldırı girişiminde bulunabilecek kişi veya örgütlerin, bu kadar ince düşüneceklerini sanmıyorum. Olsa olsa bu güvenlik açığını öğrendiklerinde, o elçiliğe saldırmak için bir Cuma gününü ve Cuma namazı saatini bekleyeceklerdir.
Sorumluluğunu bilen polis müdürlerine duyurmak boynumuzun borcu. Cuma günleri elçilikler gibi hassas bölgelere bayan polis memurlarını mı verirsiniz, namaz kılmayan erkek polisleri mi görevlendirirsiniz bilmiyorum. Ne yarsanız yapın, elçilikler gibi hassas yerleri Cuma namazı saatlerinde korumasız bırakmayın!