Türk siyasetinin önemli figürü olan Deniz Baykal uzun zamandan beri önemli sağlık sorunları yaşıyor. İnşallah en kısa zamanda sağlığına kavuşmasını diliyorum. Sevenleri için de öncelik budur.
Ancak konumuz Türk siyasetine damga vurmuş CHP gibi bir partinin siyasete nasıl baktığı ile ilgilidir.
Deniz Baykal sadece sağlığı açısından değil, 80 yılı devirmesi sebebiyle de 10 dönem fiilen milletvekilliği yapması sebebiyle de artık kenara çekilmesi ve yerini gençlere bırakması gereken bir devlet büyüğüdür.
Parti Meclisi’nin, Antalya 1. sıraya tekrar koyarak neyi amaçladığını anlayan bir kimse varsa bizleri de aydınlatmalı. Seçmenler, belki de Meclise hiç uğrayamayacak bir milletvekili adayına neden binlerce oy verecekler?
Hani bir oy bile kıymetliydi Sayın Kılıçdaroğlu?
Antalya’da 1 milletvekilliği için 83.000 oy gerekmiyor mu?
Hastalık, sağlık insanlar içindir. Kim olursa olsun önce şifa bulması sağlanmalıdır. Ailesi için de partideki arkadaşları için de öncelik bu olmalıydı. Oysa Sayın Kılıçdaroğlu kendisini hastanede ziyaret ediyor ve aday yapma izni istiyor. Henüz Baykal’ın çekilmiş bir fotoğrafı yok. Altı aydır, ailesi ve yakın arkadaşları dışında kendi ağzından çıkmış bir sözü duyan da yok.
CHP’de sağlığı yerinde genç adaylar bulmakta zorluk mu var?
Parti içindeki bir grup akil insan, seçimin kritikliğine dikkat çekerek sahada çalışabilecek adayların belirlenmesini istemişler. Sorun da zaten burada ya; o kısık sesler daha gür çıkmadığı sürece ana muhalefet iktidarın büyük şansı olmaya devam ediyor.
Bu tercih performansa dayalı yanlış seçimdir.
Ya güvene dayalı yanlış seçimlere ne demeli?
İstanbul’da aday gösterilenler arasında güvensizliğin dillendirildiği isimler var.
Görevden alınan Belediye Başkanları için de önce partinin gereken incelemeyi yapması gerekmez miydi?
Sonra da çıkıp; “biz farklıyız, iktidara gelince hesap soracağız” öyle mi?
İnandırıcılık sorununuz var. Sandalyeler sizde de aynı ölçülere göre dağıtılıyor.
Abdullah Gül’ü çatı adayı yapmak kimin fikriydi?
Yine Sayın Kılıçdaroğlu’nun…
Düşünüyor, düşünüyor, tam 12’den vuruyor!
Ya bir de Sayın Baykal’ı Cumhurbaşkanı adayı gösterseydi…
Sayın Kılıçdaroğlu’nu tanıyanlar için bu da mantık dışı bir ihtimal olmazdı.
CHP’de iktidar demek; ‘parti içi iktidar’ olarak anlaşıldığından bu konuda gayet iyiler.
Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı Adayı gösterilmesi çok olumludur ama bunda bile bir hesap olmadığı söylenebilir mi?
Örneğin, seçimi kaybettiği andan itibaren parti liderliğinin de artık tamamen devre dışı kalması gibi…
Partinin dinamik ve en aktif üyeleri olan Haluk Pekşen, Mustafa Balbay, Barış Yarkadaş, Fikri Sağlar ve İlhan Cihaner kadar üretici olmuş kaç milletvekili var? Bu insanların tekrar aday gösterilmemesi de izaha muhtaçtır.
Parti içinde bunlar yaşanırken; son 3 yılda ülkenin ekonomik zorluklar olarak nereye geldiğini ve sebeplerini de biliyor olmalıydılar. Buradan yeni söylemler çıkartmalı ve halka anlatmalıydılar.
Peki şu ana kadar böyle bir şey gerçekleşti mi?
Hayır. Gerçekleşmediği için devreye TÜSİAD girdi ve ana muhalefet partisinin yapması gereken uyarıları ayrıntılı şekilde ortaya koydu.
Kararsız seçmen sayısının hâlâ yüksek olması kimin hatası acaba?