Arabanızın camı açıksa kapatma ihtiyacı duyacaksınız. Eğer arabadan indiyseniz maske takmaya ihtiyacınız olacak.
Bu havayı solumanın herhangi bir canlının hayrına olmayacağını bilmek ve görmek için bilim adamı olmaya gerek yok.
Dilovası, Kocaeli sınırları içinde sanayi ağırlıklı bir yerleşim merkezidir. Kocaeli’nde bir üniversite, bu üniversitenin de ‘Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı’ vardır. Bu bölümün başında da Profesör Dr. Onur Hamzaoğlu…
Bu kıymetli tıp insanının asli görevi, halk sağlığı için tehdit oluşturan konuların üzerine gitmektir değil mi?
Evet öyle. Bizim vatandaş olarak yaşayarak tespit ettiğimiz vahim çevre sorununu, laboratuvar ortamında neticeye bağlamış. Elbette işin vahameti de normal olarak kâğıda dökülmüş:
“İlçede yaşayan annelerin sütünde ve bebeklerin dışkısında arsenik, cıva gibi metallere rastlandığı” yönünde açıklamada bulunmuş.
Bulunmuş da ne olmuş?
Şimdi sıkı durun. Kocaeli Üniversitesinin resmi raporu üzerine, bu kirliliği yaratan şirketlerin üzerine gitmesi gereken Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Dilovası Belediyesi, Hamzaoğlu hakkında ‘halkı korku ve paniğe sevk ettiği’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuş.
Şimdi madalyonun diğer yüzüne bakalım. Bu bilim adamı kendi il sınırları içinde zehir soluyan bir bölgeyi görmezden gelseydi, bu bir görev ihmali olmaz mıydı?
Belediyelerin asli görevi halk sağlığı için zaten bu tip denetimleri teşvik etmek değil midir?
Kendi eylemsizlikleri yetmezmiş gibi Üniversiteye de “sus, sus kimseler duymasın” nakaratını ezberletecekler.
Bu olayın ardından duyuyoruz ki; Dilovası’na, mevcut kirlenmenin üstüne bir de termik santral kuruluyormuş. Hem de Dil İskelesi Mahallesine 650 metre, Dil deresine 300 metre mesafeye.
Ham maddesi kömür ve kireç taşı olan bu termik santral, saatte 130 ton kömür yakacakmış.
Yani bu yakıt sonrası çıkacak toz bulutu ve insan sağlığını tehdit eden partiküller yeni bir çevre felaketini haber veriyor.
Evet, sanayileşmeye ihtiyacımız var. Ama çevreye duyarsız, doğayı korumayan sanayicilere ihtiyacımız yok.