Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan, iktidara geldiği günden bu ya CHP’nin tek parti dönemdeki icraatlarını dile getirir. Bu dönemi “karalaması” bir yana CHP’yi hedefe koyarak yaptıklarının yanlış olduğunu ısrarla iddia eder.
Düşünelim hep birlikte.
Büyük Kurtarıcı Atatürk’ün ölümünden sonraki yılları göz önüne alırsak, 2. Dünya Savaşı’na girmeyen bu ülkeyi yöneten CHP ve onun lideri rahmetli İnönü’yü hedef tahtasına koymak büyük haksızlık.
O dönemi anlatmaya gerek yok.
Ülkenin koşullarını hatırlatmaya ihtiyaç yok.
Ülke yönetiminde görev alacakların sayısı dahi sınırlı.
Liyakati bir kenara bıraktık, valileri bile atamalarda güçlükler var.
Evet, valilerin tek parti döneminde CHP il başkanları olduğu doğru.
Başka çözüm bulunabilir miydi?
Bilemeyiz.
Ancak çok kısa bir süre için yani 1936’dan 1939’a kadar yaklaşık 2,5 yıl kadar valilerin aynı zamanda CHP il başkanlığı da yaptıklarını biliyoruz…
Sadece 2,5 yıl.
Bunun acımasızca eleştirilecek yanı nedir?
Anlamak zor.
Oysa…
Bütün yetkileri tek elde toplayan Cumhurbaşkanlığı sistemine bakalım.
Cumhurbaşkanı partili…
Ve taşıdığı şapkaların sayısı dahi belli değil.
Hem Cumhurbaşkanı, hem Başvekil… Hem AKP Genel Başkanı…
Devletin tüm kurumları, bu kişinin, yani sayın Erdoğan’ın emrinde.
Böyle olunca ortaya çıkan tablo CHP dönemini fazlasıyla aratıyor.
Tek Parti döneminde sayın Erdoğan ve kadrosunun aldığı kararlar, 20 yıl sonunda ülkeyi ne hale getirdi?
Kurumlar zayıfladı, çürüdü ve çöktü.
Kurallar değişti, hatta bazıları hasıraltı edildi, yani rafa kaldırıldı.
Kamu görevlisi kavramı iyice yozlaştı, hatta dejenere oldu.
Kamu iyice siyasallaştı.
Oysa sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bugünün Türkiye’si 21 yıl öncesine göre daha demokratik” diyerek kendi dönemini parlatmaya çalışıyor.
Bize artık yeni bir şeyler söyle sayın Erdoğan…
Tabii varsa…