Elbette kırmızı et sektörünün tamamına aynı gözle bakmıyorum. Sorumluluk sahibi sektör temsilcileri gerçeği açıklıyorlar zaten. Ortalığı yangın yerine çevirenler; tüketici için önemli günleri ve ücret zamları sonrasını felaket tellallığı yaparak değerlendiren ve bundan çıkar sağlayan çevrelerdir. Bunu fırsat olarak değerlendirmek isteyen bazı muhalif medya kuruluşları da bu sesleri kendi kanallarından duyurmayı kullanışlı bulmaktalar. Dayandıkları neden; “tarım ve hayvancılık politikasındaki sorunlar ve eksikler…”
Doğru olabilir ama gidilen yol yanlıştır!
Çünkü;
- Dolar bazında zaten dünyanın en pahalı karkas ve perakende kırmızı et fiyatlarına biz sahibiz. Buna rağmen bu tükenmeyen hırs sahiplerinin fırsatları değerlendirirken ulaştıkları neticeleri de rakamlarla sık sık açıklıyorum.
- “Bazı maliyetler dolar bazında” dendiği için; ben bütün maliyetlerin dolar bazında olduğunu varsayıyorum (yem, ilaç ve aşı, işçilik, kira, enerji, vergi, sigorta, malzeme, nakliye, haberleşme giderleri, yani hepsi). Ve bu şartlarda dahi şişirilmiş maliyetlerin bir türlü doyuma ulaştıramadığı çevreleri izliyoruz.
- Zira dünyanın her yerinden fiyatlar alıyoruz ve yurt dışında yaşayan dostlarımız da bize market fiyatlarını yağdırıyorlar zaten…
En son bir arkadaşım Londra’da aldığı kaliteli bir kıymanın TL karşılığını (405 TL) söyledi ve aynı gün Türkiye’deki bir zincirin 450 TL’lik fiyatını yüksek bulduğunu belirtti. Oysa aynı gün ben köftelik kıymayı kilogramı 600 TL’ den almıştım. Yani aradaki fark öyle az buz değildi, yüzde 50’ye yakındı…
- Biraz da Almanya’dan örnek vereyim; Kuzu pirzola Almanya’da 16,99 Euro, bizde 24,50 Euro (900 TL), dana kıyma Almanya’da 8,99 Euro, bizde 15,50 Euro (570 TL), dana kuşbaşı Almanya’da 11,50 Euro, bizde 18,10 Euro (665 TL) karşılığıdır. Görüldüğü gibi Euro bazında da yüzde 50-70 oranlarında daha pahalıyız. Ancak daha fazlası da var. 740 liraya dana kıyma satan perakendecilerimizi izliyoruz. Bu fahiş kârın derecesini ölçmek hiç zor değildir. Karkas fiyatından hareketle, ortalama parça payları esas alınarak, kemik ve parçalama firesi de düşülerek yapılacak kalkülasyon ile brüt kâr marjını bulmak çok kolaydır. Çıkan yüzde 30 brüt kâr marjının anlamı, maliyet fiyatı üzerine yüzde 43 kâr ilavesi demektir. Dünyada ne böyle bir kâr ne de 20 dolar veya euro seviyelerinde dana kıyma fiyatı yoktur. İşte bunun için ülkemizde yüksek enflasyonun mutlu ettiği bir grup bulunmaktadır.
- Buna rağmen bu fırsatçıların en çok kullandıkları şablon söz; “Süt fiyatlarının yetersiz kalmasından dolayı süt inekleri kesime gönderiliyor. Bu durum, uzun vadede hayvan sayısında azalmaya yol açarak et arzını olumsuz etkiler” oluyor.
İyi de; kesime gönderilen hayvanlar kısa vadede et arzını artırmaz mı? Fiyatların düştüğü sahneyi biz neden hiçbir zaman göremiyoruz?
Alışmışlar, “tüketiciye ne söylesek inandırıyoruz” sonucuna güveniyorlar.
- Kaldı ki yukardaki “Arz yetersiz” söylemi her devreye girdiğinde, devletin istatistiklerini ortaya koyarak önemli bir eksiklik olmadığını da gösteriyorum.
- Başka bir şablon söz; “yem fiyatlarındaki artış, kur artışına bağlı olarak maliyetlerimizi artırıyor” oluyor. Bunun tuhaflığını da yukarda açıklamıştım.
- Başka bir şablon söz; “ithalat olmazsa et fiyatları bir gecede iki katına çıkar” oluyor. Bunu söyleyenler aynı zamanda ithalata da karşılar. Yani ne demek isteniyor? Yukarda fiyatlarımızın döviz bazında asgari yüzde 50 fazla olduğunu belirttim. Bu muhteremlere yetmiyor, fazlalık yüzde 100’e ulaşsın istiyorlar!
- Devletin verdiği desteği de yetersiz buluyorlar. Elbette çiftçiye verilen destek batılı ülkelerin seviyesinde değildir. Örneğin nüfusa göre tarımda kişi başı yapılan destekleme miktarı Almanya’da yaklaşık 77 dolar iken, ülkemizde 28 dolar…
Doğrudur, destek 2,75 katıdır. Peki kişi başı tüketim miktarı nedir?
Sadece kırmızı ette Almanya kişibaşı tüketimi yaklaşık 79 kg iken, Türkiye kişi başı tüketimi 24 kilogramdır (2022). Yani tüketim miktarı da 3,3 katıdır.
Birini söyleyip diğerini pas geçince elma ile armut kıyaslaması olmuyor mu?
Bunlarla da yetinmiyoruz ve sektör paydaşlarına kulak veriyoruz.
Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Bülent Tunç, yılbaşından sonra kırmızı et fiyatlarında ani bir artış olacağına dair çıkan söylentilere karşı açıklamalarda bulundu (Karar).
Bu tür söylentilerin genellikle Ramazan ayı, Kurban Bayramı ve yıl başı dönemlerinde ortaya çıktığını belirten Tunç, “fırsatçılara fırsat vermemek için ciddi çalışmalar yürütülüyor. Yılbaşından sonra kırmızı et fiyatlarında ani ve aşırı bir artış olması için hiçbir sebep yok” dedi. Tunç, bu söylentileri çıkaranların sadece kendi çıkarlarını düşündüklerini belirterek üreticileri uyardı ve fırsatçılara karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etti. Tunç, kırmızı ette fiyat artışını isteyen kişilerin, paket et ithalatını gündeme getirmeyi amaçladığını kaydetti. ‘Kırmızı et fiyatlarında ani artış olacak’ diyenler umduklarını bulamayacaklar diyen Tunç, üreticilere ‘biraz daha bekleyelim, daha çok kazanalım’ şeklinde düşünenlerin, fırsatçılara katkı sağlamış olacağını ve uzun vadede zarar edeceklerini belirtti.
İstanbul Perakendeci Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Aydın Tüfekçi, kırmızı et fiyatlarında ani bir artış beklemediklerini söyledi. Tüfekçi, şu an kuzu etinde mevsimsel darlık yaşandığını ancak bu durumun geçici olduğunu belirtti. “Et ve Süt Kurumu (ESK), daha fazla kesim yapmak üzere hazırlıklarını tamamladı. ESK 15 Ocak’a kadar 15 bin büyükbaş hayvan kesimi yapmayı planlıyor. Kesimden elde edilen etler, piyasa fiyatlarını regüle etmek amacıyla uygun fiyatlarla marketler, kasaplar ve et sanayicilerine ulaştırılacak” dedi.
Sonuç olarak; kırmızı et, çocuklarımızın zihinsel ve fiziksel gelişimi açısından en temel ihtiyaç olmasına rağmen, fırsatçılar bu yolu tıkayarak, satın alma gücü düşen halkımızın bu ihtiyacı için dolaylı da olsa taklit tağşiş yolunu da açmaktadırlar. Nitekim yine aynı kaynaklardan bilinçli olarak; “Avrupa’da yılbaşı tatili yüzünden ESK’nın yurt dışından et arzını devam ettiremeyeceği” söylentileri yayıldı. Ve ESK açıklama yapmak zorunda kaldı; “Piyasaya et arzımız devam etmektedir” diye. İşte fırsatçı enflasyonu dediğim budur. Altını doldurmaya devam edeceğiz…