Fahiş fiyat, kategori bazında ortalama fiyat seviyelerinin makul olmayan farklarla aşılması ve dikkat çekici yüksek fiyatlar şeklinde etiketlere yansıtılmasıdır. Ekonomik istikrarsızlık dönemlerinde, doğal afet ve diğer olağanüstü durumlarda ortaya çıkabilir.
Bazı görüşlere göre ‘fahiş fiyat’ subjektif bir kavramdır. Bunu ileri sürenler, daha çok yönetim zafiyeti ile oluşan yüksek enflasyonun sanal nedeni gibi göstermek istemekteler. Oysa bu iki neden birbirinin tamamlayıcılarıdır. Yüksek enflasyon ve olağanüstü bir durum gerçekleşmeden fahiş fiyat uygulaması kendine alan bulamaz. Yani birincisi ikincisine imkân yaratır.
O zaman “Neye göre fahiş?” veya “Nasıl anlaşılır?” sorularının cevaplarına odaklanalım:
- İlk sırada, bakar bakmaz fahiş olduğu anlaşılan fiyatlar vardır. Örneğin bazı özel okul fiyatları (lise ve üniversite) hem enflasyon oranlarının hem de küresel fiyatların çok üzerindeki seviyeleriyle öne çıkarlar. Bunların ne eğitim kalitesi ile ne de maliyet artışı ile izahı mümkün değildir. Fırsatçılık olduğu ise çok açık ortadadır.
- Gıda ve temel ihtiyaç ürünlerinde sadece küresel fiyatlara bakarak bile çok kolay kanaat sahibi olmak mümkündür. Yıllardır “İki ülkede iki alışveriş” yazı serisi ile kıyaslamalar yapmaktayız. Hatta yerli ürünlerimizin yurt içinde ve yurt dışındaki raf fiyatlarını karşılaştırmaktayız. Birçok markanın okyanus ötesinde daha ucuza (büyük nakliye ve stok maliyetine rağmen) satılabildiğini görüyoruz.
- Aynı markalı ürünün yurt içinde; bir satış noktasında 50 liraya, diğerinde 100 liraya satıldığına bakarak anlaşılabilir. Bu örnekleri de sık sık veriyoruz, internet ortamından da izlemek mümkün olabiliyor.
- Gıda ürünlerinin çoğunda maliyet fiyatlarına bakarak anlaşılabilir. Örneğin çiğ süt fiyatından, karkas et fiyatından, ham yağ fiyatından, un fiyatlarından, bakliyat ve meyve sebzede üretici fiyatlarından hareketle hangi ürünlerin fahiş seviyeye çıktığı rahatça hesaplanabilir.
- Stok seviyelerine bakarak anlaşılır. Deposunda en az 30 günlük stok bulunan satıcının, tedarikçi tarafından 1 gün önce ilan edilen yeni fiyata göre etiketini hızlı ve orantısız şekilde değiştirmesinden anlaşılır.
- Kayda değer döviz kuru artışı olmamasına rağmen, bundan etkileniyormuş gibi tavır sergilenmesinden anlaşılır.
- Kur artışı olduğu dönemlerde ise; maliyetleri artmayan bazı yerli mal üreticilerinin, ithal tüketim malı ile aynı oranda artış yapmaları fahiş fiyatın ilanıdır.
- Son zamanlarda son kullanım tarihi gelmiş veya geçmiş ürünlere yapılan indirimlerden anlaşılabilir. Örneğin 25 liralık ürün ömrünü doldurduğu için imha edilmesi gerekirken, 15 liralık indirimli fiyatı fahiş fiyatın tepe noktasıdır.
- Fiyatı sabit tutarken, kalite seviyesini düşürmek de fahiş fiyat tanımına girer. Zira mevcut fiyat o kaliteye fazladır. Önemli olan o fazlalığın tespitidir. Yani kalite kontrolün olumsuz sonucuna verilecek ceza ile fiyat farkına verilecek ceza ayrılmalıdır. Öyle ya ortada hem insan sağlığına hem de o insanın cebine zarar veren iki ayrı suç söz konusudur.
- Brüt kâr marjı artışlarından fahiş fiyatın derecesi ölçülebilir. Finansal tablolardan izlemek mümkündür.
- Sektör içindeki farklı görüşlerden (et, süt, unlu mamuller, meyve sebze başta olmak üzere) çıkarım yaparak bir fikre sahip olunabilir.
Sonuç olarak; sadece herhangi bir fiyata bakarak, “fahiştir” şeklinde hüküm vermek hem haksızlıktır hem de kolaycılıktır. Zaten buna gerek olmayıp, yukarda saydığım gibi bunu anlamanın birçok yolu vardır. Dolayısıyla fahiş fiyatın adresi o kadar kolay kendini belli eder ki, istenirse güncel olarak marka ve çeşit bilgisi ile hangi nedene bağlı olduğu da belirtilerek açıklamak mümkün olabilir.
Bunun yanında bazı çevrelerce pahalılığın bir tek nedeni vardır ve o da yüksek enflasyonu yaratanlardır. Buradan hareketle; “yapılan fiyat denetimlerinin hukuki olmadığı, serbest piyasa ekonomisinde malın fiyatını arz ve talep oluşumunun belirlemesine izin verilmesi gerektiği” dillendirilir.
Elbette bu doğru değildir!
Bir kere söz konusu olan mal ve hizmetler ‘temel ihtiyaç’ başlığı altındaki kategorilere ait olanlardır. Bunlar; gıda, giyim, barınma, sağlık, eğitim ve ulaşım kalemleridir.
Kaldı ki, dünyanın hiçbir noktasında serbest piyasa ekonomisi sınırsız serbestlik olarak anlaşılmaz. Küresel genişlikte ve öncelikle yukardaki kategorilerde bir başıboşluk ve fırsatçılık tespit edilirse, kamu otoritesi piyasalar üzerindeki denetimi ile ağırlığını hissettirir. Hem de sonuçları itibariyle bizdeki para cezalarından daha ağır olan hapis cezalarıyla…
Ülkemizde fiyatlama işinin raydan çıktığı; bunun da adalet duygusunun ve ahlakın bozulmasından kaynaklandığı genel kabul görmüştür. Ancak bunun adının konması ve etkili mücadeleye geçilmesi pek az kişiyi ilgilendirmektedir. Ortada para cezasından başka caydırıcı önlem bulunmuyor. Ya da ben duymuyorum. Kaldı ki para cezasını da tüketici ödüyor. Fahiş fiyat uygulamasını alışkanlık haline getirmiş olan bir ahlak yoksunu ödediği para cezasını da fiyata ekleyemez mi?
En acımasız neticesini yazımın sonuna bıraktım. Enflasyonu tırmandırma gücü vardır. Bunun için 2025 yıl sonu enflasyon tahminimin (% 42) içinde fırsatçı payının da yer aldığını ayrıca belirtmek isterim.