Son yıllarda bankaların kaynakları ve kredi faizleri üzerinde bir baskı oluşması, uzun vadeli konut kredi faizlerinin yükselmesini de beraberinde getirdi. Tüketicilerin bu nedenle “Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finans Sistemi” şirketlerine yönelmesi ise kendileri için risk oluşturmaya başladı.
AK Parti, sayıları son dönemde hızla artan bu şirketlerin denetim altına alınmasına ilişkin 23 maddeden oluşan bir kanun teklifi hazırladı ve TBMM Başkanlığı’na sundu.
SputnikNews’ten Serkan Demirtaş’ın haberine göre, faizsiz finans konusunda soruları yanıtlayan Bursa Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yazıcı, tasarrufa dayalı faizsiz finans sisteminin 1991 yılından beri Türkiye’de mevcut olduğunu anımsattı.
Ancak Yazıcı, gerek Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), gerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve gerekse Merkez Bankası gibi düzenleyici ve denetleyici kurumların uzun süreden bu yana bu alanda denetleme yapmamasının bir boşluk ortaya çıkardığını söyledi.
Yazıcı, bu nedenle de özellikle 2-3 yıldır bu tarz şirketlerin sayısında artış olduğunu aktardı.
‘Altyapısı tamamen boş olan, yasal olmayan bir yapıdan bahsediyoruz’
Prof. Dr. Yazıcı, bu tip kuruluşların temelde dini hassasiyetleri dolayısıyla faize karşı olan insanlar için alternatif bir finansman çeşidi olduğunu söyledi. Alt gelir gruplarının da bankalar yerine bu kuruma yönelmesiyle yaygınlığının arttığını belirten Yazıcı, “Bu tür şirketler vatandaşlar için kredilendirme konusunda daha kolay gelmeye başladı. Fakat sistem zaman içerisinde sermaye yeterliliğinin yeterli olmayışı ve denetlenmemeden dolayı çok düşük sermaye ile bu işi yapan şirketlerin türemesine neden oldu” dedi.
Bu tip işletmelerin insanlarda, banka algısı yarattığını kaydeden Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“BDDK ve kanun hükmünde yazılmış bankacılık kanununda da hiçbir kurumun bankalar dışında para toplama yetkisi olmadığı ve bu yetkinin sadece bankalara verildiği belirtiliyor. Kanuna göre, işletmeler bile dışardaki görüntüsü ile bankaya benzeyemez. Ve bundan dolayı altyapısı tamamen boş olan, yasal olmayan bir yapıdan bahsediyoruz.”
‘Kanun ile bu açıklar düzenlenecek’
Yazıcı, toplanan paranın nasıl kullanılacağı ve geri ödenmemesi durumunda ise doğacak risklerin belirsiz olduğuna dikkat çekti. Yazıcı ayrıca paranın güvencesini kimin sağlayacağı ve devletin güvencesinin nerede başladığının belirsiz olduğunu özellikle vurguladı.
Müşterilerin sistemden çıkmak istediklerinde çıkamadıklarını kaydeden Prof. Dr. Yazıcı, meselenin Meclis’te gündeme gelecek olmasını oldukça olumlu karşıladığını söyledi.
Yazıcı, “Toplanan bu paraların nerelerde işletildiği, şirket batarsa zararın kim tarafından ödeneceği gibi birçok konuda açık var. Kanun ile bu açıkların düzenlenecek olması beni çok memnun etti” dedi.