Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Çağlar Cilara, Gökhan Özbek ve Levent Özeren ile Avrasya Araştırma Şirketinin Başkanı Kemal Özkiraz’ın kripto para şirketi paylaşımlarıyla ilgili “Gazetecilerin sosyal medyada kripto para reklamı yapması yanlıştı; gazeteci reklamın aracı olmamalı” yorumunda bulundu.
Bildirici, kişisel web sitesi farukbildirici.com’da yayımlanan yazısında, kripto para paylaşımı yapan Kemal Özkiraz ve Çağlar Cilara ile görüştüğünü belirterek “Bu paylaşımları inceledikten sonra Kemal Özkiraz ile görüştüm; eleştirilerimi aktardım. Özkiraz, ‘eleştirileri haklı bulduğunu’ belirterek, ‘Bu bir reklamdır uyarısı konusunda eksiklik olduğu muhakkak ki bunu zaten ben de özeleştiri olarak söyledim. Reklama katılma sebebim araştırmacılıkla değil youtuberlıkla ilgili bir Token olmasından kaynaklıydı. Yani reklama konu olan Tokenın benim diğer alanım olan YouTube yayıncılarına hitap etmesiydi’ dedi. Çağlar Cilara ise sorularıma ‘Kendi sosyal medya hesabımdaki paylaşımlarımla ilgili kimseye hesap vermek zorunda değilim, gereksiz buluyorum bu tartışmayı’ karşılığını verdi.” dedi.
Bir gazetecinin kişisel hesabının, mesleki kimliğinden ayrı tutulamayacağını kaydeden Faruk Bildirici şunları ifade etti:
“Hemen belirteyim, Gökhan Özbek ve Kemal Özkiraz’ın eleştiriler üzerine yaptıkları paylaşımları yeniden değerlendirmeleri ve özeleştiride bulunmaları değerli. Ancak yeterli değil. Çünkü her ikisi de sadece reklam alırken dikkatli olmak ve paylaşımda reklam olduğunu belirtmekten bahsediyorlar.
Oysa bu reklam paylaşımında tartışılması gereken iki sorun var; birincisi paylaşımın reklam olduğunu belirterek takipçileri uyarma zorunluluğu, ikincisi ve asıl mesele, gazetecilerin (ve tabii bir araştırma şirketi yöneticisinin) reklam yapmasıyla ilgili etik sorunlar.”
Bir gazetecinin Youtube programına reklam alabileceğini; sponsorluk anlaşması yapabileceğini ifade eden Bildirici, “Ama programa reklam ya da sponsorluk için anlaşmak ile gazetecinin bizzat kendisinin reklam yapması, hele de reklamın aktörü haline gelmesi farklıdır” dedi. Bildirici şöyle dedi:
“Bir gazeteci reklam yapmamalı, reklamın aracı olmamalı. Reklam yapmak, gazeteciliğin doğasına aykırıdır. Zira gazeteciliğin temel işlevi kamu yararını gözetmek ve topluma yalın gerçeği aktarmaktır. Gazeteciler için inandırıcılık ve güvenilirlik iki vazgeçilmez kavramdır.
Para ya da maddi bir bedel karşılığı bir ürün ya da firmanın reklamını yapan gazeteci, mesleğin bu temel işlevinden kaynaklanan güvenilirliği ve inandırıcılığı paraya tahvil etmiş olur. Reklamını yaptığı ürün ya da şirketin niteliği ne olursa olsun ondan sonra üreteceği içeriklerin ya da yorumlarının gerçekliğine, inandırıcılığına gölge düşürmüş olur.”
Faruk Bildirici’nin “Sosyal medyada kripto para reklamı yapan gazeteciler” başlıklı yazısı şöyle:
Medyadaki “fon” tartışmalarının gölgesinde kaldı ama bence üç gazeteci, bir araştırma şirketi sahibinin, hemen hemen aynı ifadelerle, üstelik reklam olduğunu da belirtmeden yeni bir kripto para şirketine övgü yağdırmaları ve ardından gelen tepkiler, tartışmalar ve özeleştiriler de üzerinde durulmaya değerdi.
Gazetecilerin altcoin reklamı yapmasını etik açıdan değerlendirmeden önce izlemeyenler açısından öyküyü özetlemekte yarar var. Üç gazeteci bu altcoin hakkında daha önce de paylaşımlarda bulunmuşlardı ama sosyal medyada yankı uyandıran paylaşımlar, 20 Temmuz’da bağımsız gazeteci Gökhan Özbek’in yazdıklarıyla başladı:
“Kripto piyasaları yüzde 50’nin üzerinde kayıp yaşarken #Foy kendisine yatırım yapanlara kayıplarını aşağı çekmek için telafi coin verecekmiş. Tebrikler @FundOfYours Umarım toparlanma hızlı olur.”
Ardından halen TV5’te program yapan gazeteci Çağlar Cilara “Kripto piyasalarını takip ediyorum, ciddi düşüş var. Ama moral bozmayın. En son dikkatimi çeken haber, #Foy’un telafi coin vereceği yönünde” paylaşımında bulundu.
İnsanlara umut satıyorsunuz
Bu iki gazetecinin ardından ertesi gün de Avrasya Araştırma Şirketinin Başkanı Kemal Özkiraz ve köşe yazarı Levent Özeren benzer ifadeleri paylaşınca bu durum sosyal medya kullanıcılarının dikkatini çekti.
Gazeteci M. Şafak Sarı, bu dört kişinin daha önce de bu şirketin reklamını yaptığını belirten ekran görüntüleri paylaştı ve Twitter zinciri ile eleştirilerde bulundu:
“Ismarlama metinlerle bir kriptopara hisse reklamı yapıyorsunuz @caglarcilara @avrasyaanket @gokhanozbek @lvntozrn ama daha piyasada bile olmayan bir coini nasıl önerirsiniz insanlara?
Çiftlikbank, Thodex gibi bir vurgun yaşanırsa veya bu şirket işlerini etik ve hukuki olarak yürütse de insanlar sizin önerinizle bu token’dan alıp belirttiğiniz gibi paraları telafi edilmezse insanların yüzüne nasıl bakacaksınız?
Kripto para ve borsalar hakkında okur yazarlığın çok düşük olduğu ve en temel belirleyici özelliği Whitepaper’ın bile bulunamadığı $FOY adlı tokenın reklamını yaparak kim bilir kaç insanı mağdur edeceksiniz.”
Çok sayıda Twitter kullanıcısından “Bu yaptığınız etik değil, reklâm olduğunu ve bu işten para aldığınızı belirtmelisiniz” ve “Thodex’te de de insanlar reklamlara inanıp girmiş sonuçta mağdur olmuşlardı. Sizler gibi güvenilirliği ve nitelikleri tartışılmaz insanların rüştünü ispat etmemiş bu gibi projelerin reklamını/haberini yapmaması daha uygun olmaz mı” eleştirilerini dile getirdiler.
Karar gazeteci ekonomi yazarı İbrahim Kahveci de “Bu nedir @caglarcilara @gokhanozbek,
@avrasyaanket, @lvntozrn, Bir yanlışlık mı?” diye yazdı.
Taş mı yiyelim?
Bunun üzerine Levent Özeren, İbrahim Kahveci’ye “İbrahim bey; Sözcü ve CnnTürk gibi ulusal medyada reklamları yayınlanıyor. Arkadaşların paylaşımlarından görerek haber niteliğinde paylaştım. Sanki yüz kızartıcı bir durummuş gibi yazmışsınız. Yarım coinim dahi yok. O piyasadan anlamam da” yanıtını verdi. Levent Özeren, bir takipçisine de “Taş mı yiyelim? O zaman yeryüzünde reklam diye bir şey olmaması gerekir” dedi.
Kemal Özkiraz, “Saklanacak, utanacak ya da sakladığım bir durum değil. Çalıştığım ajans reklam alıyor, ben de foy aldım (hikayesi mantıklı gelen birçok tokendan az az alıyorum) zarar da etmedim, yatırım tavsiyesi vermiyorum. Kriptoda çok büyük riskler var o yüzden temkinli olunmalı diyorum” karşılığını verdi.
Gökhan Özbek de “İbrahim Bey hedef gösterir gibi ifade etmişsiniz. Saklanacak, utanılacak bir şey yok. Fon almıyoruz. Bioda yazıyor işbirliği ve reklam gelirleriyle işimizi yapıyoruz. Çalıştığım ajanstan gelen reklam olursa, yatırım tavsiyesi yapmadan yayınlarım. Burada bir anormal durum yok” yanıtını verdi.
Kahveci de Özbek’in bu sözlerini “Hedef gösterme değil, sadece ne olduğu izah gerekliydi. Takipçileriniz de riskleri yazmış. Hakaret edenler hariç tabii. İzah ettiniz ve insanlar da eksik yanları yazdı. Dediğim gibi milli futbolcular bile benzer reklamlarda oynadı. Sadece reklam notu düşülmeliydi. Eksik bu bence” diye yanıtladı.
Yapıcı eleştirilerden çıkarılan ders
Bu eleştirilerin ardından Kemal Özkiraz, “Sosyal medya reklamcılığında uzman bir arkadaşımla konuştum. ‘Bu bir reklamdır ifadesi zorunlu olmamakla birlikte hem seni hem takipçilerini korur keşke kullansaydın’ dedi. Bundan sonra reklam içeriği olursa bu uyarıyı koyacağım. Bu konuda hatalı davranmışım, acemilikten, affola” açıklaması yaptı.
Gökhan Özbek de “yapıcı eleştirilerden ders aldığını” belirterek, “Bakınız; Yapıcı eleştirilerden ders aldım. Bilmediğim konuda reklam alırken daha dikkatli olacağım. Bu konuda hata yaptığımızı da kabul ettim. Ama İbrahim Bey değerli birisiydi. Son ibaresiyle bilerek ya da bilmeyerek bir linçe neden oldu. Tepkim o yüzden” diye yazdı.
Bu paylaşımları inceledikten sonra Kemal Özkiraz ile görüştüm; eleştirilerimi aktardım. Özkiraz, “eleştirileri haklı bulduğunu” belirterek, “Bu bir reklamdır uyarısı konusunda eksiklik olduğu muhakkak ki bunu zaten ben de özeleştiri olarak söyledim. Reklama katılma sebebim araştırmacılıkla değil youtuberlıkla ilgili bir Token olmasından kaynaklıydı. Yani reklama konu olan Tokenın benim diğer alanım olan YouTube yayıncılarına hitap etmesiydi” dedi.
Çağlar Cilara ise sorularıma “Kendi sosyal medya hesabımdaki paylaşımlarımla ilgili kimseye hesap vermek zorunda değilim, gereksiz buluyorum bu tartışmayı” karşılığını verdi. Oysa bir gazetecinin kişisel hesabı, mesleki kimliğinden ayrı tutulamaz.
Hemen belirteyim, Gökhan Özbek ve Kemal Özkiraz’ın eleştiriler üzerine yaptıkları paylaşımları yeniden değerlendirmeleri ve özeleştiride bulunmaları değerli. Ancak yeterli değil. Çünkü her ikisi de sadece reklam alırken dikkatli olmak ve paylaşımda reklam olduğunu belirtmekten bahsediyorlar.
Oysa bu reklam paylaşımında tartışılması gereken iki sorun var; birincisi paylaşımın reklam olduğunu belirterek takipçileri uyarma zorunluluğu, ikincisi ve asıl mesele, gazetecilerin (ve tabii bir araştırma şirketi yöneticisinin) reklam yapmasıyla ilgili etik sorunlar.
Reklam uyarısı zorunludur
Reklam olduğunu belirtme konusundan başlayayım. Arkadaşı, Kemal Özkiraz’a yanlış söylemiş. Bu tür paylaşımlarda “Bu bir reklamdır” uyarısının konulması zorunluluktur. “Yatırım tavsiyesi değildir (YTD)” ibaresi de yeterli olmaz.
Çünkü birincisi etik açıdan zorunludur. Çünkü bir kişinin reklam olduğunu belirtmeden bir ürünün, markanın reklamını/tanıtımını yapması takipçilerini kandırması anlamına gelir. Hele de bu kişi, insanlara gerçeği aktarmakla yükümlü bir gazeteci ya da bilimsel araştırmalar yaparak duyuran bir araştırma şirketi yöneticisi ise bu uyarının bulunması ve “örtülü reklam” yapmaması daha da önem taşır.
İkincisi yasal mevzuat açısından zorunludur. Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı ve Reklam Kurulu’nun 4 Mayıs 2021 tarihli toplantısında 2021/2 numaralı ilke kararı olarak kabul edilen “Sosyal medya etkileyicileri tarafından yapılan reklam ve haksız ticari uygulamalar hakkında kılavuz”un beşinci maddesinde şu hüküm yer alıyor:
“Sosyal medya etkileyicisi aracılığıyla yapılan reklamların, açık ve anlaşılır şekilde ifade edilmesi ve ayırt edilebilir olması zorunludur. Her türlü iletişim aracında olduğu gibi sosyal medyada da sesli, yazılı ve görsel olarak örtülü reklam yapılması yasaktır.”
Paylaşımların ticari reklam olduğunun ilk karşılaşılan anda anlaşılabileceği şekilde belirtilmesi istenen kılavuzun 8. Maddesinde bu uyarının nasıl yapılacağı açıklanıyor:
“Instagram, Facebook, Twitter gibi fotoğraf ve mesaj paylaşım mecralarında paylaşılan fotoğrafın ve/veya mesajın içinde ya da altında veya açıklamalarında reklam verene ilişkin ad, marka, ticaret unvanı gibi tanıtıcı bilgilerden herhangi biriyle birlikte aşağıda belirtilen etiketlerden ya da açıklamalardan en az birine yer verilir:
#Reklam, #Reklam/Tanıtım, #Sponsor, #İşbirliği, #Ortaklık, “@[Reklam veren] ile işbirliği, @[Reklam veren] tarafından sağlandı, @[Reklam veren] tarafından hediye olarak alındı.”
Dolayısıyla Gökhan Özbek, Kemal Özkiraz, Çağlar Cilara ve Levent Özeren’in paylaşımlarında reklam olduğunu belirtmeleri hem etik hem de yasal mevzuat açısından zorunluydu.
Gazeteci reklam aracı olamaz
Elbette bir gazeteci, Youtube programına reklam alabilir; sponsorluk anlaşması yapabilir. Ama programa reklam ya da sponsorluk için anlaşmak ile gazetecinin bizzat kendisinin reklam yapması, hele de reklamın aktörü haline gelmesi farklıdır.
Bir gazeteci reklam yapmamalı, reklamın aracı olmamalı. Reklam yapmak, gazeteciliğin doğasına aykırıdır. Zira gazeteciliğin temel işlevi kamu yararını gözetmek ve topluma yalın gerçeği aktarmaktır. Gazeteciler için inandırıcılık ve güvenilirlik iki vazgeçilmez kavramdır.
Para ya da maddi bir bedel karşılığı bir ürün ya da firmanın reklamını yapan gazeteci, mesleğin bu temel işlevinden kaynaklanan güvenilirliği ve inandırıcılığı paraya tahvil etmiş olur. Reklamını yaptığı ürün ya da şirketin niteliği ne olursa olsun ondan sonra üreteceği içeriklerin ya da yorumlarının gerçekliğine, inandırıcılığına gölge düşürmüş olur.
Bu endişelerden hareketle Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde gazetecilerin sosyal medya dahil olmak üzere hiçbir mecrada reklam ve tanıtım yapmamaları gerektiği ilkesi benimseniyor:
“Haber ve yorum metinleri veya görüntüleri ile ilan-reklam amaçlı metinlerin ayrımı hiçbir karışıklığa yer bırakmayacak biçimde yapılmalıdır.
Gazeteciler ilan, reklam, tanıtıcı reklam veya sponsorlu metinleri yazmamalı, reklamlarda yüzü ya da sesiyle yer almamalı, sosyal medyada da reklam, tanıtım, ürün yerleştirme yapmamalıdır.”
Mesele gazetecilik ilkeleri açısından bu kadar açık, tartışma götürmez durumda. Kaldı ki, bu örnekte gazetecilerin reklamını yaptığı kripto para şirketinin ne kadar güvenilir olduğu konusunda yeterli bilgi de bulunmuyor.
Gazetecilerin, üstelik de reklam olduğu uyarısında bulunmadan kripto para reklamı yapmaları etik açıdan yanlış…