Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi, yazılarını yazarken iktidara öylesine “biat” etme gereğini duyuyor ki anlamakta zorluk çekmemek mümkün değil.
Tabii kendini Saray ve içinde yaşayanlara “biat” etmeye zorlayan şartları bilemem.
Ya çok inanmışlık.
Ya çok saflık.
Ya da bulunduğu konumu daha da güçlendirmek.
Her ne olursa olsun gazeteci hiç olmazsa bazen “tarafsız” kalmak zorunda.
“Tarafsız olmak” değil, “Tarafsız kalmak” zorunda.
Çünkü gazetecilik doğruları tarafsız bir şekilde halka aktarmak.
Yaklaşık böyle bir meslek.
Eğer “Sahibinin sesi” olacaksan, git Koç’un veya Sabancı’arın kendi kurum ve kuruluşları için yayınladığı aylık, ya da haftalık gazete-dergilerinde yazı yaz.
Olsa olsa kıblenin nerede olduğunu bilirsin.
Ama Ulusal bir gazetede köşe yazıyorsan ara sıra hiç olmazsa ayda bir veya bazen doğruları yazmalısın.
Soru şu:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden’la görüşmede 24 Nisan’daki açıklamasını gündeme getirdi mi?”
Erdoğan “Hamdolsun” dedi mi?
Dedi…
Bu ne anlama gelir?
“Görüşmedik, gündeme gelmedi. Getirmedim.”
Bunun aksi nasıl savunulur?
“Demedi” cümlesi kurularak.
Oysa Selvi’ye göre, görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden’ın 24 Nisan’daki talihsiz açıklamasını gündeme getirmiş.
Haydaaa…
Selvi, insanı şaşırtıyor.
Selvi’ye göre, Erdoğan, 1915 olayları hakkındaki açıklamanın Türkiye’yi hayal kırıklığına uğrattığını iletmiş. Tarihin siyasete alet edilmemesi gerektiğinin altını çizmiş. Türkiye-ABD ilişkilerinde tahribat yaratacak adımlardan kaçınılması gerektiği mesajını vermiş.
Hatta önemli bir gelişme bile yaşanmış.
Selvi noktayı koyuyor:
“Ama iki lider 24 Nisan’daki açıklamanın gölgesinde kalmadan hatta onu aşmayı başararak iki ülke ilişkilerini verimli bir noktaya taşımayı başarmışlar.”
Erdoğan onun için “Hamdolsun” demiş.
Bir gazeteci, eğer gerçekten “gazeteci” ise bir kişiyi böyle savunamaz.
Hayal başka…
Gerçekler başka.
Eğer gazeteci isen, yapacağın-yazacağın tek şey gerçekleri yansıtmak…
Halka doğruları aktarmak.
Eğer değilsen ki, öyle görünüyor.
Bol bol “hayal sat” kardeşim…
Anlaşılan “hayal satmak” sana iyi geliyor.
Salla gitsin…