Taha Akyol, CNN Türk ekranında 12 Eylül’ü anlatıyor. “5 bin kişi öldürüldü. 3 bini sağcı, solcular tarafından öldürüldü. 2 bini solcu, sağcılar tarafından öldürüldü.” Ne de olsa üzerinden 30 küsur yıl geçti. Eğer saptırmıyorsa, hafızası yanıltıyor demektir. Gerçek rakamlar her yerde binlerce kez yayınlandı. Ölü sayısı sağdan ve soldan toplam 5 bin 600 kişi civarındadır. Bu sayının 4 bin kadarı solcu, bin 600 kadarı da sağcıdır. Defalarca söyledik, bir kez daha tekrarlayalım. Öldürülen sağcıların arasında Türkeş’in “davadan döneni vurun” emriyle öldürülenler, ticari çıkar çatışmaları nedeniyle öldürülen sağcılar da vardır. Öldürülen sağcıların sayısı bunlarla birlikte bin 600’e ulaşmaktadır. Belgeler, mahkeme kararları, itiraflar, resmi rakamlar da bu sayıları doğruluyor. Öldürülen solculara bir bakın; gazeteciler, bilim adamları, akademisyenler, yazarlar, öğrenciler… Bu ülkenin aydınlık geleceğini yaratacak insanlar vardı hep. Taha Akyol’un, “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası İddianamesi”nde hakkında idam isteniyordu. Akyol 12 Eylül öncesinde “Hergün Gazetesi”nde köşe yazıları yazıyordu. O gazetenin en önemli işlevlerinden biri, sağ eylemcilere “Hergün Muhabiri” kimliği vererek gazeteci kimliğiyle eylemlerini rahat rahat gerçekleştirmelerini sağlamaktı. O gazete, Türkiye’yi darbeye hazırlamak, eylemleri kışkırtmak ve hatta eylemlere yardımcı olmak için elinden geleni yapmıştı. Hergün Gazetesi, MHP’nin yayın organıydı. O gazeteyi gazete, çalışanlarını da gazeteci sayarsak, meslektaşlarını sağcı eylemcilere manşetten hedef göstermekten de kaçınmıyordu.
Bu küçük hatırlatmadan sonra, gelelim 4 Nisan 2012’de başlayan ve 12 Eylül Cuntası’nın hayatta kalan iki üyesinin, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanacağı davaya. MHP, 12 Eylül’ün mağdurlarındanmış ve davaya müdahil olacakmış. Alparslan Türkeş’in haklı serzenişini hatırlayın, “Biz içerdeyiz, ama fikirlerimiz iktidarda” dememiş miydi? Fikirleriniz iktidardaysa, neye karşı müdahil olacaksınız, darbecileri neyle suçlayacaksınız? 12 Eylül öncesinde gerçekleştirdikleri birçok eylemin, Türkiye’yi darbeye hazırlamak için gerçekleştirildiği, kullanıldıkları ortaya çıkmadı mı? 16 Mart Katliamı’ndan Balgat Katliamı’na, Piyangotepe Katliamı’ndan Balgat Katliamı’na, Bahçelievler Katliamı’na hepsinin arkasında kimler var, kimler gerçekleştirdi bu kanlı eylemleri? Bu kanlı eylemlere benzer, solun gerçekleştirdiği bir tane eylem var mı “katliam” olarak nitelendirebileceğimiz?
Bir gerçeği vurgulamak, 12 Eylül’ün sillesini yemiş, cezaevlerinde solcularla birlikte işkence görmüş, hatta darağacında can vermiş sağ eylemcilerin hakkını teslim etmek boynumuzun borcu. Sözümüz onlara değil tabii ki. 12 Eylül’den önce eylemlerin içinde “derin devlet” tarafından kullanılan, korunan ve 12 Eylül’den sonra da “hizmetlerinin” karşılığını kat be kat alanlara sözümüz. Bugün aramızda “işadamı” kimlikleriyle dolaşıyorlar. Hayatta olmayanlar çocuklarına şirket ortaklıkları bıraktılar, geleceklerini garanti altına aldılar. Hayatta olanlar, 12 Eylül öncesinde (avukatlarının yalancısıyız) “evinde pencere bile yok”ken bugün çok zengin oldular, son model Mercedes’lerle geziyorlar. Hatta devletle “iş” yapıyorlar.
Sahi, bu ikinci kesim MHP’lilerin hiç sesi çıkmıyor. 12 Eylül davasına müdahil olup, edindikleri servetin hesabını soracaklar mı Evren ve Şahinkaya’dan acaba?