Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim – Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Meclis’in tarihine baktığınızda hiçbir yolsuzluk olayı konusunda suskun kalmamıştır” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, devletin yasama, yargı ve yürütmenin organları bulunduğunu, dördüncü ayak olarak da medyanın eklendiğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, medyanın işlevinin yitirmesi, diğer üç erkin ise tek elde toplanmasının büyük sıkıntılara yol açacağını söyledi.
Haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Adaletin çürüdüğünü, yasama organının, yani bugünkü parlamentonun bu çürümeye bir anlamda katkı verdiğini, yürütme organının ise bu çürümede ana aktör olduğunu artık hepimiz biliyoruz, bütün dünya biliyor aslında” diye konuştu
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bazı satırbaşları şöyle:
“-Şu anda toplumun canını yakan bir sorun var; ekonomi. İster markete gidin ister pazara gidin ister bakkala gidin; nereye giderseniz alışveriş yaptığınızda canınızın yandığını görürsünüz.”
“-Öyle bir noktaya geldi ki ekonomi artık dikiş tutmuyor. Kararlar alıyorlar, faizleri yükseltiyorlar, önce düşürdüler, sonra yükselttiler, faizler aldı başına gitti, dolar düşecekti; tam tersine Türk Lirası eridi, doların karşısında hiçbir önemi kalmadı, değeri kalmadı Türk Lirası’nın, kâğıttan bir para oldu…”
“-Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, borç para buldu diye sevinen bir ülke haline geldi.”
“-Türkiye 34 yıl sonra yurt dışından şeker ithal eden ülke konumuna geldi. Böyle giderse her şeyi artık dışarıdan alacağız. Böyle bir garip durumla karşı karşıyayız.”
Hayat pahalılığı yansıyınca, her eve yansıyınca üniversiteye, öğrencilere de yansımış oluyor. Dolayısıyla pek çok sorunu olan öğrencileri, mesela 21 yıldır barınma sorununu çözemediler. Oysa 1 yıl içinde Türkiye’de yurt sorunu çözmek mümkün. Çok basit bir olay ama yapmıyorlar.”
Emekliye ikramiye
“-Emekli niye çalışıyor? Hangi gerekçeyle çalışıyor? Yeteri kadar aylık vermiyorsun, bu adam perişan vaziyette. Nasıl olacak? Geçinemiyor, çalışacak… İkramiye vereceğim, çalışanı cezalandıran bir modeli inşa ettiler şimdi. Bu da bizim Cumhuriyet tarihinde bir ilktir değerli arkadaşlarım.”
“-5 bin lirayı böyle çok büyük bir para olarak da kimse görmesin, ona da baktım. 5 bin lirayla ancak 500 tane simit alıyorsunuz, o kadar yani.”
Gazze’de yaşananlar
“-Gazze’de 2-2,5 milyon insan yaşar, Filistinli yaşar. Çok zor koşullarda yaşıyorlar; açlık var, sefalet var, gıda dışarıdan geliyor, yoksa aç kalacaklar… Bir sürü sorunları var ve dünyanın büyük bir kesimi bu sorunlara ilgisiz kaldı.”
“-Filistin halkının haklı davasını savunmak elbette ki her demokratik ülkenin hakkıdır.”
“-Ama hiçbir haklı dava sivillerin öldürülmesine haklılık kazandırmaz. Sivillerin, kadınların, çocukların, yaşlıların öldürülmesi asla ve asla doğru değildir, sizin haklı davanızın üzerine gölge düşürür.”
“-Özellikle uluslararası kuruluşların bu konuda Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bu sorunun çözülmesi için çaba harcaması gerekir. Eğer bir sorun çözümsüzse genelde Filistin-İsrail örneği verilir.”
“-Artık bu sorunun 21’inci Yüzyılın dünyasında çözülmesi gerekiyor ve olayların büyümeden, siviller öldürülmeden, çocuklar öldürülmeden bu davanın bir şekliyle sonlanması gerekiyor.”
“Kim bu yabancı askerler?”
“-Önümüzde bir tezkere var, terörle mücadele edeceğiz diyorlar. Hiçbir zaman terörle mücadelenin karşısında olmadık, tam tersine terör nereden kimden gelirse gelsin her türlü mücadeleyi yapın dedik. Bu kadar açık, bu kadar açık…”
“-Sınır ötesi operasyon; zaten uluslararası hukuk bana o yetkiyi veriyor. Terör varsa giderim, vururum; bitti, o kadar…”
“-Şimdi önümüze bir tezkere getiriyorlar, gelecek. Elbette ki terörle mücadele konusunda verilecek her yetkiye biz ‘evet’ deriz ama anlamadığım bir şey var: ‘Yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması’ diyor. “
“-Birinci sorum Bahçeli’ye: Partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tezkereye evet diyeceğini söylüyorsun. Sana bir soru: Yabancı asker postallarının Türkiye Cumhuriyeti topraklarını çiğnenmesine evet diyor musun, demiyor musun? Bu kadar açık. Milliyetçiyim diyorsun… Bu kardeşiniz de milliyetçi, 6 okumuzdan birisi de milliyetçilik. Asla ve asla yabancı bir askerin Türkiye’ye gelmesini istemiyorum!”
“-Bahçeliye ikinci sorum: Bu yabancı askerler kimler? Amerikalılar mı, Ruslar mı, Japonlar mı, Yunanlar mı?.. Kim bunlar? Hangi askeri terörle mücadele için Türkiye’ye davet edeceksiniz?”
“-Ya bu ülkede terörle mücadeleyi Türk Silahlı Kuvvetleri verdi, polislerimiz verdi. Binlerce şehidimiz var, bir tane yabancı asker bile gelmedi. Şimdi beyler: ‘Terörle mücadele edeceğiz, yabancı askerleri davet edeceğiz.’ Kim bu yabancı askerler, kim?”
“-Öyle bir noktaya geldik ki; helikopterimiz düşürülür, yabancılardan duyarız; Akdeniz’de gemimiz basılır, yabancılardan duyarız; Karadeniz’e gemimiz basılır, yabancılardan duyarız, SİHA’mız düşürülür, onu da yabancılardan duyarız.”
“-Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir zaman böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştı. Onlar önce açıklıyorlar, biz duyuyoruz, sonra bunlar utangaç cevaplar veriyorlar.”
“-Ben ve bütün Cumhuriyet Halk Partililer, artı bütün vatanseverler, ülkesini ve bayrağını sevenler bir tek yabancı askerin Türk topraklarına postalarının değmesini asla istemiyoruz.”
“-Bana soruyorlar: Tezkereye niye hayır diyeceksin? Yabancı asker istiyorsan evet de, hayır diyorsan, milliyetçiyim diyorsan sen de hayır diyeceksin!”
Akkuyu kimin malı
“-Bakın gene milliyetçilikten söz edeyim. Akkuyu Nükleer Santrali kimin malı? Rusların. Hangi topraklarda yapılıyor? Bizim topraklarda. Limanı verdik mi? Limanı verdik. Yöneticisi ne diyor? CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı şunu açıklıyor: ‘Biz başka bir devletin topraklarında, yani Türkiye’de bu santrali kendimiz için inşa ediyoruz. Bu nükleer santral Rusya’ya aittir’ diyor.”
“-Limana geleyim; onu da yine bir Rus yönetici şöyle açıklıyor: ‘Burası bizim limanımız.’ Mersin’de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait olan yerde burası bizim limanımız diyor. Burası tam organize bir gümrük bölgesi, kargoların gümrük işlemleri burada yapılıyor. Buraya sadece Rusya Federasyonu’ndan değil, dünyanın farklı ülkelerinden de gemiler alıyoruz. Yap-işlet-sahip ol modeli; yapıyor, işletiyor, burası bana aittir diyor. Model bu… “
“-Garanti vermişiz bir de elektriği 12,5 sentten alacağız diye, 12,35 dolardan alacağız diye ve bu 15,83’e kadar da çıkabilir diyor.”
“-Şimdi bunlara sormak isterim, Bahçeli’ye de sormak isterim: Bu mudur milliyetçilik ya? Bu mudur milliyetçilik? Kendi toprağını götürüyorsun, başka bir ülkeye veriyorsun, limanını başka bir ülkeye veriyorsun ve o belli bir bölgeye bir tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dahi giremiyor. Bu mudur milliyetçilik? Ya batsın sizin milliyetçilik anlayışınız; siz milliyetçi falan değilsiniz ya, değilsiniz! Ha istiyorlarsa girsinler; yönetim kurulu kimlerden oluşuyor, bunlara da baksınlar.”
“Bu meclis o meclis midir”
“-Geçen dedim ki: Bu meclis yani şimdiki meclis el kaldırıp indiren -AK Parti ve MHP grubu için dedim- bir meclis. Kimse kanuna falan da bakmıyor. Bakıyor grup başkanvekili el kaldırdıysa hepsi el kaldırıyorlar, indirirse indiriyorlar.”
“-O nedenle şimdiki meclise, yani bugünkü meclise Gazi Meclis denmez dedim. Bunlar, vay nasıl denmez diye başladılar, bir sürü laflar, bir sürü…”
“-Gazi ne demektir? Vatanı için mücadele ederken yaralanan kişi demektir, ülkesi için mücadele ederken yaralanan kişi demektir, hak, hukuk ve adalet için mücadele ederken yaralanan kişi demektir. Gazi budur…”
“-Gazi Meclis denmesinin nedeni, bu Meclis’in kuruluşunda Meclis ilk kurulurken Milli Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Meclis’tir bu Meclis, Milli Kurtuluş Savaşı’nı yönetti ve o nedenle Meclis’e gazilik unvanı verilmiştir.”
“-Milli Kurtuluş Savaşını yönetirken de Mustafa Kemal’e belli bir süre için başkomutanlık yetkisi verilmiştir. ‘Başkomutanlık yetkisi bize aittir’ demiştir O Gazi Meclis, o Gazi Meclis’in özelliği budur. Bu meclis o meclis midir?”
“-Eğer yabancı askerler gelsin, terörle mücadele etsin diye bir meclise ne diyeceksiniz? O milletvekillerine ne diyeceksiniz? O partilere ne diyeceksiniz? Soruyoruz ya, bu yabancı askerler kim? Tık yok.”
“Yolsuzluklara evet diyen bir meclise Gazi Meclis denmez”
“-Erdoğan’a ve Bahçeli’ye üç soru soracağım; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yöneticileri yolsuzluk yaptığında haklarında soruşturma ve kovuşturma açılmayacaktır diye kanun teklifi gelirken, bu kanun teklifinden sizin haberiniz var mı? Birinci sorumuz bu. Yani siz buna evet dediniz mi başlangıçta teklif edilirken?”
“-Dünyanın hangi parlamentosunda -ister Papua Yeni Gine, ister Somali, ister Filistin, ister İsrail, ister Amerika, Japonya, Güney Kore, Filistin neyse- yolsuzluklar hakkında araştırma ve kovuşturma yapılamaz diye bir kanun çıkmıştır. İkinci sorum bu. Dünyanın hangi parlamentosunda bir kamu kurumunda yapılan yolsuzluklar kovuşturma konusu soruşturma konusu olamaz diye kanun çıkmıştır.
“-Sizin aklınız erer ermez mi bilmiyorum, Bahçeli ve Erdoğan için söylüyorum… Aklınız erer ermez mi bilmiyorum ama ilkokula giden bir çocuğa sorun, ilkokula giden deyin ki: Herhangi bir parlamentoda milletvekilleri bir kamu kurumunda yolsuzluk yapanlar hakkında araştırma ve kovuşturma yapılamaz diye bir kanun çıkarsa buna siz evet mi dersiniz, hayır mı derseniz. Adım gibi eminim hayır diyecektir, böyle bir rezalet olmaz diyecektir.”
“-İlkokul öğrencisinin bile kabul etmediği bir olayı siz hangi gerekçeyle kabul ettiniz? Hangi gerekçeyle kabul ettiniz? Hangi gerekçeyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndaki yolsuzlukların üstünü örtmek için kanun çıkardınız?”
“-O nedenle onların olduğu bir meclise, yolsuzluklara evet diyen bir meclise Gazi Meclis denmez. O tarihteki, bizim tarihimizdeki, o Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren kişilerin oluşturduğu meclis Gazi Meclis’tir.
“-O Meclis’in tarihine baktığınızda hiçbir yolsuzluk olayı konusunda suskun kalmamıştır. Kendi bakanlarını da Yüce Divan’a göndermişlerdir, yolsuzluk konusunda duyarlıdırlar. Bunlar bir taraftan derler ki kul hakkı yemek en büyük günahtır, öbür taraftan malı götürenlere: Siz malı götürün istediğiniz kadar hiçbir şey olmayacak, kanun çıkardık.”