“Kurt puslu havayı sever.” Maalesef ekonomi ikliminin şartları (yüksek enflasyon) fırsatçıya o kadar geniş imkânlar sunuyor ki, en canlı örneği et sektörü içinde yaşanıyor.
Bu konuda yıllardır uyarıyorum. Hem de kuru kuruya değil, üretici ayağından başlayarak tezgâha kadar; ABD’den başlayarak Avrupa’ya kadar dolar- euro bazında kıyaslamalar yaparak, eski-yeni kâr marjlarını da ortaya koyarak açgözlülüğün hangi aşamalarda geliştiğini de göstermeye çalışıyorum…
Ramazan ayı öncesinde, yani talebin artması beklenen bir dönemde basında yer alan haberlere göre, et piyasasında dengeyi bozmak isteyen bazı kişiler, üreticileri hayvanlarını kestirmemeye ikna ederek arzı kısıtlamayı hedefliyorlardı. Facebook ve WhatsApp gibi platformlarda oluşturulan gruplarda, “Direnin arkadaşlar, fiyat 430 TL’ye çıkacak” gibi mesajlarla üreticilere baskı yaptıkları tespit edilmişti. Nitekim o sınır da aşıldı ve 455 TL seviyesine gelindi.
Devlet kurumları bunun da tesiri ile harekete geçtiler. Eğer bu çorbada bizim de tuzumuz varsa, evine et girmeyen vatandaşlarımız adına ancak vicdani rahatlık duyabiliriz. Dolayısıyla geç de olsa bütün kaçak yolları tıkamak üzere bir yerden başlamak gerekiyordu.
- Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurumu (VDK), kırmızı et sektöründeki kayıt dışılığı takibe aldığını Şubat ayı içinde açıkladı. İlk aşamada sektöre yön veren 4 büyük mükellefe ait büyükbaş hayvan üretim yerlerine yönelik fiili sayım gerçekleştirildi. Bu üreticilerin 7 ildeki tesislerinde saha denetimleri yapıldı. Bu mükelleflerin 3 milyar lirayı bulan kazancı kayıt dışı bıraktıkları belirlenirken, buna ilişkin vergi tarhiyatı yapıldı.
- Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, Mart ayı içinde; kırmızı et sektörüne ilişkin eş zamanlı çok sayıda inceleme yürüttüklerini ve bu konuda önemli bulgular elde ettiklerini belirterek, “Rekabeti ihlal eden teşebbüslere kanunumuzun Rekabet Kurulu’na verdiği yetkiye dayanarak cirolarının yüzde 10’u tutarında idari para cezası vereceğiz” dedi. Son zamanlarda söz konusu sektördeki teşebbüslerin ürün fiyatlarını birlikte tespit ettiklerine, aralarında anlaşarak fiyatları yükselttiklerine veya arzı kısıtladıklarına ilişkin çok sayıda şikâyet ve ihbar aldıklarına dikkat çeken Küle, “Kırmızı et sektörüne ilişkin eş anlı çok sayıda inceleme yürütüyoruz ve bu konuda elimizde önemli bulgular var” diye konuştu.
- Ticaret Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın koordinasyon içerisinde yürüttüğü çalışmalarda; kırmızı et sektöründeki fahiş fiyat artışları ve stokçuluk faaliyetleri takip ediliyor. Bakanlık hayvancılık sektöründe maliyetlerde kayda değer bir artış olmamasına rağmen fiyatları artıran firmaların, fırsatçılık yaparak tüketicinin temel gıdaya erişimini zorlaştırdığına dikkat çekildi. Bu kapsamda 24 Mart 2025 Pazartesi sabahı erken saatlerde, 8 farklı ilde faaliyet gösteren toplam 20 işletmeye yönelik kapsamlı denetimler başlatıldı.
Burada gözden kaçan bir durumu da ben açıklayayım. Son 3 ayda dana karkas kesim fiyatlarında artış yüzde 23 olurken (Kaynak: UKON 26 Aralık 2024 ve 27 Mart 2025 bültenleri), perakende fiyatlarındaki anormal fiyat artışlarını da resmi bir kaynaktan alalım.
Merkez Bankası, Ramazan ayı fiyat gelişmelerini analiz eden bir çalışma yayımladı. Analize göre, kırmızı ve beyaz et fiyatlarında fırsatçılık yapılmaması çağrılarına rağmen, yüzde 75-80 artış yapıldığı belirlendi.
Bunun anlamı; fırsatçıların sadece tedarikçi ayağında bulunmadığıdır. Perakende ayağında da bazı işletmelerce benzer durum brüt kâr marjlarını artırarak değerlendirilmek istenmiştir. Yaptığım kalkülasyon (hesaplama) sonuçları ile de bu durum uyumludur.
Sonuçta; ceza olarak, ne cironun yüzde 10’u, ne de biraz fazlası asla caydırıcı olamaz. Zira uygulanan yüksek kâr marjları içinde bunun telafi edilmesi çok kolaydır. Kaldı ki bu cezaları da tüketiciye ödettiklerini (fiyat zamları yoluyla) görmekteyiz. Artık meslekten men, iş yeri kapatma ve daha fazlası gerekiyor…
Zira artık başka çare kalmadı…
Bugüne kadar yeterli sayıda küresel fiyat kıyaslaması yaptım. O yazılarım için sırası geldikçe link verdim. Bu bakımdan tekrar yeni bir fiyat kıyaslamasına gerek duymuyorum. Zaten benim tespitlerim ilgili kurumlar tarafından da onaylandığına göre artık bu bıktırıcı girişimlere son vermenin şart olduğu çok açık ortadadır. Yani yeni bir delile gerek yoktur, bu konuda toplumda mutabakat sağlanmıştır. Eksik olan caydırıcı cezaları uygulamaya koymaktır…
Nitekim sektör içinde de bizim gibi düşünenler çoğunluktadır. Kişi başı kırmızı et tüketimini son beş yıl içinde yarı yarıya düşürenlerin spekülatörler olduğunu ve onlara inanılmaması gerektiğini de seslendirenler, sorumluluk hisseden meslek örgütleridir.
Vardığım sonuç, dolar-euro bazında dünyanın en pahalı kırmızı eti bizim ülkemizde satılıyor. Elbette hayvancılık politikalarında hatalar vardır. Ancak bu kadar açgözlülüğü politika hatalarının arkasına gizlemek, anlatılanları masal sınıfına sokar.
Kazancı batı ülkelerinin vatandaşları kadar olmayan Türk insanının, sağlık açısından gerekli olan temel gıdaya o ülkelerden daha yüksek fiyatla ulaşmak zorunda kalmasına, hatta hiç ulaşamamasına neden olmak büyük suçtur.
O kadar kolay geçiştirilemez!