Şimdilerde “kayıp ilanı”yla aranan bir dönemin “muktedir bakanı” Berat Albayrak’ın istifa mektubunu yorumlarken Türkçesine de değinmiştik. Bir bakana yakışmayacak yazım ve anlatım yanlışlarıyla doluydu istifa mektubu…
Ancak Berat Albayrak’la sınırlı bir durum değildi bu. Niteliksizlik, AKP döneminde atanan kamu görevlilerinin ortak özelliği idi adeta. Devlet yönetiminde “liyakat”in yerini “sadakat” alınca her alanda nitelik yitimi yaşanması kaçınılmazdı. Dilimiz de payına düşeni aldı bu çöküşten…
“Dil bir ulusun aynasıdır. Bu aynaya baktığımız zaman, orada kendimizin gerçek yankısını görürüz” demiş Alman düşünür ve ozan Friedrich Schiller.
Diline yabancılaşmış yöneticilerimiz, Türkçenin aynasına baktıklarında ne görüyorlar acaba?
İlkokul düzeyinde Türkçe bilgisi olmayan “yerli ve milli” bürokratlar, akademisyenler, politikacılar tanıdık bu dönemde! Türk abecesindeki “yumuşak g”nin çengelini nereye koyacağını bilemeyen başbakanları canlı yayında izledik? Ankara’yı parsel parsel satan Melih Gökçek’in sanal ağ paylaşımlarındaki Türkçe zavallılığına tanık olduk! Bağlaçları ayrı yazamayan bir adam, 23 yıl “yönetti” Cumhuriyetimizin başkentini!
Ülkemizin “Türkçe özürlü” yöneticileri arasına, son günlerin en çok tartışılan rektörü Prof. Dr. Melih Bulu da katılmış bulunuyor. Paraşütle getirildiği Boğaziçi Üniversitesi’nde kendisini protesto eden öğrencilere ve öğretim üyelerine “Merhaba” demek için yayımladığı ilk açıklamada çok sayıda yazım yanlışı vardı. “İntihal” (akademik hırsızlık) suçlamasıyla da gündemde olan Melih Bulu’nun Türkçesi, Berat Albayrak’ın istifa mektubundaki özensizlikleri aratmadı. Merak edenler, bu sayfadaki görsel belgeyi inceleyerek notunu verebilir!
AKP ve yandaşlarının dilinde bir “elit” lafıdır gidiyor! Onların “elit” diyerek ötekileştirmeye çalıştığı gençler, gerçekte bu ülkenin en eğitimli ve nitelikli halk çocuklarıdır! Sınıfsal kökenlerine bakılırsa, genellikle orta halli ailelerden geldikleri rahatça görülür. Cahilliğe yatırım yaparak karanlık iktidarını sürdürmek isteyen AKP’nin bu gençleri “elitist / seçkinci” diye aşağılamaya çalışması, çağdaş ve bilimsel eğitime düşmanlığından kaynaklanıyor.
Siz sivil darbeyle siyasal iktidarınızı kurabilir; yargıyı, medyayı, akademiyi ele geçirebilirsiniz ama bu kafayla asla düşünsel ve ekinsel bir çekim merkezi oluşturamaz, çağdışı ideolojinizi toplumda egemen kılamazsınız!
Ülkemizin aydınlık geleceğini, bilimi kılavuz edinen iyi eğitimli gençlerimiz belirleyecek. O gelecekte sizin “esaminiz” bile okunmayacak!