Egemen eşitliğe dayalı iki devlet formülünün Kıbrıs’ın gerçeklerine dayalı yeni bir politika olduğuna dikkat çeken Tatar, bu politikanın Kıbrıs için olduğu kadar bölge için de oldukça önemli olduğunu söyledi. Tatar, “İki egemen devlete dayalı çözüm politikamızda kararlıyız ve bu politikadan geriye dönüş yoktur. Halkımızın da bir 50 yıl daha müzakerelerin sürmesine tahammülü yoktur” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri değerlendirdiği bir yazılı açılma yaptı. Tatar, BM Güvenlik Konseyi’nin, Kıbrıs’ta BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasıyla ilgili olarak aldığı kararda Kıbrıs sorununa federasyon zemininde çözüm bulunmasına atıf yapılması, çeşitli spekülasyonlara neden olduğuna dikkat çekti. Bazı çevrelerin de bu kararı bilinçli olarak “egemen iki devletli çözüm önerisi ortadan kalktı” şeklinde değerlendirmelerin kabul edileme olduğunu vurgulayan Tatar, şunları söyledi:
“Federasyon zemininde uzun yıllardan beri devam eden müzakere süreçlerinin özellikle Annan Planı referandumu sonrasında ve özellikle Crans Montana’da Rum tarafının uzlaşmaz ve olumsuz tutumları sonucunda çökmesinden sonra, egemen iki devlete dayalı çözüm şekli, yeni bir fikir ve yeni bir politika olarak tarafımızdan gündeme getirilmiş, bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi anavatanımız, garantör Türkiye tarafından da desteklenmiş ve bu yönde yoğun girişimlerde bulunulmuştur. Halkımız da Cumhurbaşkanlığı seçiminde büyük bir çoğunlukla egemen iki ayrı devlete dayalı çözüm şekline destek verirken, Güney Kıbrıs’ta bazı çevreler ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de iki egemen devlete dayalı çözüm şeklini dillendirdiği de unutulmamalıdır.
Bu yeni fikir ve yeni politika büyük bir yankı yaratırken, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de düzenlediği 2021 yılının ilk basın toplantısında gündemi değerlendirirken, “yeni fikirlere açık ve tarafları dinlemeye hazır olduğunu” belirtmiştir. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de belirttiği gibi zamanı ve yeri belirlenmeye çalışılan gayrı resmi 5+1 toplantısında yeni fikirler gündeme gelecek ve bu doğrultuda egemen eşit iki devlete dayalı çözüm politikamızı masaya getireceğiz. Masada, Anavatan Türkiye’nin de olması en büyük gücümüz olacaktır.”
Kararlıyız ve girişimlerimizi sürdüreceğiz
Tatar, “BM Güvenlik Konseyi’nin söz konusu son kararında bazı çelişkili ifadelerin egemen iki eşit devlete dayalı çözüm önerilerini geri çekeceğimiz veya bundan vazgeçeceğimiz anlamını asla içermemelidir. Bu konuda kararlıyız ve girişimlerimizi sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde açıkladığım, halkın da onay verdiği ve Anavatan Türkiye’nin de desteklediği egemen eşitliğe dayalı iki devlet formülü, Kıbrıs’ın gerçeklerine dayalı yeni bir politikadır ve bu politika Kıbrıs için olduğu kadar bölge için de oldukça önemlidir. İki egemen devlete dayalı çözüm politikamızda kararlıyız ve bu politikadan geriye dönüş yoktur. Halkımızın da bir 50 yıl daha müzakerelerin sürmesine tahammülü yoktur” dedi.
1974 öncesinin karanlık günleri
Ülkenin, halkın ve yetişen yeni nesillerin geleceğini belirsizlikler içerisinde tehlikeye atmalarının söz konusu olmadığına kaydeden Ersin Tatar, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Halkımızın 1974 öncesinin karanlık günlerine dönmesine müsaade edilmeyecektir. Bir kez daha belirtmek gerekir ki 5+1 gayri resmi toplantıda, duruşumu, irademizi ve yeni politikamızı ortaya koyacağız. Rum-Yunan ikilisi ile bu ikiliye destek veren ülkelerin baskı ve dayatmalarına asla boyun eğmeyeceğiz. Bazı çevrelerin ileri sürdüğü “Nasıl olursa olsun da çözüm olsun” mantığıyla hareket etmeyeceğiz, devletimizden, özgürlüğümüzden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünden ve Türk askerinden kesinlikle vazgeçmeyeceğiz.
Dışişleri Bakanı Sn. Mevlüt Çavuşoğlu, 2 Şubat’ta ülkemizde olacak ve gayri resmi 5+1 toplantı için pozisyonumuzu netleştireceğiz. Halkımız müsterih olsun, Anavatan Türkiye tüm gücüyle her zaman olduğu gibi yanımızdadır. Halkımızın 1974 öncesine dönmesine müsaade etmeyeceğimiz gibi, devletimizi, özgürlüğümüzü ve egemenliğimizi tehlikeye atacak bir anlaşmayı imzalayacak kalem de bende yoktur. Dileğim ve temennim gayri resmi 5+1 toplantının olumlu sonuçlanması ve son nokta olmamasıdır.”