Safa Tekeli / Ajans Bizim – Türkiye Cumhuriyeti’nin, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra, “ikinci mareşali” Fevzi Çakmak, 73 yıl önce 10 Nisan 1950’de yaşama veda etti.
Gazeteci-yazar Orhan Koloğlu, Popüler Tarih dergisinin Nisan 2002 tarihli sayısında yer alan “Mareşal Fevzi Çakmak: Atatürk’ün Genelkurmay Başkanı” başlıklı yazısında, 17 Nisan 1920’de Ankara’ya gelen Fevzi Paşa’yı, Savunma Bakanlığı’na, arkasından da kendisinden sonraki ikinci yetkili makama yani Heyeti Vekiliye Reisliği’ne getirmesinin, onun kişiliğine bütün çevrelerce duyulan saygının farkında olduğu anlamı taşıdığını kaydediyor. Koloğlu, bu durumu, yazısında, “Millî Mücadele liderinin bu tercihi, ‘adamını iyi tanıdığını’ gösterir” diye nitelendiriyor.
Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan ve Nilüfer Hatemi’nin yayına hazırladığı “Mareşal Fevzi Çakmak ve Günlükleri” adlı iki ciltlik yapıta atıfta bulunan Koloğlu, Fevzi Çakmak’ın kişiliğini anlamak için, kendi ifadelerine başvurmanın artık mümkün olduğuna işaret ediyor. Sivas Kongresi’ne katılan delegelere “Fırkacılık ve İttihatçılık yapmayacağı” konusunda yemin ettirildiğini anımsatan Koloğlu, şöyle devam ediyor: “Cumhuriyet’in mimarı sayılan, Avrupalıların eski Roma’daki üçlü yönetime benzeterek ‘triumvira’ adını verdikleri ‘Mustafa Kemal-İsmet-Fevzi Paşalar’, ulusal bağımsızlığa erişilmesinin ardından ülkede sivil yönetimi ön plana çıkarmışlardır. Bu davranışta, aktörlere düşen roller şöyledir: Atatürk atılacak adımları ve yönü saptayan liderdir. İsmet İnönü başarılı bir uygulayıcı olarak kararlı bir çizgi izlemiştir. Mareşal Çakmak’ın görevi ise tarihinin en köklü değişimini yaşayan toplumda belirmesi doğal tepkiler ve dış düşmana karşı ülkenin güvenliğini sağlamaktır. Yanında Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi birçok kumandan varken, Millî Mücadele’nin liderinin bu tercihi, ‘adamını iyi tanıdığını’ gösterir.”
Mustafa Kemal’in Mareşal’e bakışı
Orhan Koloğlu, Atatürk’ün Fevzi Çakmak’a bakışını şöyle özetler: “Mustafa Kemal’in Fevzi Paşa’yı heyecanla benimsemesi ve derhal Savunma Bakanlığı’na, arkasından da kendisinden sonraki ikinci yetkili makama yani Heyeti Vekiliye Reisliği’ne getirmesi, onun kişiliğine bütün çevrelerce duyulan saygının farkında oluşundandır. Örneğin Ali Fuat (Cebesoy), Filistin Cephesi’nde paşalığa terfi haberini aldığında, onun davranışını yaşamı boyunca unutamamıştır. Tabii ki cephede paşa apoleti bulmak mümkün değildi. Çakmak hemen kendi üniformasındakileri söküp Ali Fuat’a takar. Ali Fuat, ‘Ama nasıl olur, asıl komutan olarak sizin rütbesiz, apoletsiz kalmanız kabul edilemez’ dediğinde, aldığı yanıt gerçekten gönül okşayıcıdır: (Ben seni bir kere bu savaşta paşa göreyim de, zararı yok birkaç gün apoletsiz kalayım.)”
Fevzi Çakmak
Mustafa Fevzi, 12 Ocak 1876’da İstanbul’da, Cihangir’de doğdu. Babası Miralay Ali Sırrı, annesi Hesna Hanım’dı. 1898’de Erkânı Harbiye (Kurmay) Mektebi’ni bitirerek, Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle orduya katıldı. Dünya Savaşı’nda önce Çanakkale Cephesi’nde bulundu; 1916’da 2. Kafkas Kolordu Komutanı, 1917’de Filistin Cephesi’nde 7. Ordu Komutanı olarak görev yaptı. Rütbesi Ferikliğe (Korgeneral) yükseltildi. 1918 Mondros ateşkesinden sonra beş ay kadar Erkânı Harbiye Reisliği (Genelkurmay Başkanlığı) Ordu Müfettişliği ve 1920 Şubat-Nisan’ında iki ay Harbiye Nazırlığı yaptı. İstanbul’un İngilizlerce işgali üzerine 17 Nisan 1920’de Ankara’ya geçip Kozan Milletvekili olarak Milli Mücadele’ye katıldı. 3 Mayıs 1920’de Ankara, Büyük Millet Meclisi Savunma Bakanlığı’nı onayladı. 24 Ocak 1921’de İcra Vekilleri Heyeti Reisliği’ne (Başbakan) atandı. 3 Nisan 1921’de Birinci Ferikliğe (orgeneral) terfi ettirildi. 3 Eylül 1922’de Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın başarısının arkasından rütbesi Atatürk ile birlikte Müşirliğe (Mareşal) yükseltildi. 9 Temmuz 1922’de İcra Vekilleri Heyeti Reisliği’nden ayrıldıktan sonra Genelkurmay Başkanlığı görevini muhafaza etti ve 12 Ocak 1944’te emekli oluncaya kadar bu makamda kaldı. 1946’da Demokrat Parti listesinden bağımsız İstanbul Milletvekili seçilerek Meclis’e girdi. Bir yıl sonra DP yöneticileriyle fikir ayrılığına düşerek partiden ayrıldı. Millet Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı ve partinin fahri başkanlığına getirildi. Fevzi Çakmak, 10 Nisan 1950’de öldü, Eyüb Sultan’da aile mezarlığına gömüldü.