Yalçın Marketler Zinciri, Osmaniye’de 9 şubeli mütevazı bir yerel perakende işletmesidir. Bundan tam 2.5 yıl önce iş insanı Mustafa Yalçın beni arayarak destek isteyince, teşekkür ederek kendimi emekliye ayırdığımı iletmiştim.
Ancak isterse mesleki gelişimlerine senelerdir katkı yaptığım genç arkadaşlarımı yönlendirebileceğimi de belirtmiştim.
Tek şart olarak da; söylenenlerin uygulanması gerektiğini, aksaması durumunda sürecin yarım kalacağını hatırlatmıştım. Kabul gördü ve çalışmalar 2 yıl önce başladı. Bugün bu marketlerin görülmesini tavsiye ederim.
Yeni şubeler açmak yerine mevcutlar için yenileşme çalışmaları gerçekleştirilmiş; bütün yerleşim planları değiştirilip, dış görsellerde yeni bir yüze kavuşturulmuştur. Bu sayede üzerinde çok durduğumuz ve öncelik verdiğimiz verimlilik artışı sağlanmıştır.
Bu değişime ve aşağıda anlatacaklarıma imkân sağlayan işletme sahibine de değinmeden geçemeyeceğim. Ülkemizde çok yaygın olan; danışmanla çalıştığı halde kendi bildiğini uygulayan iş insanlarından değil Sayın Mustafa Yalçın…
Verimlilik artışını gördükçe yenileşmeye imkân tanıyan ve bu şekilde bulunduğu yerde büyüyen bir yatırımcıdır kendisi. Yani az bulunur olduğu için örnek teşkil etmesi ve güvendiği taraftan gelen teklifler için de risk almayı bilmesi bundandır…
Geliyoruz bugüne kadar savunduğum ama yerel perakendeciler tarafından fazla kabul görmeyen ‘private label’ gerçeğine. Sektörde yaygın olan; “binlerce şubesi bulunan büyüklerin bu uygulamalarını bizler yetersiz hacmimizle gerçekleştiremeyiz” yanlış inanışı ilk defa bu işletmede boşa çıkartılmış oldu.
Bir perakende zincir için özgürlüğün ve verimliliğin yolunu açan bu kulvarda; kalite-fiyat dengesi iyi kurulunca ve hacim yaratılınca 9 şubenin yeterli olabileceğine, tedarikçi baskısına boyun eğip kendi özel markasına rafta ayrım yapamayanlar için ise 100 şubenin yetersiz kalacağına bu işletme örnektir.
Gerçek verilerle açıklıyorum…
• Yoğurt kategorisinde Yalçın marka yüzde 75 pay ile kategori lideridir. Kalan pay ise piyasanın en fazla tanınan 3 markasına aittir. Bu yüksek oran yukarda da söylediğim gibi kalite-fiyat dengesi ile sağlanmıştır.
• Baharat kategorisinde Yalçın marka yüzde 65 payla kategori lideridir. Kalan pay ülkemizin lider markasına aittir.
• Sucuk alt kategorisinde Yalçın marka yüzde 52 pay ile kategori lideridir.
• Kuruyemiş (paketli) kategorisinde Yalçın marka yüzde 96 pay ile kategori lideridir.
• Beyaz peynir alt kategorisinde Yalçın marka yüzde 44 pay ile kategori lideridir.
• Kaşar peynir alt kategorisinde Yalçın marka yüzde 27 pay ile kategori lideridir ama çok fazla marka bulunması sebebiyle mümkün olan bu durumun kalıcı olabilmesi şüphelidir. Bunu sağlamak için yıl sonunda gereken elemeler yapılarak diğer kategorilerdeki verimlilik sağlanacaktır.
• Kasım ayında Yalçın marka un, bakliyat ve bal devreye girecektir.
Insert uygulamalarının sürekliliği ulusal perakendecilerin hiç aksatmadan yürüttüğü çalışmalar olmasına rağmen yerel zincirlerde benim hiç anlayamadığım şekilde; en az 2 gün, bazen 15 gün ara verilen, bazen de daha uzun süreler unutulan çalışmalar olarak sürüp gitmektedir. En yaygın gerekçe, “bir insert döneminin bittiği gün ertesi günkü insert dönemine mağazanın hazırlanamadığı” şeklindedir. Bu görüşler temelden yanlıştır. Kanıtı da; ülkemizdeki ve dünyadaki bu uygulamaların belli bir iş disipliniyle hiç aksamadan sürmekte olmasıdır. Elbette çalışanlara sorulduğunda alınacak cevap bellidir ama yönetenlerin de bencmarking (kıyaslama) sorumluluğu bulunmaktadır.
Yalçın Market bu konuya da uyum sağlamıştır. Ancak duyurusu konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Basılı insert kullanmadan ve web sitesinde 6 ay önceki inserti tutarak, güncel olanı için instagrama yönlendirmek, kulağı tersten göstermek gibidir. Düzeldiği an kampanyalara ilgi artacaktır. Zira deprem geçirmiş bir bölgede, imkanları azalmış ve dikkati dağılmış her yaştaki tüketicinin akıllı telefon üzerinden sosyal medyada sörf yaptığını varsaymak aşırı iyimserliktir…
Osmaniyeli tüketiciyi tanıma konusunda, yerel perakendeci ulusal zincirlerden daha fazla bilgiye sahip olma avantajını mutlaka sahaya yansıtmalıydı. Bu hem ürün portföyü üzerinde hem de yerleşim düzeninde kendini göstermiştir.
Sonuç olarak; bu perakendecinin private label uygulamasında, üreticilerinin tamamı yerel işletmelerdir. İşte yıllardır ‘yerel market- yerel üretici işbirliği’ dediğim de budur. Bunun uygulanabilir olduğunu gösteren arkadaşlarıma da teşekkür ederim.
Aynı şey boşluk bırakmadan yapılan insert uygulamaları için de geçerlidir. Bu neticeyi mümkün kılanları da aynı şekilde kutluyorum. Ticari getirisi yanında yerel rakiplere göre fark yarattıkları da ortadadır.
Halk arasında çok kullanılan bir söz vardır; “Terzi kendi söküğünü dikemez” diye…
Benim görüşüm de; kendi söküğünü dikemeyene terzi denemez. Örneğin, kendi özel alışverişinde hatalar yapan bir satınalmacı, şirketi için yaptığı tedarik süreçlerini kusursuz yönetemez. Bir öğretmen de bir işin nasıl yapıldığını anlatıp geçemez, uygulamalı olarak göstermesi de gerekir. İşte yapılan budur…
Yerel zincirler içinde başarılı örnekler olduğunu her zaman isim vermeden belirtiyorum. Ancak ölçek olarak bu kadar mütevazı bir imkânın nasıl değerlendirildiğini de; depremde bir mağazasını kaybetmiş, diğer şubelerindeki hasarları için de kısmi onarım görmüş bir perakende şirketi ilk defa adres vererek sunuyorum.
Umarım teşvik edici olur…