Yapay zekâ destekli kasiyersiz ve tezgâhtarsız self servis mağazalar uzun zamandan beri faaliyettedir. En başarılı örneği de Amazon Go olarak öne çıkıyor. Perakende sektörünün en büyük gider kalemi olan çalışan maliyetini yüzde 70 azaltan bu sistem önemli avantaj sağlıyor. Kasa kuyruklarını yok ettiği için müşteri memnuniyetini artıran tarafı da var.
İşte bunlar bu kanalı yatırımcı gözünde cazip kılıyor.
Ancak ülkemizdeki AVM ve discount zincirlerin bazı bölgelerdeki plansız yatırımlarıyla gelinen nokta görüldükten sonra, benzer riski taşıyan bu kanala da dikkatli yaklaşılmalıdır. Zira mevcut şubeleri geliştirmek yerine sıfırdan projelerde hareketlenme olduğunu izliyoruz. Risk olarak da e -ticaret ile fiziki mağazacılık arasına sıkışma ihtimalini görüyoruz. Hem de öyle ki, fiziki mağazacılığın etkilendiği akaryakıt zamları (senelik yüzde 100) sonrası, 2022’nin e –ticaret yılı olması beklenirken…
Kısaca evden veya eve yakın alışverişin daha fazla tercih edileceği söylenebilir. Zira her alışveriş için 70-80 TL’de yakıt için ödemek tüketiciye fazla gelecektir. Elbette piramidin tepesindeki yüzde 10 hariç…
Yapılan işin aslı perakendecilik olmasına rağmen, bu işe daha çok yazılım şirketlerinin talip olduğunu gözlemliyoruz. Yani merkeze teknolojiyi alan ama perakendecilik kısmını basit gören bir anlayış oluşmaya başladı.
En son örnek yatırımın sahibi de bir yazılım şirketi olan AİFİ…
Çin’in en büyük kentlerinden Şanghay’da dünyanın en büyük ‘kasasız’ mağazasını (kendi ifadeleri) hizmete sundular. Satış alanı 370 metrekaredir. Çok daha büyüklerinin ABD’de olduğunu söylemekle yetinelim.
Müşterilerinin aldığı ürünler, kameralar tarafından otomatik olarak tanımlanıyor ve akıllı sepet oluşturuluyor. Ardından ürünlerin bedeli müşterinin hiçbir şey yapmasına gerek kalmadan kendi hesap bakiyesinden düşülüyor.
Amazon Go ile aralarında teknolojik uygulamalarda küçük bir fark var. Amazon Go müşterisinin mağazaya girmek için bir QR kodunu taratarak sistemi kullanması gerekiyor. AİFİ’de ise müşterinin bir telefon uygulamasını girişlerdeki cihazlara göstermesi yeterli oluyor. Yani mevcut durumda AİFİ teknolojide önde gözüküyor. Ancak Amazon Go’nun bu sisteme geçmesi çok kolayken, AİFİ’nin uzun yıllara dayanan perakende tecrübesini edinmesi o kadar kolay olmayabilir.
Faaliyetlerin tamamı yukardaki kadar olsa bu yazılım ustaları harikalar yaratabilirlerdi. Ancak durum bu kadar basit değildir…
• İşin lojistik ayağı var ve o mağazaların bugün tedarik sorunu yaşadıklarını biliyoruz.
• CRM ayağı var; müşteriyi dinlemek, kaydetmek ve alışveriş tarzlarını sınıflandırmak gerekiyor.
• Tedarikçi ilişkileri var; sadece ‘sipariş ver gelsin’ ilişkisinden ibaret değil. Hele bizim ülkemizde günlük fiyat artışlarının en çok pazarlık konusu olduğunu, en fazla zaman aldığını ve bu sebeple kampanyaları da zorlaştırdığını görmezden gelemeyiz.
• Teşhir tanzim faaliyetleri normal mağazadan daha fazla ilgi istiyor. Zira bozulan rafı anlık düzeltme imkânı olmuyor.
• Private label üretim planı var; marka sahibi tedarikçi ile olan ilişkiden daha farklı bir davranış gerektiriyor.
• Insert düzenleme, kampanya ve promosyon ihtiyacı var; ustalık, tecrübe ve yaratıcılık istiyor. Daha neler neler…
Yani her şeyi otomatiğe bağlamak o kadar da kolay gözükmüyor.
AİFİ bir perakendeci olmadığı için Amazon Go’ya rakip olabilmesi o kadar kolay değildir. Eğer ülkemizde de niyetlenen yatırımcı adayları varsa asla usta bir perakendeciyi yanlarına almadan böyle bir maceraya girmesinler. Çünkü müşterilerin aldıkları ürünlerin yapay zekâ ile tanımlanmasından daha önemlisi; o ürünlerin doğru seçilmesi, doğru kanaldan, doğru zamanda, doğru miktarda alınması, doğru fiyatlandırılması, doğru düzende satılması ve doğru kampanyalarla desteklenmesi öncelik taşıyor.
Bu sistemde satış alanını gelişmiş kamera ve sensörler ile donatmak yetmez, depolama ve lojistik yönetimde de gelişmiş entegre sistemlere sahip akıllı robotlara ihtiyaç vardır. Nitekim Wal Mart, Costco ve Kroger gibi başarılı perakendeciler, yapay zekâ ve akıllı antrepo gibi teknolojilere geçmişlerdir.
Yani bu yeni düzeni sadece ‘kasiyersiz ödeme sistemi’ne indirgemek fanteziden öteye geçmez. Zira ülkemizde bile yıllardır bu uygulama vardı zaten…
Fiziksel mağazacılık hiçbir zaman bitmez, ancak eskisi gibi de kalamaz.
E ticarete kaybedilecek pay her sene biraz daha artacaktır. Ancak korunma amaçlı teknoloji yatırımları da sürecektir. Alışverişi hâlâ sosyal bir etkinlik aracı olarak gören tüketici sayısı korunacaktır. Perakendeci bu bakımdan mağazasına teknolojik unsurları entegre ederken, çalışan sayısını azaltsa da eğitimli insan kaynağını mutlaka denge unsuru olarak mağazada tutmalıdır.
Önümüzdeki yıllarda kazançlı çıkacak olanlar, yapay zekanın sunduğu imkanlardan ne ölçüde yararlanacağını iyi hesaplayanlar olacaktır. Ölçü kaçar da insan kaynağı tamamen yok olursa, o fiziki perakendeciler de yerlerini hızlı bir şekilde daha fazla avantaj sunan e -ticarete bırakacaklardır.
Sonuç olarak; perakende işletmelerde teknolojik yenilikleri benimsemek oldukça önemlidir. Özellikle maliyetleri düşürerek, rekabet avantajı sağlamak; tüketicilere daha hızlı ve güvenli ödeme sistemi sunarak müşteri memnuniyetini artırmak kadarı bile yenilikçi anlayışın benimsenmesi için yeterli sebeplerdir.
Ancak unutulmamalıdır ki; otonom perakendeciliğin yükselişi geleneksel perakendeciliğin azalmasını sağlasa da mevcut yönetim kadrolarının saha deneyimlerini ve ustalık farklarını devre dışı bırakamaz.