Ülkemizdeki sığınmacıların gelişleri ve sığınmak zorunda kalmalarının nedenleri herkes tarafından biliniyor olmalı…
Ya savaş halleri…
Ya yeni ve daha özgür ülkede hayatı sürdürme…
Ya zorunlu göç…
Ya evlatlarının olduğu ülkede birlikte yaşama…
Ya da, hayat standardını yükseltmek için bir başka ülkeye göç edip, o ülkenin vatandaşlığını hak etme…
Son olarak da “macera” arama…
Irak’ın ABD ve müttefiklerince işgali…
Saddam rejimine son vermesi…
Suriye’de iç savaşın patlak vermesi ve ülkenin beklenmedik biçimde bölünmesi ve paylaşılması ve hâlâ sorunların diz boyu devam etmesi…
Afganistan’dan ABD güçlerinin geri çekilmesi, yani işgalin sona ermesi…
Bütün bu ve benzer gelişmelerin sonucu, ülkelerinden kaçmak ya da uzaklaşmak zorunda kalan halkların içler acısı durumlarını inkâr etmek mümkün mü?
En yakın ülke olarak Türkiye’yi tercih etmeleri ve hayatlarına bu topraklarda devam etmeleri kendi tercihlerinden çok, bölge ülkelerindeki insanlık dışı tabloların yaşanması sonucudur.
Türkiye’mizde tam olarak ne kadar sığınmacı ve göçmen olduğu dahi bilinmezken “yabancı düşmanlığının” her geçen gün köpürtülmesi, yabancıların “yok sayılması” mümkün mü?
Kimse zevk-i sefa içinde ülkesini terk etmez…
Kimse özgür yaşadığı ülkede rahatını bozmak istemez.
Kimse zorunlu kalmadıkça yuvasını, ana-babasını arkada bırakmaz…
Peki ne olacak?
İktidar partisi bu tabloya çözüm üretmiyorsa, yeni gelecek iktidarlara çok iş düşecek demektir.
Daha genel seçim değil, yerel seçim kazandıkları için CHP’li bazı belediyelerin sığınmacı düşmanlığını köpürtmeleri insanlık dışıdır ve derhal durdurulmalıdır.
Adam gelmiş, üç kuruş kazanmış ve bir işyeri açmış…
Belki de borç-harç içinde açtığı bu işyerini, Afyon belediye başkanı Burcu Köksal hanımefendi, uyarmadan, cezası varsa kesmeden, vergi verip vermediğini araştırmadan kapatması hem insanlık dışıdır, hem de hukuk…
Keza Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın, şehrinde bin bir güçlükle yüksek öğrenim yapma hakkı elde etmiş, Suriyeli veya Afganlı gençlere hayatı zehir edici önlemler alması da hukuk dışı bir davranıştır.
Biraz empati…
Biraz insaf…
Biraz vicdan…
Her şeyden önce eğer sığınmacı vatandaşlığı hak etmiş ise “vatandaşlık” haklarını koruma yerine, onları toplum dışına itmek vicdansızlığın ta kendisidir…
Tesadüfe bakın ki, bu tür davranışlarda bulunan belediye başkanlarının CHP çatısı altından çıkmış olması ise çok “hazin” bir tablodur…
CHP üst yönetimi, bu ve buna benzer olaylara derhal müdahale etmez ise Genel seçimlerde iktidarı zor görür…
Sadece hatırlatırım…